SON DAKİKA



Haber > Magazin > Azrail'i dört kez alt ettim, yine edeceğim

Azrail'i dört kez alt ettim, yine edeceğim

28 Ocak 2016 Perşembe - 10:46








Sezgin Seydioğlu ile Siyah-Beyaz Hayatlar-3...

O veya bu nedenle başına bir felaket gelmiş, hayatı alt üst olmuş insanlar… Sizin yaşadıklarınız… Acılarınız… Anlatacak bir hayat öykünüz varsa… Siz de sesinizi duyurmak istiyorsanız... Sizin hayatınıza dokunmak istiyoruz! Çok büyük şeyleri değiştirmeyecek olsa bile, yaralarınıza bir nebze olsun merhem olabilmek adına..!

Yasemin Tamer kansere 6 yıl içinde dile kolay 5 kez yakalandı. 1 değil, 2 değil, 3 değil tam 4 kez alt etti meme kanserini. Şimdi 5. kez kanser kapısına dayandı. Ankara’da Medicana Hastanesi’nde kemoterapi görüyor. Çok daha zor bir süreç geçiriyor. Hepinizin duasına ihtiyacı var. N’olur dualarınızı ondan esirgemeyin!

6 yıl içinde 5 defa meme kanserine yakalanmak nasıl bir talihsizliktir!!! Aman Allahım! Yasemin Tamer’in yaşadığı tam da bu. Meme kanseriyle yolculuğu 2010 yılında 26 yaşında iken başlayan Tamer, bu hastalığı dile kolay tam 4 kez alt etti. Önce sağ, sonra sol göğsü alındı. Tam atlattım derken 1 değil, 2 değil, 3 değil, tam 4 kez meme kanseriyle savaştı. Şimdi 5. kez dayandı kapısına kanser. En zor savaşını veriyor Ankara’da Medicana Hastanesi’nde...

YAŞAMAK HAKKI DEĞİL Mİ?

Tabii ki kendini eksik, yorgun ve savaştan çıkmış gibi hissetti her defasında ama yaşama azmini hiç kaybetmedi. Kanser olduğunu ilk öğrendiğinde ‘dünyası yıkıldı’. Ama şimdi onunla yaşamayı öğrendi. En büyük destekçisi ailesi ve hastane ekibi. Ama bu kez inanın çok daha zor bir süreç yaşıyor. Hepinizin dualarına ihtiyacı var. N’olur bunu ondan esirgemeyin! 32 yaşında, evli ve bir ailesi var. En önemlisi, yaşamak istiyor. Yaşamak onun da en doğal hakkı değil mi? Savaşını, devam eden mücadelesini ve hayatında değişenleri, değişmeyenleri konuştuk... Kansere hangi yıl yakalanmıştınız? Nasıl fark ettiniz? Kanserle yolculuğum 2010 yılında henüz 26 yaşında iken başladı. Bir gece mememde sancıyla uyandım. O gecenin sabahında hemen doktora gittim. Yapılan tetkikler sonucu mememde kist ve enfeksiyon olduğu söylendi. Antibiyotik tedavisine başladık ve 2 hafta sonra kontrole çağırdılar. Kontrolde hala enfeksiyonun devam ettiğini söylediler. Bu arada içimdeki ses, şikayetimin çok masum bir sebebi olmadığını söylüyordu, kötü bir şey olacağını hissediyordum. Çünkü en ufak bir iyileşme olmadığı gibi meme başı çekintisi ve meme cildinde portakal kabuğuna benzer bir görünüm başlamıştı. Doktoruma kaygılarımdan bahsettiğimde “Bana internet doktorculuğu oynama” dedi. Yaşadığım problemleri anlatamıyor oluşum beni daha da sıkıntıya sokuyordu. Kanser olduğunuzu ilk öğrendiğiniz zaman isyan ettiniz mi? ‘Neden ben’ dediniz mi? Bu olayın ardından Ankara' da 6 tane hastaneye gidip birçok doktorla görüştüm. Hepsi mememde enfeksiyon olduğunu söyledi. Ama durmadım. Çünkü canım çok yanıyordu ve mememin şekli değişiyordu. Son olarak gittiğim genel cerrah, durumun iyi olmadığını, diğerlerinin aksine “kanser” olma ihtimalimin olduğunu söyledi. Hemen tetkiklere başladık. Biyopsi yapılmasına karar verildi. 2 gün sonra sonucu öğrendim. Ama asla kaderime isyan etmedim. Hayatımda nice güzellikler yaşadım o zaman "neden ben" dememişken, kanser olduğumda isyan etmek hayata, kadere haksızlık olurdu. Her şey bizler için...

112

Evliliğimizi kansere kurban etmeyeceğim

Kansere yakalandıktan sonra hayatınızda ne gibi değişiklikler yaptınız? O dönem evliliğimin üçüncü yılıydı ve kanserle birlikte nasıl bir sürece gireceğimizi düşündüm. Talihsiz bir duruma evliliği feda etmek çok saçma olabilirdi. Mememi değil, eşimi kaybetme korkusu yaşıyordum. Bir gün eşime boşanmayı teklif ettim ama kabul etmedi, “Seni de, evliliğimizi de böyle saçma, kendini ve haddini bilmez üç beş kanser hücresine kurban etmeyeceğim” dedi. Kanser evliliğimizin de sınanmasıydı aslında. Biz bu sınavdan başarıyla geçtik. Gelelim ilk ameliyatınıza... O an neler hissediyordunuz? Ameliyat günü çok rahattım. Benim hayatta kalmam için çaba gösteren çok güzel bir hastane ekibi ve muhteşem bir ailem vardı. Sağ memem alındı... Ardından 6 kür kemoterapi ve radyoterapi aldım. İlk kemoterapimi aldıktan 16 gün sonra banyoda fark ettim, saçlarım dökülüyordu... Banyodan çıktığımda saçlarımın yarısı artık benimle değildi... Yanımda kız kardeşim vardı. Çok üzülmüştü. “Eve kuaför getirmemi ister misin?” diye sordu. Kabul etmedim. O gün önüme bir çarşaf serdim ve parmaklarımla saçlarımı taramaya başladım, tutam tutam dökülüverdiler. Bir anda, çarçabuk... Meğer kel olmak da ayrı bir güzellikmiş, çok karizmatikmiş :)

Ne büyük laf etmişim!

Bu süreçte dostlarınızdan destek gördünüz mü? Kemoterapi sürecinde hiç ziyaretçi kabul edemedik. Bağışıklığım çok zayıflamıştı, sık sık ateşleniyor, hastanede yatmak zorunda kalıyordum. Beni göremeyeceklerini bile bile, arkadaşlarım, dostlarım, akrabalarım, herkes akın akın hastaneye geliyordu. Bense sadece cama çıkıp, hastane bahçesinde beni bekleyenlere el sallayabiliyordum... 31 Aralık 2010’da tedavim bitti. O gün “Bir daha kanser olursam asla tedavi olmayacağım” demiştim. Ne büyük laf! Artık kurtuldum dediniz, ya sonrası? 9 ay sonra (üçüncü 3 aylık rutin kontrollerim sırasında) banyo yaparken diğer mememde bir kitle hissettim. Yapılan tetkiklerde hiçbir şey çıkmadı. Mememde bir kitle olduğu konusunda doktorlarıma çok ısrar ettim. Israrlarım sonucu MRG çekildi ve sonuca göre ameliyata karar verildi. Doktorum memenin alınmasını önermezken ben alınmasını istedim. Ameliyat esnasında yapılan tetkikler sonucu doktorum da memenin alınmasının en uygun cerrahi girişim olacağına karar vermiş. Ve artık memem yoktu.

111_4

Korkmuyorum, umutsuz değilim

Yine tedaviler... Kemoterapiler... Yeni bir tedavi planlamasıyla kemoterapi ve radyoterapi tedavisine başladık. Bu kez saçlarımın kendiliğinden dökülmesini beklemedim, kazıtmak için kız kardeşimle kuaföre gittim. Ben saçlarımı kazıtırken bizim dışımızda orada bulunan herkes bana bakarak ağlıyor ve yakınlarının kanser hikayelerini anlatıyorlardı... Oysa onlar ağladıkça benim canım yanıyordu. “Biçare” değildim ki ben, iyileşecektim... Daha güçlüydüm, tecrübeliydim, neyle mücadele edeceğimi biliyordum. Çünkü “Ben bir kere onu yendim ve zaferi kazandım”, yine yenebilirdim. Nitekim yine yendim... Kanseri dile kolay 4 kez yendiniz... Fakat 1 yıl sonra kanser üçüncü kez kapımdaydı. “Yeter ki ruhum kanser olmasın, “doktorlarım nasılsa beni iyileştirir” diyerek çıktığım bu yolda elbette zorlandım. Sonra 4., şimdi ise 5. kez kanserle mücadele ediyorum. Doktorum, yaz aylarında başladığım kemoterapinin, 3 kürden sonra yapılan kontrollerde tümörleri iyileştirmediğini fark etti. Yeni bir tedavi planlamasıyla yolumuza devam ediyoruz. Korkmuyorum, umutsuz da değilim. Allah'ın bana bahşettiği nefesi sonuna kadar hakkını vererek yaşamak istiyorum, bu hayat hastane odasında sürmek zorunda bile olsa...

SİZİN DE BİR HİKAYENİZ VAR MI?

Sizin de paylaşmaya değer gördüğünüz bir hayat hikâyeniz varsa, bize ulaşın... Biz de sizin sesiniz olalım.

Tel: 0(462) 325 39 00 Tel: 0(531) 453 23 13 Facebook: www.facebook.com/sezgin.seydioglu.12

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap