SU ÜRÜNLERİ YETKİLİLERİNE

Karadeniz’de balık avlanma yasağı kalktı. Kalkınca balıkçılarımız da bir sevinçle deryaları aştı. Aştı amma, denizlerimizde de avlanma tehlikeleri sınırı aştı aşıyor. Zaman zaman, bizler de eski deniz sevdalılarından Olmamız sebebi ile bu konuda çok hassas oluyoruz. Balıkçı arkadaşlarımız bizi arayıp uyarıyor. Daha doğrusu “Yazsana” diyorlar. Biz de “Yazıyoruz da, yetkililerin okuma yazması mı yok nedir tınmıyorlar” diyoruz. Acaba yanılıyor muyuz? Meselâ; bu konuda başı çekmesi beklenen “Trabzon Su Ürünleri Müdürlüğü” ise zaten benim gibi, herhalde biraz duyma özürlü olsa gerek ki; şikâyetlerin hiç birisini duymuyorlar sağolsunlar. Hattâ, geçen yıl birkaç kez özellikle gırgır avcılarınca yakalanmış Barbun ve Mezgit balıklarının resimlerini çekip gazetemiz haber sahifelerinde yayınladık, gerekli bilgileri verdik fakat ne bizim su ürünleri ne de sahil koruma elemanlarımızdan hiç ses gelmedi. Nasıl gelmedi? Yine adamlar on cm boyunda mezgitleri kamyon kamyon tutup pazarlara saldılar. İnanın beş cm boyunda da Barbun balıklarını güya iri olanlarının ki, onların da boyu yedi cm’yi geçmiyordu. Hadi onların hırsları gelecek neslin rızıklarına mani oluyor. Peki bizim bu konudaki yetkililerimiz neden ses çıkaramıyor? Bakın, bu işin peşini asla bırakmayacağım. Pazarda, sokakta bu denli yenmesi dahi mümkün olmayan Mezgit ve Barbunyaların resimlerini çekip sizlerin önüne atacağım. Hatta ve hatta haber yapıp bizzat bakanlığa ve Cumhurbaşkanlığı’na yollayacağım. Darılmak yok, ya bu görevinizi ABD ve Avrupa’ daki yetkililer gibi dikkatli yaparsınız, ya da bu diyardan gidersiniz. Van’da İnci Kefali yumurtlama zamanında devlet etkisini gösterirken, burada neden bizim yetkililer gözlerini kapatır? Anlamak mümkün değil. Eskiden derlerdi “Su ürünleri elemanlarına iki Kefal bir Mağruşkil verin, gözlerini kapatsınlar” - Kusura bakmayın da- Öyle mi yani? Hayır, bu balıklar bu denizde kollanacak. Bir de gırgırlara minumum 24 metre sınırlaması getirilmiş. Yahu kimi kandırıyorsunuz? 24 metre dediğin, balıkçı ölçeğinde eder on kulaç. Bu onbeş kulaç, bu da molozma suyudur. Bu adamların ağlarının derinliği zaten 80 metre. Bırakın bari gelip kıyıda manyat yapsınlar(!). Ağlarının gözlerini, derinliklerini ve alanlarını hiç kontrol ettiniz mi? Yok. “Vira Bismillah. Saldım çayıra hak kayıra”. Öyle mi? “Halk’ı kim kayıra?”

SAHTE “YAYLA VE KESTANE BALLARINA” DİKKAT!!!

İnsanlarımızın hırsı arttıkça hile de de sınır tanımıyorlar. Bu yıl sahil kesiminin çok yağışlı olması Kestane balı hasadını sıfırladı. Evet sıfır, yok yani. Fakat birileri “Gürcistan’dan getirdim” hikâyesi ile insanlara kestane aromalı invert şuruptan bal yapıp zehir saçıyorlar. Bu balı bildik olmayan kimseden almayınız. Kesinlikle Gürcistan’da da aynı iklim hüküm sürdü, orada da kestane balı yok. Ya yayla balları? Dikkat! Bu yıl yaylalarda da bal hasadı kesat. 10 veya 20 hatta 30 TL’ye satılan tüm ballar sahte ve invert tür. Şeker balı dahi değil. Tüketicilerimizin de bu konuda çok dikkatli olmaları, bilinmedik kişilerden bal almamaları konusunda Arıcılık yetkilileri halkı uyarmaktadır.