A+ A-
Yorum
10

Sahada yaşananlar ve o barbar tekme

Yayın Tarihi: 24.03.2024 - 10:00
Türk futbolu tarihinin en basiretsiz Futbol Federasyonlarindan biri tarafindan yönetiliyor. Böyle bir yönetimin futboldaki tüm pastayi baskasiyla asla paylasmak istemeyen G.Saray ve F.Bahçe arasindaki yarisin yasandigi döneme denk gelmesi de enteresan olmus. Adalet dagitmasi gereken yapi, adaletten haz etmeyen ve her türlü kazanmayi mubah gören iki camianin kimi zaman hakli, kimi zaman haksiz salvolari arasinda kalmis durumda. Bu sartlar altinda olan her zamanki gibi Anadolu takimlarina oluyor.
Istanbul'un üç büyük takimi yillardir Türk futbolundan en büyük pastayi almayi kendilerine hak gördüler. Görmeye de devam ediyorlar. Pastayi kendi aralarinda paylasirken her türlü hir gürü çikartirlar ama bir Anadolu takimi o pastaya elini uzatmissa adeta çildirirlar. 
Türk futbolunun kilometre tasi olan bu üç camia ayni zamanda Türk futbol tarihinin en kirli camialaridir da. Sike, tesvik, Tofaslar, adam kaçirmalar hep onlarin eseridir. Yüzyilin en büyük sike olayinda hem F.Bahçe hem de Besiktas takimlarinin adi vardir. G.Saray'in bazi saibeli sampiyonluklarinda da Tofaslar, tesvikler, siyasiler basroldedir.
En çok tesvik veren ve sike yapan takim olmalarina ragmen en az cezayi da onlar alirlar. Zira federasyonun yönetim kurullari da daha çok onlara bagli, onlarin taraftari bireylerden olusur. 
Anadolu takimlari bu futbol ikliminde her zaman magdurdur. Onlarin suçu da gerek futbolcularinin gerek teknik heyetlerinin gerekse yöneticilerinin kendilerine sunulan bu kirli tesviklere, sikelere, Tofaslara tamah etmesidir. 
Hakemler bu kirli düzenin mihenk tasidir. Hatayi asan kararlari ile sampiyonu belirlemekte pek mahirdirler.
Bu yapiyi bugüne kadar hiçbir güç degistirememistir. Futbol Federasyonu özerk bir yapiya sahip oldugu için mevcut sartlarda degistirmesi de pek mümkün degildir. Hakkin hukukun yendigi yerde kurallar kisi ve kurumlari hizaya sokar ama burada kurallari da vicdanlari körlesmis bireyler koymaktadir. 
  Hiçbir camianin temiz olmadigi bu iklimde oynanan da bir nevi tiyatrodur. Bu tiyatroyu izleyen taraftarlarda kendi camialarinin yaptigi haksizliklari görmek istemez. Hakemlerin kendi takimlari lehine yaptiklari hatalari da. Rakiplere yapilan hatalardan ise keyif alirlar. Içlerinde istisnalar vardir elbet ama kahir ekseriyetle Anadolu takimlarinin kafasina vura vura ellerinden alinan puanlar karsisinda da vicdanlari rahatsiz olmaz. Çünkü o puanlar kendi takimlarinin hakkidir.
Trabzonspor-F.Bahçe maçinda yasananlar böyle bir futbol ikliminin neticesinde meydana gelmistir. Yakin bir geçmiste Ankaragücü Baskani böyle bir iklim neticesinde hakemi dövmüstür. 
F.Bahçeli futbolcu yerde yatan, üstelik etkisiz hale getirilmis taraftarin kafasina; bilerek, isteyerek, düsünerek kasitla tekmeyi vururken böyle bir futbol ikliminden güç almaktadir. O tekmeyi vururken kendisinin korunacagina emindir. Çünkü bir hafta önce kendi futbolcusunun rakip takimin yedek kulübesine yapmis oldugu fair-playa aykiri hareketten sonra korundugunu görmüstür. Ayni oyunculun hakemi 'buradan çikamazsin' diye tehdit ettigi halde korundugunu görmüstür. Sadece o an degil tüm sezon boyunca pek çok kez hakemler, kurullar, medya tarafindan korunduklarinin da farkindadir. Yabanci da olsa ortama çabuk ayak uydurmustur. Ve var gücüyle yerde yatan o insanin kafasina barbarca o tekmeyi vurmustur. O vatandasin orada boynu kirilabilirdi. Bir futbolcunun yerde yatan bir vatandasa vurdugu tekmeyi düsünün!
    Bir parantez açalim: Elbette taraftar sahaya giremez. Ama hiçbir futbolcu da taraftara el kol hareketi yaparak onu tahrik edemez. Taraftarlar dünyanin pek çok ülkesinde sahaya girmistir. Ama futbolcularin taraftari dövdügü olaya pek rastlanilmamistir.
    Algi çalismalarinda asla üstlerine yoktur bu camialarin. Çünkü medyada güçlüdürler. Anadolu takimlari ise bu tür olaylar karsisinda seslerini duyuramaz. Anadolu takimlarinin en büyügü Trabzonspor'un bile sesini zor duyurdugu bir iklimde cereyan ediyor olaylar. 
Medya demisken medyada da fanatik taraftarlari vardir bu camialarin. Objektiflikten uzaktir sözüm ona bu yorumcular, gazeteciler. Ilk maçta 'Trabzonlu oyuncular da sevindiler' derler. 'Ne var bunda?'. Ama sundan hiç bahsetmez bu tipler; Trabzonlu oyuncularin hangisi taraftara el kol hareketi yapti? Hangisi taraftari tahrik etti? O maçta Ugurcan'un annesine 90 dakika küfür edildigi halde kaptan hangi taraftara cevap verdi? O maçta sahaya taraftar girdigi halde hangi oyuncu taraftari dövdü? O maçta sahaya sustali ve pek çok madde atildigi halde o sustaliyi atan o maddeleri atan hangi taraftara ceza verildi? O maçta yerde yatan oyuncuya tribünlerden her türlü cisim atildigi halde maçi oynatan hakem anons dahi neden yaptirmadi? Bundan bahsetmez o kör gözler. Fanatik gözler. O gözler o maçta Trabzon'un 5 gol attigini ama 3'ünün sayildigini da, o maçtaki hakemin rezil yönetimini de dile getirmezler. 
Istanbul'un bu üç takimi devletten de, gelen her hükümetten de en büyük yardimi alir. Ama Anadolu takimlarindan birine bir sey verildigi zaman kiyameti koparirlar. Çünkü alinmasi gereken araziler onlarin hakkidir. Onlara stat yapilir. Arazi verilir. O arazilerin imar planlari degisir. Vergileri, borçlari silinir. Bankalar tarafindan borçlari ötelenir. Kredi musluklari açilir. Ama yine de doymazlar. Hep daha fazla isterler. 
Mesela ülkenin Cumhurbaskani kongrelerine gelir. Orada onlara yeni hediyeler sunar. Cumhurbaskanini orada çildirasiya alkislarlar ama ayni Cumhurbaskaninin kabinesinde yer alan bir iki bakanin Trabzonspor ile ilgili hayatin olagan akisina uygun, basit, makul, insani açiklamalari karsisinda 'siyaset Trabzon'u kolluyor' diye ortaligi ayaga kaldirirlar. Bu kadar da piskindirler.
Bunlarla sahada mücadele etmek kolay degildir. Sizi sampiyonluk maçinda bile döve döve yenebilirler ve sampiyonlugu elinizden alabilirler. Sahadaki hakem de, federasyonda buna ses çikartamaz. Bunu birkaç sezon önce Basaksehir'e yaptilar mesela. Fatih Terim, Basaksehir kulübesindeki oyuncuyu dövmüs, sistemin en kilit aktörlerinden Cüneyt Çakir da ona göz yummustu. O dayak sonrasi G.Saray da maçi koparip kazanmis ve sampiyon olmustu. 
Peki çözüm ne olmali? Bana göre bu çürümüslügü ortadan kaldirmak için topyekün ahlakli bireyler yetistirecek bir egitim sistemi kurmak gerek. Hakki bilecek, hukuku bilecek, adaletli olacak, ahlakli olacak bireyler yetistirmek gerekir. Bana göre baska çözüm yolu yok. Sistemlerle kurallarla var olan kisilerin degismesiyle düzelmiyor bu kirli çark. Büyük bir batakliktayiz. Bu batakligi ancak egitimle kurutabiliriz. 

Etiketler