SON DAKİKA



Haber > Gündem > Vahşetin çağrısı

Vahşetin çağrısı

28 Şubat 2016 Pazar - 09:23








Bir romanın adı bu. Geçen yüzyılın başlarında Yayımlandığı zaman Jack London’a ününü kazandırmıştı. İnsanlardan bezip, kurtlara karışan bir kızak köpeğinin hikâyesidir.

Bir de E. R Burrough’un aynı tarihlerde yazdığı kitabın kahramanı Tarzan var. Düzinelerce filmi yapıldı. Hasılat rekorları kıldı.

Sayısız okur ve izleyici; o köpeğin ve Afrika ormanlarında hayvanatla dalaşıp duran çıplak beyaz adamın sayesinde, ‘ikinci el vahşet’ heyecanı yaşadılar yıllar boyunca. Yabaniliğin daniskasının uzak ülke doğalarında değil, kendi içlerinde olduğunu düşünmeden.

Romanların yazılışından kısa süre sonra patlayan savaşlar ve katliamlarda boğazlanan insanların binde birini, Dünya’daki bütün yırtıcı hayvanlar birlikte saldırsalar yüz yılda öldüremez.

Ben vahşi doğanın tadını ilk kez uzak dağlar ve ormanlarda değil, İstanbul’un burnunun dibinde almıştım. Dayımın küçük bir yelkenlisi vardı. Çocuk yaşımda ava merak sardığım için yalvarırdım, beni ‘Hayırsız Adalar’a götürürdü.


Sivri tavşan kaynar, Yassı’ya da bıldırcın düşer, kimsenin haberi olmadığından başka avcı uğramazdı oralara. Daireler çizerek çığlık çığlığa uçuşan martılar bembeyaz, kayalıklara yaklaştığımızda hep birden havalanan karabataklar simsiyah kuş bulutları oluştururdu.

Sonra, gençliğimde, Daha önce üstünde kulübe bile bulunmayan Yassıada’da asker eliyle yapılmış bina siluetlerinin çoğalmasını izledim uzaktan. Daha da sonra o yapılarda insan vahşetinin sergilenmesine tanık oldum.

Yalnız hukuku ‘acıklı opera palyaçosu’na çeviren davalardan söz etmiyorum. Adadaki spor salonunda mantığın, insafın, hayânın ırzına geçilirken, yurt genelinde de bir kesim –ve onun havaya sokabildiği gençler- demokrasi kutlamaları yapmaktaydı büyük coşkuyla.

Neydi mesele? Bir parti o günün beyazlarınca bağışlanamayacak bir suç işliyor, cahil halktan fazlaca oy topluyordu. Gerçi gerçek hata ve günahları yok değildi, ama normal yollardan uzaklaştırılabilirdi iktidardan.

Hollywood fantezisi filmlerde vahşiler, tutsaklarını öldürmeden önce tamtam çalarak çevrelerinde tepinirlerdi. Yassıada sanıkları da aşağılanır, ezilir, asılırken bayram keyfi yaşandı. Düşmanları aylarca her gün, namus yoksulu bir yargıç mukallidinin “Bağlı olmayarak getirildiler” teranesini gülümseyerek dinledi.


Şimdi ada “Demokrasi Müzesi” oluyormuş. Ben oraya “Vahşet Müzesi” gözüyle bakacağım.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap