SON DAKİKA



Haber > Gündem > Türkiye duygu beraberliği kaybederse, silahların

Türkiye duygu beraberliği kaybederse, silahların

27 Aralık 2015 Pazar - 10:38








Karşımızda geçmişi ve derinliği olan bir sorun var. Dolayısıyla güncel tartışma ve gelişmeler içinde bir çözüm aramak boşuna bir çaba. Dünyanın birçok yerinde benzerlerinde olduğu gibi Türkiye’deki sorun da karmaşık, farklı unsurları içeriyor, çözüme giden yol sabır ve samimiyet istiyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürt kökenli vatandaşları kendi kimlik ve kültürlerini yaşama ve geliştirme konusunda baskı altında olduğunu düşünüyor. PKK, bu istemleri demokratik yollarla barış içinde değil, şiddet ve terör kullanarak kabul ettirme çabasında. Örgüt elbette bütün Kürt vatandaşları temsil etmiyor. Dahası, Kürt kökenli vatandaşlarımızın çok büyük bir kısmı Türkiye Cumhuriyeti içinde bir çözümden yana. Kürt vatandaşların yüzde 60’dan fazlası Güneydoğu ya da doğu dışında yaşıyor. Yani diğer etnik unsurlarla iç içe. Ki bu kesim, çözüm için en önemli olanak, güç ve umut. Kaldı ki böyle bir ortamda ayrılıkçılığı savunmak Kürt halkına karşı suç ve ihanet.

AYRILIKÇILIK GÜÇLENİYOR

PKK ve örgütün siyasi uzantısı olduğu kabul edilen HDP içinde de farklı görüşler ve bu kesimlerin bir rekabeti, zaman zaman da mücadelesi yaşanıyor. Önemli bir kesim özerklik ya da kantonlaşmayı savunurken, giderek daha çok kendini hissettiren gençlerin oluşturduğu kesim ise ayrılmadan, öncelikle Suriye olmak üzere Kürtlerle birleşmekten yana. Hedef Türkiye, Suriye, Irak ve İran’daki Kürtlerle bir Kürt Federasyonu kurmak. Batılı merkezlerden pompalanan bu hayal, aslında Kürtlerin geleceği ve güvenliğini de tartışma konusu yapıyor.

DIŞ POLİTİKA SEFALETİ

Türkiye’nin yanlış dış politika seçimleriyle, ABD ve Batı’nın yönlendirmeleri sonucunda atılan adımlarla gelinen durum, Suriye ve Irak’ta bir kaos coğrafyası yarattı. Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi Erdoğan yönetiminin de desteğiyle fiili devletten egemen bir devlete doğru hızla giderken, PKK’nın Suriye kolu PYD, ABD ve Batı’nın desteğiyle Suriye’nin kuzeyinde önemli bir alanı kontrol eder hale geldi. Yani güney sınırlarımızda Irak tarafında fiili bir Kürt devleti, Suriye’de ise Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüne karşı mücadele gerekçesiyle arkasına küresel güçleri alan kantonlar mevcut. Bu durum, Türkiye’deki bazı Kürtleri de duygusal olarak etkiliyor.


ÇÖZÜM SÜRECİ ÇÖKTÜ

AKP Hükümeti, PKK ile bir çözüm süreci başlatmıştı. Ancak bu sürecin çok sakat tarafları vardı. Bir kere samimiyetin olmadığı, silahın bırakılmadığı, toplumsal bir destek ve uzlaşının sağlanamadığı, ülkenin meşru zeminlerini kullanamayan bir çözüm arayışının hayatiyet bulması mümkün değildi. Kaldı ki süreç, küresel güçlerin bölgesel politikalarının devamı gibi duruyordu. AKP ile PKK arasına sıkışmış bir süreç vardı karşımızda. Nitekim çöktü. Bizzat bu süreci başlatan Erdoğan tarafında yıkıldı görüşme masası. Seçim ve siyasal beklentilerle teröre bir anlamda yol verildi. Örgüt de görevini yaparak gerilimi arttıracak eylemlere başladı. Seçimlerde AKP ortamı siyasal malzeme konusu yaptı. "Eğer tek başına iktidar olmazsa kaos olacak" denilerek seçmen korkutuldu. İstikrar vurgusuyla AKP yüzde 49 oy aldı ama istikrar gelmedi. Durum daha perişan hal aldı. Ve bugüne geldik.

HENDEK VE BARİKATLAR

Karşımızda geçmişe göre farklı bir durum var. PKK, önce bazı yerleşim yerlerinde özerklik ilan etti. Türkiye Cumhuriyeti’nin değil kendi yasalarının geçerli olacağını açıkladı. Özerklik ilanlarını kent merkezlerine hendekler açma ve barikatlar kurma izledi. Barikatların arkasında da silahlı militanlar konuşlandı. Şiddet eylemlerini kentlere kaydırarak bir halk hareketi oluşturma yoluna girildi. Kuşkusuz hiçbir egemen devletin kabul edemeyeceği, meşru müdahale hakkı olan bir durum. Hendek ve barikatların giderek yaygınlaşması, asker ve polisin bu eylemlere müdahalesi, birçok yerleşim birimini Suriye ve Irak kentlerine çevirdi. Boşalmış kentleri, yıkılmış, delik deşik binalar… Şehitler, ölümler, sivil kurbanlar, ölü çocuklar… Sokağa çıkma yasakları, kendi ülkelerinde mülteci on binlerce insan... İstikrar vurgusu ve seçim oyunlarının geldiği nokta, tam bir trajedi..

ŞİDDETE TESLİMİYET


Ülkeyi yöneten siyasi irade, şiddeti giderek artan askeri müdahalelerle sorunu çözebileceğini düşünen, yanlışlığı defalarca kanıtlanan bir yola girdi. Hükümet son dönemlerde HDP gibi meşru bir partiyi dışlayarak doğrudan Öcalan üzerinden bir çözüm süreci yaratma arayışı içinde. PKK, sonu çok acılı olacak bir süreci tetikledi. Son iki seçimde barış ve uzlaşma adına büyük umutlarla desteklenen HDP de hendeğe, barikata, şiddete teslim oldu, çözüm üretemedi.

Terörle mücadelede sivil halkı incitecek her türlü adım ve tavırdan uzak durmak şart. Halk kazanılmadan hiçbir mücadele başarıya ulaşamaz. Ki bu konuda çok büyük hatalar yapılmaya devam ediliyor. Gerçek bir çözüm için önce samimiyet ve güvenin tesis edilmesi şart. İkinci aşama ise silahların susması ve PKK’nın kesin biçimde şiddeti bırakması. Toplumdaki ayrışma ve düşmanlıkları ortadan kaldıracak, duygu beraberliğini sağlayacak programların devreye sokulması. Üçüncü aşama, Türkiye Büyük Millet Meclisi zemininde özgür ve samimi bir tartışma ortamının oluşturulması ve buna toplumun katılımının sağlanması. Böylece ülkenin birliği temelinde gerçekleşebilir, mümkün olan en geniş kesimin kabul edeceği, toplumun bütününü kapsayacak demokrasi ve hukuk reformunun gerçekleştirilmesi. Son aşama ise, geniş kapsamlı af, toplumsal uyumlaştırma ve sürecin kararlı biçimde uygulanması.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap