A+ A-
Yorum
10

Fıdığın Çilesi...

Yayın Tarihi: 06.08.2024 - 10:00

Fındık sezonu bu yıl da tartışmayla başladı. Rekolte tartışmaları derken, peşini fiyat tartışmaları izledi. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)’nun açıkladığı fiyat üretici kesimini memnun etmedi, ihracatçı kesimi “piyasa gerçekleri” yorumu ile onayladı. Şöyle fındığın tarihçesine uzandığımızda, ilk olarak karşımıza, 10 Ekim 1935’te Ankara’da dönemin Ekonomi Bakanı Celal Bayar’ın başkanlığında toplanan 1. Milli Fındık Şurası çıkıyor. 89 yıl önce o gün orada ne konuşulmuşsa, bugün aynı şeyleri konuşuyoruz. O gün fındıkla ilgili hangi sorunlar dile getirilmiş ise bugün de geçerliliğini koruyor. İki yıl sonrası.

Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1937 tarihinde TBMM’nin açış konuşmasında; “Önümüzdeki yıl içinde, fındık başta olmak üzere diğer belli başlı ürünlerimizi de ilgilendiren birlikler kurulmadır” direktifini verir ve bir yıl sonra, 28 Temmuz 1938 tarihinde Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (FİSKOBİRLİK) kurulur. “Tüfek çıktı mertlik bozuldu” misali, FİSKOBİRLİK işlevsizleştirildi, fındık üreticisi sahipsiz kaldı. 2003 yılından itibaren FİSKOBİRLİK’in özerkleşerek, devlet desteğinden çıkarılmasından sonra TMO devreye girdi ama hala fındık piyasasına adapte olamadı. FİSKOBİRLİK de, marketçilikte gösterdiği başarıyı fındık alım ve satımında gösteremedi.

Dolayısı ile üretici serbest piyasaya mahkum bırakıldı. 89 yıl önce toplanan 1. Milli Fındık Şurası’na bir rapor sunan, dönemin Ordu Tecim ve Endüstri Odası Başkanı (bugünkü Ticaret ve Sanayi Odası) Hüsnü Akyol, raporun son bölümünde, tüccar ve ihracatçılar için değil fındık üreticileri için şu talepte bulunuyor; “Şurasını ehemmiyetle arz etmek isterim ki bu izahatımdan maksat tecimerleri küçültmek ve onları şayanı hürmet olan mevkilerinden düşürmek değildir. Müstahsilin kuvvetli ve teşkilatlı bir hale gelerek tecimer kütlesi karşısında muvazeneli bulunmasını dilemektir. Kuvvetlenmiş ve teşkilatlanmış bir müstahsil zümresinin refahı ve kazancı binnetice birer ferdi bulunmakla övündüğümüz Türk ulusunun yani bizim refahımız ve kazancımız demektir.” Eğer fındığın sorunları 89 yıldır değişmiyorsa, bunun ana nedeni hükümetlerin bu milli ürüne sahip çıkmamasıdır. Bugün Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü var. Ama su ürünleri ithalatımız ile ihracat miktarı ve gelirimiz hemen hemen aynı. Hayvancılık Genel Müdürlüğü var, hayvancılıktaki durumumuz malum.

Sadece et değil, hayvan da ithal ediyoruz. 5 bin ton ithal edip, 517 ton ihraç ediyoruz. Şeker Dairesi Başkanlığı bile var. Şeker ithalatımız yıllık 200 bin tonun üzerinde. Bu kadar da değil. Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı; Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı da var. Ama Türkiye yılda ortalama 55 bin ton tütün ihracatına karşılık, 125 bin ton tütün ithal ediyor. Bakanlıkta fındık ile ilgili bir genel müdürlük veya daire başkanlığı yok ama Türkiye sadece son 11 ayda, 284 bin 467 ton fındık ihraç ederek, ülkeye 2 milyar 181 milyon dolar döviz kazandırdı. Bu kadar da değil! Dünya fındık üretiminin yüzde 62’sini biz gerçekleştiriyoruz da bir Fındık Borsamız var mı, yok! O halde 89 yıldır aynı sorunları boşa konuşmuyoruz demektir.

Etiketler