Cumhuriyet Halk Partisi'nde kaos bitmiyor...
CHP İstanbul İl Kongresi'nin mahkeme kararıyla iptal edilmesinin ardından görevlendirilen Gürsel Tekin, CHP İstanbul İl Başkanlığı'na gitti.
TEKİN'E SALDIRIDA BULUNDULAR
İl binası önünde açıklama yapan Gürsel Tekin'e CHP'liler pet şişeli saldırıda bulundu.
Tekin, "Tepki CHP'lilerden değil kim olduklarını biliyorum. Biz kayyum değiliz, isterlerse kurşun atsınlar" dedi.
POLİSLER EŞLİĞİNDE GİRDİ
Gürsel Tekin, görevi devralmak için, polisler eşliğinde binaya giriş yaptı.

TEKİN UĞRADIĞI HAKSIZLIKLARI ANLATTI
Gürsel Tekin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin ve CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan ile il binasında görüştü.
Özellikle Ensar Aytekin ve partililerle sert tartışma yaşayan Tekin, yolsuzlukla anılan Ertan Yıldız'ın partide olduğunu ancak kendisinin ihraç edildiğini ifade etti.
ERTAN YILDIZ'I DEĞİL BENİ PARTİDEN ATIYORLAR
İBB'ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında suç örgütü elebaşısı olduğu iddia edilen Aziz İhsan Aktaş ve etkin pişmanlıktan yararlanan Ertan Yıldız'ı hatırlatan Tekin, "Ben Aziz İhsan Aktaş'ın arkadaşı değilim. Ertan Yıldız'ın arkadaşı değilim. Beni partiden atıyorlar, Ertan Yıldız partide" dedi.
GEÇİŞTİRMEYE ÇALIŞTILAR
Tekin'in bu çıkışına partililer, mevzumuz bu değil diyerek geçiştirmeye çalıştı.

TARTIŞMANIN DİYALOGLARI
İşte dünkü tartışmanın yayınlanan uzun halinde geçen diyaloglar şu şekilde:
Gürsel Tekin: Bir sürü arkadaşlarımızla görüştük. Dedik ki, burada parti hukuku neyi gerektiriyorsa yapalım. Tam 7 gün. 7 gün parti yöneticisi bütün arkadaşlarımızla temasımız oldu, görüşmemiz oldu. 'Aman ha kardeşim, ne olursunuz bak. Partinin tüzüğü neyi gerektiriyorsa, bir gram buna kim şaşarsa karşısında beni bulur kardeşim' Tamam mı? Tamam. 'Ne zaman olsun?' 'Üç gün sonra' Üç gün sonra oldu. Arkadaşlar, yedi gündür temasımız devam ediyor. Şimdi biz burada diyoruz ki, ortada bir sıkıntı var, sorun var.
Ensar Aytekin: Gürsel Başkanım, şu anı konuşalım, şu anı. Sen git ya. Sen git Gürsel Başkanım.
"BURADA BENİM BİR GRAM KUSURUM YOK"
Gürsel Tekin: Ensar, bir kere öncelikle şunu söyleyeyim. Eğer bir görüşme talebi varsa, bak nezaket içerisinde hepsini anlattım. Nezaket içinde. Burada benim bir gram kusurum yok. Bir gram. 40 kişiyle görüşmüşüm, mesajları var, telefonları var. Bunların hepsi partinin üst düzey yöneticisi. Şimdi bana şunu söyle: Şu an bu sorunu çözmek için varsanız ben hazırım kardeşim.
Ensar Aytekin: Genel Başkanım, bunun çözümü ne biliyor musun? Bu polisi buradan çıkartmak.
Gürsel Tekin: Kardeşim yapmayın bunu ya! Çağrı yapan siz, polis gelen şu. İçişleri Bakanı’nı aradım. 'Sayın Bakanım' dedim, 'yapmayın, etmeyin' Bizim inisiyatifimizin dışında gelişen bir olay. Her türlü diplomatik şeyi kullandık. Biz CHP'liyiz. Bir an önce bu sorun çözülsün. 10 günde çözülecekse 10 günde çözmeye hazırız. Biz arkadaşlarla oturacağız, Yargı kararı, tüzüğümüz neyi gerektiriyorsa onu yapalım dedik. Baştan itibaren de onu söyledim. Ama arkadaşlarımız 'hayır'. Kayyum... Ben kayyum değilim kardeşim. Kayyum Esenyurt’ta. Çağrı heyeti. Bizi öneren kim? CHP’li. Davayı açan kim? CHP’li. Yahu ne istiyorsunuz bizden kardeşim? Ailemiz kalmadı, sülalemiz kalmadı, arkadaşlarımızın aileleri kalmadı. Bu gerçekten çok üzücü bir durum ya. Ben hayatımda böyle bir şey görmedim yani.
"ABİ SEN GİT BURDAN"
Ensar Aytekin: Bak şimdi şöyle yapalım abicim. Hepimiz çözüm istiyoruz. Polis çıksın buradan. Seni de uğurlayalım abi, git. Ben seni arayacağım. Biz görüşeceğiz. Görüşeceğiz ya.
Gürsel Tekin: Şimdi bak, 40 yıllık ben CHP’liyim. 40 yıllık CHP'de tüzüğü de bilirim, hukuku da bilirim, geleneklerini de bilirim, terbiyesini de bilirim. Yedi gündür, yedi gün bu sorunun buraya gelmemesi için... Arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi iradesini kullanmış olsaydı hiç bu sorunlar yaşanmayacaktı. Şu içinde bulunduğumuz hal içler acısı.
Ensar Aytekin: Ben sana söyleyeyim. 40 yıllık partili, abi bu polisle gelmez. Gelir, gerekirse dayak yer, gerekirse dayak atar ama kendi gelir.
Gürsel Tekin: Üstadım, siz de çok iyi bilirsiniz, devleti yönettiniz. Devlet bize bir görev vermiş. Sekizinci güne geldik. Arkadaş, burada bizim, bu bütün bu sorunları çözmek için elimizden geleni yaptık. Bu saatten sonra arkadaşımızla, bizim il başkanıyla ben el ele girmek isterdim, kol kola girmek isterdim. O il başkanı, basın toplantısında da söyledim, 'Arkadaşımızın hukuku da bana emanettir, arkadaşlarıma emanettir.'
Ensar Aytekin: Abi sen parti hukukunu, onu geçtik abi. Bak abicim, o polisin içinde olmaz. Polisle olmaz. Polis zoruyla hiç olmaz. Ben sana en yetkili ağızdan söylüyorum. Gel abi, seni ben yolcu edeyim.
"BENİMLE KAFA MI BULUYORSUNUZ"
Gürsel Tekin: Ya beni nereye yolcu ediyorsunuz arkadaş? Şimdi benimle kafa mı buluyorsunuz ya?
Gürsel Tekin: Bak arkadaş, şimdi yapılacak bir tek şey var üstadım. Arkadaşlarımız dört gündür, beş gündür, birçok yönetici arkadaşlarımız hepsi bizi yanılttı ya da sözleri geçmedi. İl başkanımız açıklama yapacaktı. İl başkanımız diyecekti ki, 'Efendim, yarın partimizin kuruluş yıl dönümü, Çarşamba günü Gürsel Tekin'i bekliyoruz.' Eyvallah arkadaşım. Bunu konuşurken tam 8 dakika sonra il başkanı herkesi davet ediyorum, 'kayyum geliyor' bilmem ne. Arkadaş, ne istiyorsunuz ya? Ya bir tek olumlu cevap yok bu güne kadar ya!
Ensar Aytekin: Bak burada çok kötü şeyler olur. Sen ki genel başkanlık hariç tüm makamlara oturmuş adamsın bunları sana anlatmamam lazım.
"TÜM MEVZUMUZ BU"
Gürsel Tekin: Ben her şeyi kamuoyuna söylüyorum. Ne kadar zibidi varsa televizyona çıktı. Bende hepsinin ağabeyiyim. Mal varlıklarım, ne kadar canavar bir şeymişim, çoluğumuza çocuğumuza neler neler. Bu mu partililik Allah aşkına ya. Ben hayatımda hiçbir partiliye bir tek kırıcı cümlem yoktur. Ben Aziz İhsan’ların arkadaşı değilim. Ben Ertan Yıldız’ın arkadaşı değilim. Beni partiden atıyorlar, Ertan Yıldız partide.
Ensar Aytekin: Mevzumuz bu değil Gürsel Bey.
Gürsel Tekin: Mevzumuz bu.