Şota... Trabzonspor’un ve taraftarlarının aklından hiç çıkarmadığı bir oyuncu. Yabancı oyuncu diyecektim fakat Şota Trabzon’un hiç yabancısı olmadı, komşu bir ilden belki de ülkeden gelen aynı havanın ve iklimin bir delikanlısı idi. Sadece ayrılan sınırlar ve milliyet farkı dillerinin de ayrı olmasını gerektiren fakat her şeyi ile kesin Karadenizli ve Trabzonlu bir spor adamı. Bence bu yönetimin eleştirilemeyecek son icraatı "Şota’nın Trabzon’a getirilmesidir." Bidayette de zaman zaman gündeme gelmiş fakat Şota "Ben Trabzon’a gelmeyecek kadar Trabzon’u seviyorum" demiş... öyle duyduk.

Neden? Biliyor ki Trabzon’da, Trabzonspor’da görev yapmak zor... çok zor. Şimdi bakalım Şota Trabzonspor’da görevi kabul edince ilk sözü ne oldu? "Bırakın Trabzon’un Ferguson'u olayım." Bu sözün anlamını hiç yorumlayıp doğru dürüst düşündünüz mü? Size söylüyorum ey Trabzonspor taraftarı, özellikle düşünmeden ilk mağlubiyette "Eşeğe vuramayıp semere vurmaya kalkan mantıksız taraftara hitap ediyorum." Demek istiyor ki Alex Ferguson Manchester United takımında yıllarca hocalık yaptı. Mağlubiyetler, kayıplar hiç nazarı itibare alınmadı, Manchester Manchester olunca Alex de Ferguson oldu. Yani Şota demek istiyor ki; zırt pırt her şeye maydanoz olmayın, sabredin. Ben de sizin kadar bu takımı seviyorum. Ben de Trabzonspor ile Şota oldum. Şimdi bırakın sabredin de değerlerini kaybeden Trabzonspor da Şota ile Trabzonspor olsun tekrar.

Bakın Şota devam ediyor: "Kentin benim zamanımdaki havayı yakalamasını, tüylerimizi diken diken eden atmosferi oluşturmasını istiyorum. Eskiden 30 puanı taraftar alır, koşmayanı koştururdu. Transferde kimseden eksiğimiz kalmaz ama akıllı olacağız. O nedenle çok iyi bir forvet mutlaka alacağız. Son ayrılığımda beni 5 kişi uğurlamıştı. Şimdi iyi işler yapıp o sayıyı artırmak istiyorum. Ama böyle şeyleri akıllara getirmek istemiyorsanız, bırakın Trabzon’un Ferguson’u olayım." İşte mesele bu. Yani sabredin demek istiyor. Evet, artık Trabzonspor kulübünün, yönetiminin, taraftarının bu saatten sonra Şota’ya sabretmekten başka çaresi yok.

Şota Trabzonlu, Karadenizli ve Trabzonsporlu. En az sizin kadar. O halde yapılması en doğru ve gerekli iş, Şota’ya sabretmektir. Şota son olarak şunları söylüyor: "Ben asla hayal satmayacağım, yalan ya da duymak istediklerinizi söylemeyeceğim. Fakat benim de taraftardan, Trabzonlulardan istediklerim var. Küsmeyin. Maç seçmeyin. Bu takımın Trabzon şehrine ihtiyacı var. Onlar destek olursa o zaman bizim işimiz yüzde 30 kolaylaşır. Benim zamanımda 30 puanı taraftar alırdı. Biz Avni Aker’de kötü günümüzde olsak bile koşardık, mücadele ederdik. Taraftar zorla koştururdu. Bu hava lazım. Gelin tekrar, o Avni Aker’in hasret kaldığımız sesini duyalım, tüylerim diken diken olsun istiyorum. Ben de söz veriyorum, hücum eden, agresif oynayan, her yerde favori olan, çok hareketli bir Trabzonspor ortaya çıkartacağız." İşte bu kadar! Olması gereken de bu, başka da çare kalmadı, iyi anlayın Şota’yı!