SON DAKİKA



Haber > Gündem > Peygamberliğin bitişi neden?

Peygamberliğin bitişi neden?

28 Aralık 2015 Pazartesi - 10:17








Yeryüzünde, insanların ilmi seviyesi arttıkça, ortaya Allahsızlık (Ateizm) ideolojisi yerine “Allah’ı yakalama” şansı doğdu. Peygamberlerin insanoğluna gönderilmesi insanlık için en büyük ilahi lütuftur. Peygamberlik müessesesi olmasa idi, insan toplulukları kendilerini yaratan Allah’ın yerine zanlarınca başka simgeleri ve tabiat güçlerini kaim kılarak şirke düşüyorlardı. Düşünün ki Hz. Adem’den beri tahmini en uzun insanlık tarihi bugüne dek yaklaşık 10 bin sene olduğu hesap edildiğine göre (Bakmayın siz sözde antropologların 250 bin yıl önce insan iskeleti(!) zırvalarına) bu zaman arasında insanlar kim bilir inanç haritasının hangi yerinde olurlardı. Semavi dinlerin ve peygamberlerin hepsi de insanlara, cemiyet hayatının düzenini ve Allah’ın varlığı fikrini tebliğ etmiştir. Peygamberler sadece Kuran’da adı geçen 25 isimden ibaret değildir. Kur’an ifadesine göre “Hiçbir kavim yoktur ki kendilerine peygamber yollanmamıştır...” ifadesi bize her milletin bir uyarıcı ile zaman zaman uyarıldığı sadece son peygamber olarak Hz. Muhammet için “Hatem-ül Enbiya” denmiş.

Yani artık “Bundan sonra peygamber yok, aklınızı başınız alın” demek istendi. Hz. Muhammed zamanına gelinince, bu arada bir rivayete göre 220 bin peygamberin geldiği de ayrı bir tevatür. Her ne kadar insanlar, gelen hiçbir peygambere “Hoş geldin, sen ne dersen biz uyarız” da dememelerine rağmen, Adem ile Hz. Muhammed arasında gelen hiçbir peygamber için geçen zaman yelpazesinde yok denmedi. Fakat ne zaman ki Kuran’da Hz. Muhammed için “Hatem-ül Enbiya” yani “Son Peygamber” ifadesi kullanıldı, 1.400 sene geçmesine rağmen sadece Hz. Peygamber’in vefatından çok kısa bir zaman içerisinde ortaya birkaç yalancı peygamber iddiaları dışında hiç kimse ortaya “Ben peygamberim” diye atlamadı. Demek ki, peygamberlik Hz. Muhammed’den sonra gerçekten bitti. Bu müessesenin bitişinin fark edilmesi dahi Allah’ın varlığının ve peygamberlik müessesesinin gerçekliğinin en büyük delilidir.

Şimdi akla şu gelir: Bu dünyada bugün halen bunca zulüm, haksızlık ve inançsızlık varken peygamberliğin olmayışı inanç kapılarını kapattı mı? Hayır! Yüce yaratıcı, Hz. Muhammed’den sonraki ilmi gelişmelerin neden olacağını ezeli bilgisi ile bildiğinden, ilim ilerledikçe, kainatın karanlık köşeleri keşfedildikçe, bu uçakların havada nasıl durduğunu akıl almaya başladıkça, hava içerisinde bunca elektronik ve manyetik dalgalarla ses ve görüntü dalgaları gezerken bizim bunları görmediğimizi, bitecek diye korkulan petrol enerji kaynağına alternatifin ise sonsuz derecede var olmasının keşfi bile ilahi bir rahmet olduğu bilindikten sonra ve daha bir sürü ilmi gerçekler ortaya çıktıkça insan oğlu Allah’ının varlığını belki gözü ile göremiyor ama bir nebze düşününce hemen, “Bir peygamberin ikazına gerek kalmadan Allah’ın varlığını kavrayabiliyor”, zaten Cenab-ı Allah’ın esas istediği de kendi varlığının bilinmesi ve ikrarı değil mi? Bugünkü müspet ilim ve tasavvuf ilmi, kâinatın bunca olayların dünya üstü bir akıl tarafından yönetilip düzenlendiğini anlayıp, anlatıp bu güce Akl-ı kül (Tüm akıl-Üst akıl) diyor. İnsanların da bu aklın bir nebzesine sahip olmasının da ifadesine Akl-ı cüz (Küçük akıl) dedi. Zamanımızın (Asrın) ilmi seviyesinin Allah varlığına delaleti, peygamberlerin ikazından daha güçlü bir uyarı değil de nedir?

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap