Devlet Bahçeli Daha Ne Yapsın?
Yayın Tarihi: 19.11.2025 - 12:18 | Güncelleme Tarihi: 19.11.2025 - 12:43
Devlet Bahçeli…
MHP çatısı altında yetişmiş, ancak son yıllarda farklı partilere savrulan ülkücü camia için daha ne yapabilir?
Belki de asıl soru bu.
“Bu nereden çıktı?” diyeceksiniz.
Hemen anlatayım…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda son dönemin en dikkat çekici çıkışlarından birini yaptı:
“İmralı’ya gidilmesine ayak sürülmesinin bir manası yoktur. Hiç kimse bu ziyarete yanaşmayacaksa alırım yanıma üç arkadaşımı, İmralı’ya gitmekten gocunmam; yüz yüze gelmekten imtina etmem.”
Salondakilere dönüp yüksek sesle sordu:
“İmralı’ya gitmeme izin veriyor musunuz?”
Soru salonda alkışlarla karşılandı. Bahçeli de “Sağ olun” diyerek teşekkür etti.
Ancak grup salonundaki alkış, sosyal medyada yerini adeta bir fırtınaya bıraktı.
En son böyle bir dalgayı Sinan Ateş cinayeti sonrasında görmüştük.
Tepkiler arasında önüme bir paylaşım düştü. MHP’den istifa ettiğini iddia eden bir vatandaş, Aybüke Tuna, şöyle yazmıştı:
“Bu sözün altına imza atacak karakterim yok.
İmralı’ya gideceğim diyen bir çizginin yanında duramam.
Şehit analarının yüzüne bakamıyorum.
MHP üyeliğimi sonlandırıyorum.”
E-Devlet ekran görüntüsünü de paylaşmıştı.
Gerçekten MHP’li midir, değil midir bilmiyoruz; ama şurası kesin:
MHP tabanında ciddi bir rahatsızlık var.
Bu rahatsızlığın başka bir sonucu olarak İYİ Parti’nin çalkantılı dönemden sonraki çözülmesi, Zafer Partisi’nin Ümit Özdağ’ın mücadelesi ile yeniden görünür hâle gelmesi ve Yavuz Ağıralioğlu’nun öncülük ettiği Anahtar Parti’nin hızlı yükselişi dikkat çekiyor.
Merkez sağ seçmen AK Parti’ye tepki gösterirken, Bahçeli’nin açıklamaları bu tabanı daha da arayışa itti.
Tam da bu noktada milliyetçi cephe adeta “Biz buradayız” mesajı verdi.
Diyorum ya…
Bahçeli daha ne yapsın?
Tüm bu tablo ister istemez şu soruyu gündeme getiriyor:
İYİ Parti, Zafer Partisi ve Anahtar Parti bir araya gelerek yeni bir ‘milliyetçi blok’ oluşturabilir mi?
Oluşturulabilirse, ortaya gerçekten ciddi bir siyasi rüzgâr çıkabilir.
Peki böyle bir oluşumun lideri kim olmalı?
Belki de en kritik soru bu.
Geçtiğimiz günlerde bir sohbet sırasında ülkücü bir amca şu cümleyi kurdu:
“Böyle bir hareketin başına Mansur Yavaş geçerse, yeni bir iktidar partisinin doğuşunu izleriz.”
Düşününce insan “Neden olmasın?” demeden edemiyor.
Türkiye siyaseti şu an büyük bir dönüşüm eşiğinde.
Seçmen davranışı değişiyor, siyasi aidiyetler çözülüyor, yeni merkez arayışları belirginleşiyor.
Peki…
Mansur Yavaş’ın yer aldığı bir milliyetçi birliktelik seçimlerde boy gösterir mi?
Bu sorunun cevabını sandık verir.
Ancak ortada ciddi bir toplumsal karşılığın olduğu da görülüyor.
Belki de Türkiye siyaseti yeni bir döneme hazırlanıyordur.
Belki de yıllardır dağılan milliyetçi damar yeniden birleşmeye doğru gidiyordur.
Belki de…
Sadece bir ihtimalden ibarettir...