Hatırlayacaksınız; bir Alman yolcu uçağının ikinci pilotu kafayı yemişti de, kaptan pilot tuvalete gidince kabini içeriden kilitleyip uçağı Alp Dağları’na toslatmıştı. Şirket yöneticileri çok eleştirildi, ‘niçin pilotlarınızın akıl sağlığını yeterli süzgeçlerden geçirmiyorsunuz?’ diye.

Bu hafta da garip bir şey oldu. Bir Amerikalı Hava Generali basın toplantısı yaparken bayılıp kürsüye yığıldı. Görevi de neydi biliyor musunuz? Amerikan Başkanı’nın ‘Air Force One’ adlı özel uçağının bakım ve güvenliğini sağlamak.

O kadar hassas bir işle uğraşan kişinin kendi sağlık bakımında arıza olması hayretle karşılandı. Anlaşılan, pek çoğumuzun kusursuz sandığı Batı düzenlerinde hayli ‘alaturkalıklar’ var.

Peki, bizim yaşantımızdaki acayip aksamalar daha mı az? Kat kat daha çok. Hem de en önemli alanda, kafamızın işleyişinde, kavramları kullanışımızda...

Bakın, birkaç gün önce ‘Tarafsız Bölge’ programına katılan HDP İstanbul Milletvekili Celal Doğan dünya Televizyonlarında duyulmamış bir suçlamayla Ahmet Hakan’ın üstüne vardı: “Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’ye bir soru sordun, ölümüne sebep oldun!”

Böylece televizyonculuğun kavram koleksiyonuna bir yenilik armağan etmiş bulunuyoruz: “Ölümcül soru”.

Programı izlemediğim için sorunun ne olduğunu bilmiyorum ama maktulün tartışmaya yol açan sözleri basın kaydına geçti. Şöyle demiş rahmetli Elçi: “PKK terör örgütü değildir. Bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile, PKK silahlı siyasal bir harekettir.”

Alın yepyeni bir kavram daha: “Silahlı siyasal hareket!” Bizim bildiğimiz, bir insan siyasetçi ise eline silah almaz. Alırsa; siyasetçi olmaktan çıkar, terörist olur.

Sözcük oyunları değil bunlar. Olayların gelişimini belirleyen faktörler.

Bir diş hekiminin muayenehanesine elinde tabancayla dalan yiğidin naralandığını düşünün: “Haaayt! Dişimin ağrısını geçir ulan. Yoksa iki gözünün arasından zımbalarım seni!”

Orada girişilecek tedavi denemesinin ne kadar başarıya ulaşması beklenir?

Kürt sorununun bir an önce çözüme ulaşmasını aklı başında herkes istiyor. Ama önce dillerin ve kafaların hâle, yola koyulması, kavramların yerli yerine oturtulması şarttır.

Bunu yapamayanlar ‘aklı başında’ kategorisinin dışında kalır