Mayıs ayının ortasında, Resmi Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren “Tasarruf
Tedbirleri” konulu 2024/7 sayılı Cumhurbaşkanlığı genelgesi, peşinden
TBMM’de 18 Temmuz 2024 tarihinde kabul edilen “Kamuda tasarruf tedbirlerine ilişkin kanun teklifi” bazı kamu
kurum ve kuruluş yöneticilerince sanırım tam anlaşılamadı.
Ya da anlaşılmak istenmedi.
Özellikle son yıllarda can çekişen, yerel
gazeteler başta olmak üzere Anadolu Basınına, bu genelge ve kanunu bilerek veya
bilmeyerek yanlış anlayan ve uygulayan yöneticiler yüzünden adeta ‘ötenazi’ uygulanıyor.
Çünkü daha şimdiden yerel yöneticiler
ihale ilanlarını tasarruf tedbirlerine sokup yayınlatmamaya, yayınlattıkları
ilanları da yönetmeliğe aykırı bir şekilde kısaltmaya, abonelikleri ve
çalışmalarıyla ilgili ilanları kesmeye başladılar.
Aslında genelge açık. “Kamu
kurum ve kuruluşları, görev alanlarının dışındaki gazete ve diğer yayın
organlarına abone olamaz, ilan veremez” diyor.
Ancak sistemli bir şekilde yerel
yöneticiler bunu algılamamakta inat ediyorlar.
Ama billboardlarda reklamlar boy boy.
Şenlikler, festivaller, bol araçlı
ziyaretler, ağırlamalardan tasarruf yok!
Bu basın bir gün size; “haberlerinizi de billboardlara verin!”
der.
……………………….
Gelelim işin can damarına.
08 Eylül 1983 tarihli ve halen yürürlükte
olan 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu var. Kanunun ana gerekçesi; rekabet ortamı
oluşturarak kamu zararını önlemektir.
Kanunun 17. Maddesi de şöyle demektedir;
“İhale konusu olan işler aşağıdaki esas
ve usullere göre isteklilere ilan yoluyla duyurulur… İhaleler, ihalenin
yapılacağı yerde çıkan bir gazete ve bir internet haber sitesinde duyurulur.”
Yani kanun kamuya der ki; acil ve
olağanüstü durumlar hariç… Yani deprem, sel gibi afetler dışında yapacağınız
tüm işleri ihale edin. İhale edin ki, daha fazla kişi ihaleye girsin, rekabet
ortamı sağlansın.
Şimdi bakıyoruz, geçen yıl kamu kurum ve
kuruluşlarının çıktığı ihalelerin yarısı gazete ve internet sitelerinde
yayımlatılmamış. Yani açık ihale yapılmamış.
Çoğu bölünerek ya da doğrudan temin ve
davet usulü yapılarak, rekabet ortamından kaçılmış.
Daha da ilginci, özellikle belediyeler,
Sayıştay raporlarında da çokça yer aldığı üzere ihaleleri gazete veya internet
sitelerinde yayınlatmayarak büyük bir kamu zararına da sebep oluyorlar.
İlana çıkmadan yapılan ihalelerin iskonto
oranları hiç yüzde 3’ü geçmemiş. Bir kaç istisna hariç.
Demem o ki, kamu yöneticileri; ilana
çıkmadan yaptıkları ihalelerle kamuyu önemli miktarda zarara uğratmaktadır.
Sadece kamuyu zarara uğratmakla kalmayıp;
gazete ve internet sitelerinin bu gelirlerini de gasp etmektedirler.
Türkiye’de en kayıtlı sektör ve
vergisini, SGK primini aksatmadan ödeyen tek sektör BİK’e kayıtlı gazete ve
internet haber siteleridir.
Siz ilana çıkmadan yaptığınız ihalelerle
kamuyu zarara uğrattığınız gibi bu medya kuruluşlarının da kapanmasına yol
açarak, sektörde çalışan binlerce insanın da işsiz kalmasına öncülük ediyorsunuz.
Kimse kusura bakmasın; hırsızlık sadece
birinin cebinden ya da kamudan para çalmakla olmaz. Acil durumlar hariç, ilana
çıkılmayan ihalelerle de kamunun ve yerel basının parasını cebinden alıp,
başkalarına havale etmekten bir tür hırsızlıktır…