A+ A-
Yorum
10

Tasarruf değil, hırsızlık!

Yayın Tarihi: 30.07.2024 - 10:00

Mayıs ayının ortasında, Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Tasarruf Tedbirleri” konulu 2024/7 sayılı Cumhurbaşkanlığı genelgesi, peşinden TBMM’de 18 Temmuz 2024 tarihinde kabul edilen “Kamuda tasarruf tedbirlerine ilişkin kanun teklifi” bazı kamu kurum ve kuruluş yöneticilerince sanırım tam anlaşılamadı.

Ya da anlaşılmak istenmedi.

Özellikle son yıllarda can çekişen, yerel gazeteler başta olmak üzere Anadolu Basınına, bu genelge ve kanunu bilerek veya bilmeyerek yanlış anlayan ve uygulayan yöneticiler yüzünden adeta ‘ötenazi’ uygulanıyor.

Çünkü daha şimdiden yerel yöneticiler ihale ilanlarını tasarruf tedbirlerine sokup yayınlatmamaya, yayınlattıkları ilanları da yönetmeliğe aykırı bir şekilde kısaltmaya, abonelikleri ve çalışmalarıyla ilgili ilanları kesmeye başladılar.

Aslında genelge açık. “Kamu kurum ve kuruluşları, görev alanlarının dışındaki gazete ve diğer yayın organlarına abone olamaz, ilan veremez” diyor.

Ancak sistemli bir şekilde yerel yöneticiler bunu algılamamakta inat ediyorlar.

Ama billboardlarda reklamlar boy boy.

Şenlikler, festivaller, bol araçlı ziyaretler, ağırlamalardan tasarruf yok!

Bu basın bir gün size; “haberlerinizi de billboardlara verin!” der.

……………………….

Gelelim işin can damarına.

08 Eylül 1983 tarihli ve halen yürürlükte olan 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu var. Kanunun ana gerekçesi; rekabet ortamı oluşturarak kamu zararını önlemektir.

Kanunun 17. Maddesi de şöyle demektedir;

“İhale konusu olan işler aşağıdaki esas ve usullere göre isteklilere ilan yoluyla duyurulur… İhaleler, ihalenin yapılacağı yerde çıkan bir gazete ve bir internet haber sitesinde duyurulur.”

Yani kanun kamuya der ki; acil ve olağanüstü durumlar hariç… Yani deprem, sel gibi afetler dışında yapacağınız tüm işleri ihale edin. İhale edin ki, daha fazla kişi ihaleye girsin, rekabet ortamı sağlansın.

Şimdi bakıyoruz, geçen yıl kamu kurum ve kuruluşlarının çıktığı ihalelerin yarısı gazete ve internet sitelerinde yayımlatılmamış. Yani açık ihale yapılmamış.

Çoğu bölünerek ya da doğrudan temin ve davet usulü yapılarak, rekabet ortamından kaçılmış.

Daha da ilginci, özellikle belediyeler, Sayıştay raporlarında da çokça yer aldığı üzere ihaleleri gazete veya internet sitelerinde yayınlatmayarak büyük bir kamu zararına da sebep oluyorlar.

İlana çıkmadan yapılan ihalelerin iskonto oranları hiç yüzde 3’ü geçmemiş. Bir kaç istisna hariç.

Demem o ki, kamu yöneticileri; ilana çıkmadan yaptıkları ihalelerle kamuyu önemli miktarda zarara uğratmaktadır.

Sadece kamuyu zarara uğratmakla kalmayıp; gazete ve internet sitelerinin bu gelirlerini de gasp etmektedirler.

Türkiye’de en kayıtlı sektör ve vergisini, SGK primini aksatmadan ödeyen tek sektör BİK’e kayıtlı gazete ve internet haber siteleridir.

Siz ilana çıkmadan yaptığınız ihalelerle kamuyu zarara uğrattığınız gibi bu medya kuruluşlarının da kapanmasına yol açarak, sektörde çalışan binlerce insanın da işsiz kalmasına  öncülük ediyorsunuz.

Kimse kusura bakmasın; hırsızlık sadece birinin cebinden ya da kamudan para çalmakla olmaz. Acil durumlar hariç, ilana çıkılmayan ihalelerle de kamunun ve yerel basının parasını cebinden alıp, başkalarına havale etmekten bir tür hırsızlıktır…

 

 

 

Etiketler