SON DAKİKA



Haber > Gündem > Yaşananlar Musul defterinin yeniden açıldığına işa

Yaşananlar Musul defterinin yeniden açıldığına işa

20 Aralık 2015 Pazar - 11:14








Ortadoğu'da gelişmeler öyle hızlı oluyor ki; ‘eleneni olmayan müsabaka’ gibi, bitmeyecek şekilde devam ediyor. Irak'ta başaktör Amerika idi. Suriye'de Rusya başaktör olma gayretinde. Biraz ‘usturaya kafa atıyor’ gibi görünüyor. Rusya sanki Amerika'nın oyununa geliyor. 2008’deki krizde petrolün varili 36 dolara kadar düşmüştü. Rusya Merkez Bankası rezervi 415 milyar dolardı. Suriye krizinde olsun, Türkiye ile uçak düşürme sorununda olsun, Rusya ekonomik krizde yakalandı. Petrolün varili 35 dolara düştü. Rusya'nın Merkez Bankası rezervi 300 milyar dolara düştü. Sırtında Ukrayna krizi varken, Suriye de krizine yük olacak. Bu krizin Rusya için bu yüklerle sürdürülebilir durumu yoktur.

RUSYA KARŞITLARI

Irak krizi 20 yıldan fazladır sürüyor. Suriye krizinin, görünen kısmı ile uzun yıllar süreceği öngörülüyor. Amerika Irak’taki masrafını, o bölgedeki ülkelerden ve Körfez ülkelerinden tahsil etti. Rusya masrafını kimden tahsil edecek? Ekonomik olarak da bitmiş Suriye'den mi, kendinden başkasına güvenmeyen İran'dan mı? 1990’da Sovyetlerin çöküşünde uydu cumhuriyetleri ve Baltık ülkeleri elinden alındı. Çekoslovakya, Polonya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Moldova ve eski Yugoslavya’yı Rusya'dan kopardılar. Bu ülkeler şimdi NATO ve AB ülkeleri içinde. Yani açık, net, Rusya'nın karşısında. Daha sonra Rusya'nın içindeki Türki Cumhuriyetler, Ukrayna, Ermenistan ve Gürcistan gibi devletler de ayrıldı. Yazımın başlarında “Rusya, Amerika'nın oyununa geliyor” demiştik. Suriye krizi, Rusya ve liderleri Putin için sonun başlangıcı olabilir. Irak krizi gibi, Suriye krizi de 20 yıl sürerse, Rusya masrafını kimden karşılayacak? Arkasından Rusya'yı bekleyen en büyük tehlike, ekonomik çöküşle beraber yeniden toprak kayıpları olması. Petrol ve yeraltı madenlerinin zengin olduğu Yakutistan, Tataristan, Kırım ve Ukrayna'dan işgal ettikleri bölgeleri kaybedeceklerdir.

PETROL PAYLAŞIMI

Suriye krizi, Rusya’nın daha çok ‘Moskova temelli küçük bir Rusya'ya dönüşmesi’ projesinin başlangıcıdır. Putin ve aşırı şoven Rus yöneticiler, milliyetçi duyguları ile gerçeği görmemektedirler. Kısa vadede Türkiye düşmanlığını canlı tutarak, iç politika malzemesi haline getirmekle, halkının ekonomik kriz gündemini şimdilik gizlediler. Türkiye, Rusya ve Amerika'ya rağmen özgün bir Ortadoğu politikası oluşturmaya çalışıyor. Musul'a asker takviyesine açılmasındaki gaye; topraktan ziyade, Petrol paylaşımının olduğu-olacağı aşikardır. Dünyanın en kaliteli gravite petrolü Musul ve Kerkük petrolüdür. 147 yıllık petrol rezervi var bu bölgede. Türkiye'nin burada muhtemel planı Musul ve Kerkük’ün petrol gelirine bir şekilde dahil olmaktır. Toprak ilhakı ve fiili işgal söz konusu olacağını düşünmüyorum.


TÜRKİYE’NİN MUSUL HESABI

Barzani ile ilişkiler açısından baktığımızda; güvenebileceğimiz güçlü bir müttefikimiz, Barzani'nin de bizden başka güvenebileceği, işbirliği yapabileceği başka bir devlet yoktur. Barzani'nin Rusya, Irak, ABD, İran ve PKK denkleminde Türkiye ile olmak, onun için bir ayrıcalık oluşturuyor. Türkiye açısından baktığımızda ucuz enerji, pasifize edilmiş PKK. Türkiye'nin enerjiye harcadığı para olan 150 milyar doları 10 yıllık süre içerisinde Türkiye'nin enerji ihtiyacını Musul ve Kerkük’ten ucuz enerji olarak karşıladığını düşünürsek; 10 yılda 500 milyar dolar gibi bir bütçenin ticaret fazlası oluşturmaya gideceğini öngörmekteyiz. Türkiye’nin istikrarlı bir iç siyasi yapı ile dünya devi olması kaçınılmazdır. Yürütülen hesap bu. Politika çerçevesinde Türkiye'nin Musul için yaptığı hesabı anlayabiliriz. Ülke içinde Nusaybin, Silopi, Cizre ve Zaho koridoru ile devam edip Erbil'e kadar güvenli enerji koridoru oluşturmak ana gayedir. Bu maksatla özellikle bu bölgelerde PKK’dan arındırılmış, güvenliği sağlanmış ve takviye polis ve askerle desteklenmiş, Kuzey Irak başkenti Erbil ve Zaho Sınır Kapısı kanalı ile güçlendirilmiş bir sınır ticaret hattı oluşturulabilir.

EMPERYALİST POLİTİKA

Barzani'nin gözüyle bakıldığında; en temiz, güvenli bir ülke olan Türkiye ve Türkiye üzerinden dünya pazarına da açılmış olacak. Osmanlı Ortadoğu’yu üç yerden yönetti: 1. Diyarbakır Güneydoğu alanı ve İran sınırına kadar olan kısım 2. Şam Hicaz'a kadar 3. Musul Basra Körfezi’ne inen bölge. Musul sorunu, I. Dünya Savaşı galip devletlerinden biri olan ve o dönemin en güçlü devletlerinden sayılan İngiltere'nin, emperyalist politikasının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştı. Türk Kurtuluş Savaşı büyük ölçüde Yunanlılarla yapılmasına rağmen, her zaman Yunan’ı destekleyen İngiltere olduğundan, aslında bir bakıma İngiltere ile mücadelenin öyküsüdür. Bu mücadele uluslararası ortamda sürdürülmüş ancak Türkiye Musul'u alamamıştır. defter yeniden açılıyor Musul sorunu, Türkiye'nin Asya'daki güney sınırlarının çizilmesine ilişkin bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. İngiltere tarafından sırf bir sınır sorunu şeklinde gösterilmek istenen bu sorun, Türkiye açısından ülkenin bir parçasının ve onun üzerinde yaşayan halkın kaderinin belirlenmesi anlamını taşımaktaydı. Türkiye, 5 Haziran 1926'da imzaladığı anlaşma ile Musul'u Irak'a, dolayısıyla da İngilizlere bıraktı. Buna karşılık olarak da, Musul petrollerinden Irak'a kalan gelirin % 10'unun 25 yıl süre ile Türkiye'ye verilmesi kabul edildi. Daha sonra Türkiye, 25 yıllık bu hakkından toplam 500 bin İngiliz Sterlin’i alarak vazgeçti. Musul sorununun çözümüyle, Türkiye ile İngiltere arasında I. Dünya Savaşı'ndan beri sürmekte olan çatışma dönemi de kapanmış oldu. Türkiye ile Irak ise, aralarındaki bu sınır sorununun anlaşma ile çözülmesinden sonra, 1928'de karşılıklı olarak elçilikler kurdular. Herhalde Musul defterleri yeniden açılıyor.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap