Konuşmanın bir yerinde; “Trabzonspor’un sorunu, teknik direktör değildir.” Sonrasında ise; “Ne olursa olsun, popülist davranmayacağız” deyip de ardına da “Lucescu konusu da bunlardan biri” diye ekleyen Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta’ya söylenecek kamuoyu adına “teşekkür”, yapılacak ise ‘tebrik’tir. O zaman dün sabahki basınla buluşmanın sonunda da dile getirdiğimiz ve Sayın Başkan’ın da; “Basında yer alanlarla bizdekiler arasında fark var” diye dikkat çektiği konu için bir özeleştiriyi bu sütunlarda biz de yapmak zorundayız. O da, “Söz konusu Trabzonspor olunca, öncelikle kendi kafamıza göre değil, yönetenlerin beyanlarına göre haber yapıp, manşet atmalıyız.” Aksi durum ve davranış mesleğimizin ustalarından rahmetli Nezih Demirkent’in başucu sözü gibi olan meslek ilkelerine aykırıdır: “Gazeteci (haberci) kamuoyu oluşturmaz, oluşan kamuoyunu aktarır.”

DOKUNUNCA DOKUNULMAZLIK!

Aslında, geçmişte anlamı olan “Söz namustur” ilkesinden hareket edersek, yazılacak o kadar çok şey var ki! Mesela gündemdeki dokunulmazlık konusunda... Nasıl mı? Dokunulmazlığı ‘tu kaka’ sayanların, aynı zırha bürününce, “sümme haşa” nasıl dediklerini! Böyle yapacakları belli olan HDP’liler bardağı taşırınca, tekrar ‘tu kaka’ya dönmelerini! Bugünün tarifi nedir, nasıldır, bilir misiniz? Bu işlerin, bu noktalara geleceğini cümle alem biliyordu! Ama yönetenler bilmiyorlardı! Öyle mi? Hadi “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp” ilkesini unutmuşlardı diyelim. İyi de, “Analar ağlamasın” denilip, ardına da ‘Açılım süreci’nin eklenmesinin hiç bir işe yaramayacağını, körler bile görüp, sağırlar bile duyup, deliler bile anlarken, bu ülkeyi yönetenler nasıl farkına varmadılar? Şimdi ben kalkar da, Araf Suresi 179’uncu Ayet ile birlikte, ünlü bir düşünürün “Yöneticinin iyisi işler yolunda giderken, gelecekte nelerin kötü olabileceğini anlayıp,ona göre tedbir alandır” sözünü tekrar hatırlatırsam; yanlış mı yapmış, ayıp mı etmiş olurum? Ez cümle; önemli olan ‘dokununca dokunulmazlık’ değil, ‘dokunmadan dokunulmazlık’tır!

AMELİYATLIK İŞE ASPİRİN!

Trabzon’un ulaşım sorununun çözümlenmesi adına bugün yapılmak istenen, hatta yapılan, kelimenin tam anlamıyla ‘ameliyat gerektiren hastaya aspirin tedavisi uygulamaktır!’ Aklı başında olan, geçmişten bugünü gören, bugünden ise geleceği az-çok algılayan hemen hemen herkesin, “Tek çözüm Güney Çevre Yolu” dediği gerçeğini bir kenara koyarak, geçici tedbirlerle bugünü kurtarmaya çalışanlar; yanlışta, hem de çok yanlıştadırlar. Gelin “Hatadan dönmek fazilettir” diyerek, gerçek çözüm için çaba sarf edin. Ufak işlerle meşgul olmayın!