Oyunun başlarında Trabzonspor deplasmanda oynamanın ve ilk maçın pek de sağlam olmayan skorunun etkisiyle maça biraz dağınık başladı. Orta sahası etkisiz, forvette arzulanan ataklar ve pozisyon yok. Fakat bu görüntüde rakibin kendi sahasında oynamasına rağmen adeta savunma anlayışını ön plana çıkarır bir oyun tarzı göstermesi rakibin muhtemel skoru kontrataklardan bulmayı hedeflediğini göstermekteydi.

Ancak Trabzonspor her ne kadar düzenli ve arzulanan bir oyun tarzını ortaya koyamadıysa da rakibinin bu kapalı oyun tarzından istifade etmeyi düşünmüştü. Gol ise sağ bek oyuncumuz Salih tarafından kornerden gelince Trabzonspor ilk yarıyı 1-0 önde tamamlıyordu. Zaten Trabzonspor için de önemli olan rakip sahada bir gol bularak rakibinin işini zora sokmaktı.

Fakat oyunda Trabzonspor dahil önemli bir pozisyon, futbol adına pek de iç açan bir oyun tarzı gözükmedi. Savunmamıza ve kalemize rakibin oyun tarzından kaynaklandığını sandığım pek önemli veya tehlikeli gol pozisyonu da yoktu. İkinci yarıda ise oynanan futbol doğrusu futboldan başka her şeye benziyordu. Bu arada Constant ile Waris varlıkları ile yoklukları arasında hiçbir fark yok denecek kadar sahada etkisizdiler.

Özellikle Waris için Trabzonspor’un ne yapacağı tam bir muamma. Satsan satılmıyor, atsan atılmıyor. Takımda diğer oyuncuların kadroya girmesi halinde zannederim bir yerlere zorunlu gönderilmesi gerekecek. Trabzonspor 'turu geçen taraf oldu'. Fakat turları geçmek acaba işleri düzene koyacak mı? 'Bundan sonra bu takım bu futbolla ne yapar, devleşen Türkiye liginde Trabzonspor ne yapabilecek?' diye endişeli sorgulamamız gerekecek.