SON DAKİKA



Haber > Gündem > Terör ve şiddet siyaset aracı olursa, sonunda herk

Terör ve şiddet siyaset aracı olursa, sonunda herk

02 Ağustos 2015 Pazar - 09:00








AKP Hükümeti tarafından başlatılan açılım ya da çözüm süreci bir 'saçılım' sürecine döndü. AKP ve PKK arasına sıkışan, toplumun bütününü kapsamayan, ülkede yaşayan herkese özgürlük ve adalet getirmek yerine, belirli bir etnik gruba yönelik haklar verilmesi biçimine dönüşen bu süreç, sonunda çöktü. Bu çöküşte hükümetin ve özellikle de Saray’ın politik plan ve beklentileri büyük rol oynarken, PKK da tavır ve yaklaşımı, kanlı eylemleriyle önemli katkılar yaptı.

DİNCİ TERÖR

Suruç’ta canlı bomba eylemiyle 32 genç vatandaşımızın katledilmesi, Erdoğan yönetiminin ABD politikasına ‘ikna olmasını’ sağladı. Ya bu eylemle AKP Hükümeti ikna edildi ya da ikna olmuştu da, böyle bir gerekçeye ihtiyacı vardı! Üstelik aynı günlerde ABD’nin, İncirlik ve birkaç askeri üssü kullanabilmesine olanak sağlayacak anlaşma konusunda mutabık kalındı. Suruç sonrasında PKK’nın iki polise yönelik infazı, operasyonlar için gerekçe oldu. IŞİD bölgesinden açılan ateşle bir astsubayın şehit edilmesi sonrasında gerçekleşen hava harekatı ile, IŞİD karşıtı koalisyona girildiği mesajı verildi. Böylece Suriye’de iç savaşı destekleyen, IŞİD dahil dinci silahlı gruplara açık ya da gizli destek veren Erdoğan yönetimi, ABD çizgisine sokularak yeniden "hizaya" getirilmiş oldu.

PKK VE ŞİDDET SARMALI

Şiddetin bitirilmesi ve barışın sağlanması iddiasıyla başlatılan çözüm sürecinde en önemli kopuş, Dolmabahçe’de AKP Hükümeti ile HDP arasında varılan 10 maddelik uzlaşma metni oldu. Bu olayın seçimlerde AKP’ye ‘büyük fatura’ çıkaracağını düşünen Erdoğan, hükümete balans ayarı yaptı ve bu metni tanımadığını açıkladı. Hedefine HDP’yi oturtarak ve yeni gerilimlere kapı açarak, seçim öncesinde milliyetçi oyların kaçışını ve HDP’nin seçim barajını aşmasını engellemeye çalıştı. İkisinde de başarılı olamadı. İktidarı kaybedip başkanlık hayalleri elinde kalınca, erken seçime sarıldı. Tek başına iktidar için kullanacağı propaganda unsuru ise PKK ve terör oldu. PKK da açıklama ve eylemleriyle bu duruma destek verdi. Türkiye, politik beklenti ve iktidar arayışlarının bir sonucu olarak, uzun yıllardır yaşadığı şiddet sarmalına geri döndürüldü.


BU SARMALDAN ÇIKIŞ MÜMKÜN MÜ?

Türkiye, orta ve uzun vadede iç barışını sağlayıp çevresine barış ve huzur getirebilecek bir yapı inşa edebilir. Ancak bunun için ülkenin kardeşlik temelinde bütünlüğünü sağlayacak, ayrışmaya son verecek; demokratik, özgürlükçü, hukuka dayalı, eşitlikçi, devrimci, ülkenin bağımsızlığını ve ulusal çıkarlarını gözeten; dış politikada barışçı, dengeli ve komşularıyla ortak hareket eden bir siyasal iktidar alternatifine ihtiyaç var. AKP gibi tek kişinin kişisel karar, hırs ve tutarsızlıklarına mahkum bir parti ya da iktidarla çözüm beklemek hayal. Türkiye’nin, tek bayrak ve ortak vatan temelinde çözemeyeceği bir sorunu yok. Yeter ki taraflar samimi olsun, gizli gündemler olmasın. Çözüm olarak sunulan konular, ülkeyi ayrıştıracak ve kardeş kavgasına sürükleyecek yeni kapılar açmasın.

YEGANE GÜÇ PARLAMENTO

PKK’nın Türkiye’de silah bırakması ve şiddet eylemlerine kesin biçimde son vermesi gerekir. Böylece belirli bir noktaya gelen Kürt sorunu, ülkenin bütünsel olarak demokratikleşmesi içerisinde kendiliğinden çözüme kavuşacaktır. Bu konuda sorumluluk alması gereken yegane güç, Parlamento’dur. Parlamento’daki tüm partilerin anayasal bütünlük içinde bir çözüm arayışına destek vermesi, Türkiye’nin en büyük umudu olabilir. Elbette Kürt sorununun Türkiye’yi aşar boyutta bir bölgesel sorun olduğu, emperyalist ülkelerin dün olduğu gibi bugün de bu sorunu kendi amaç ve hedeflerinin bir parçası yaptığı, bölge ülkelerine karşı kullandığı unutulmamalıdır.

KOMŞULARLA KUCAKLAŞAN BİR POLİTİKA


Erdoğan yönetiminin, komşulara iç savaş ve şiddet ihraç eden politikası, Suriye ve Irak’ta çok büyük acılara, içeride de bedellere yol açtı, açmaya da devam ediyor. Ayrılıkçı senaryolar bu kadar büyümüşse, dinci terör bu düzeye gelmişse, bunun en büyük nedeni maceracı, küresel zorbalara hizmet eden, mezhepçi, stratejik derinliği olmayan dış politikadır. Suriye’yi kan gölüne çevirip, sonra da sınırlarının ötesinden oluşan yapıyı tehdit olarak görüyorsan, bu senin suçundur. AKP’nin, şiddet ya da terör örgütlerini muhatap alan, devletleri dışlayan politikası nedeniyle bütün güney bölgesinde oluk oluk kan akıyor. Bu bölge istikrara kavuşmadan, Türkiye’de de Ortadoğu’da da bir istikrar beklemek mümkün değil. Çözüm Esad’la barışmaktan, Irak’ta Bağdat hükümetiyle iyi ilişkilerden, İran, Rusya ve diğer bölgesel aktörlerle ortak politikalar belirlemekten, bölge halklarının sorunlarını çözecek bir yaklaşımdan geçiyor. Bu sağlandığı ve ortak bir politika uygulandığında, gerek ayrılıkçı ve gerekse dinci terör ya da şiddetin büyük bir tehdit olmaktan çıkarılacağı görülecektir.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap