Güneydoğu'da, Cizre ve Silopi'de yaşananlar 'öz yönetim' adı altında yaşanan cinayetlerdir. Devlet Kobani benzeri senaryoları uygulamak isteyen silahlı gruplarca işgal edilmiş belde ve ilçelerde otoriteyi sağlamak istemektedir. Terör örgütü hendek kazısıyla her ilçeyi öz bakım merkezi haline getirdi. Hayat alanı dar olan, baskı ve zulümlerden dolayı sığınacakları yerlere göç eden bölge halkına 'Bir gün geri dönerseniz yüz bulamazsanız' diye tehditler savuruyorlar. Suriye'den ülkemize gelen göç dalgasının aynısını Güneydoğu'da kendi halkımız yaşamaktadır. Çözüm sürecini tanıma toleransının suistimal edilmesi sonucuyla karşı karşıyayız. Dağdaki terör pisliğini şehirlere taşıdılar.

TERÖR İÇİNDE TERÖR

PKK'nın Ceylanpınar'da iki polisi katletmesinin ardından tırmandırdığı şiddet eylemlerine misliyle cevap verilirken, örgütün panik içinde olduğu ortaya çıktı. Ceylanpınar saldırısının ardından Kandil'e yönelik başlatılan hava operasyonları sonrası örgütün lider kadroları bulundukları alanları terk ederken, Cemil Bayık ile Mustafa Karasu arasında gerginlik yaşandı. Alanını terk etmeyen Karasu hakkında Cemil Bayık'ın "Zorla alanından çıkarın" talimatını verdiği, bunun üzerine Karasu'nun Bole köyüne sığındığı öğrenildi. Öte yandan Bole alanından yeniden farklı alanlara dağılan örgütün lider kadrolarının hava harekatlarının korkusundan, sığındıkları köylerden çıkamadıkları belirtilirken, önceki dönemlerde haftada bir gün toplanan ve genel değerlendirme yapan örgütün lider kadrolarının, yaklaşık 1 aydır bir araya gelemediği ve toplantı gerçekleştiremediği öğrenildi.

GİRİŞİMDE GERİ ADIM

Örgütün lider kadrolarından olan Duran Kalkan'ın sorumluluğunda yürütülen örgütsel eğitimler de hava harekatları sonrasında durduruldu. Örgüte yeni katılım sağlayanlar ise alanda yaşanan can kayıplarının önüne geçilmesi amacıyla Suriye'nin kuzeyinde bulunan alanlara gönderiliyor. Birçok alanda büyük sıkıntılar yaşayan ve tarihinin en büyük kayıplarını veren örgüt, Cizre ve Silvan başta olmak üzere bazı ilçelerde denemeye çalıştığı "Öz yönetim" girişimlerinde de geri adım attı. Örgüt güvenlik güçlerinin "Öz yönetim" ilan edilen yerlere yaptığı etkili müdahale ve halktan gelen tepkiler üzerine kendi birimlerine "Öz yönetim" ilan edilmesine ilişkin "öz eleştiri" verdi.

YENİ BİR HAMLE

TSK'nın ve emniyet güçlerinin etkili şekilde mücadelesinden köşeye sıkışan örgüt DTK adı altında öz yönetim çağrısıyla yeni bir hamle yaparak kendine alan açmaya çalışıyor. İçinde HDP'lilerin de olduğu Demokratik Toplum Kongresi "öz yönetim"i tarif eden bir deklarasyon yayımladı. Oluşturulacak özerk bölgelerde, eğitimden sağlığa her hizmetin öz  meclisleri tarafından verilmesi talep ediliyor. HDP'li Mithat Sancar, "Bunun öz yönetim ilânı ile alâkası yok. Müzakereye çağırıyoruz" dedi. Açıklamayı DTK Eş Başkanı Selma Irmak Kürtçe, DTK Eş Başkanı Hatip Dicle ise Türkçe yaptı. Hatip Dicle okuyacağı deklarasyonun diyalog ve müzakere sürecinin yeniden başlamasını ve kalıcı barışa vesile olmasını dilediğini söyledi.

GÖLGE ETME YETER!

"Özerklik, öz yönetimler ve yerel demokrasi açısından spekülatif tartışmaların son bulması için Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik şartındaki çekincelerin kaldırılması yanında, aşağıda belirteceğimiz demokratik özerklik sorumluluk alanlarının tespiti çerçevesinde sadece Kürt sorununun değil; siyasi, toplumsal ve idari birçok sorunun çözümüne kapı aralayacağına inanıyoruz." Türk siyasi hayatına bakıldığında AK Parti ister Kürt sorunu olsun, ister Güneydoğu sorunu olsun, büyük riskler alarak sorunları çözmek adına büyük gayretler yapmıştır ve yapmaktadır. Gelinen noktada terörü ve teröristleri temizleme adına yaptığı kararlı mücadelenin DTK ve siyasi uzantıları HDP'yi köşeye sıkıştırma olduğunu görüyoruz. PKK ve HDP özerklik çağrısı ile sözde yeni bir hamle yaptılar. Bu hamlelerini bazı belediye başkanları hendekle beraber yaptılar. Öz yönetim taleplerindeki açıklamalarında batı halkını da düşünmüşler. Onlara en güzel söz: Gölge etme yeter!