SON DAKİKA
SON DAKİKA


Bir Trabzon masalı
2.04.2024

Yağmurlu günlerindeydi

yine herzamanki gibi...

Trabzon'un kasvetli havasında

Aldıkaçtı'nın arnavut taşlarından okuluna

koşturan çocukların sesleriyle

şenleniyordu Hacıkasım...

Bahçe duvarları arkasında nerde ne var

bilirdi mahallenin çocukları

teyzeler de tamam uşağım olsunlar da can feda size meyveler

sevecenliğinde idiler...

En çok ta neye hayıflanır olduk sonraları biliyor musunuz,

hele o olgunlaşmamış ,şimdilerde çok göremediğimiz patlıcan incirleri var ya

önce ikiye ayırır,sonrasında sürerdik dilimleri birbirine de,

güya oldurur öyle yemeye çalışırdık...

İncir sütünün acılığına  ham meyvenin olmamış tadına mı yanarsın yoksa

dudaklarının yara olmasına mı?

Tutmadık işte büyük lafı...

Acelemiz vardı beklemedik olmasını...endişemiz var ya yağarsa yağmur diye...

bilirdik yazılı buzulu incire düştümü yağmur,

onlar artık kuşlarındı...

Aldıkaçtı yokuşunda bir fener alayı gecenin bir vaktinde...

Ellerinde uzun sopalar sopaların ucunda örülü ağlar...

Ve fenerlerle

Boztepe yamaçlarında aranırlar...

Yağmur, çise, sis duman bıldırcınlar uçamaz bahçelerde dinlenirler bir zaman...

Dönüşünde gün açmış olur sabah ezanlarında, fenerler sönmüş,

ince tahtalardan yapılmış kafesler bıldırcınla çoktan dolmuş...

Ufacık bir hayvan  pazarda müşteri bekler, çocuk annesinin eteğinden çeker.

Ben de isterim boncuk  gözlü bu kuştan,ama bakmak için diye ekler...

Sonrası da var...

Bir de hamsi vurunca karaya,

Takalarda mavnalarda oynaşan gümüş renkli kalaylı hamsi artık sıra gelirdi ızgaraya.

Sırada mandalina portakal, azcık sararsın diye beklerdi çocuklar...

İncirden kalmıştı ya aklımızda, ham meyveyi koparmaz olduk dalından...

Gelince vakti zamanı

Doyulmaz olurdu  tadından...

Vurduk mu tabakhane yokuşundan aşağı

Bir koşuda indik kırkmerdiven başına

Yenicuma'ya doğru yol almışsa sırtındaki koca sepeti ile Kazım Aga, koşmayın öyle acele, sonra düşersiniz

Bak hele... nedendir bilinmez Fenerbahçeliydi koca sepetli

Ve " fakirin karnı ancak  fırında doyar" derdi...

Fırınlar dizi dizi ekmekler pideler çağırıyordu bizi

Rüştü"nün fırını derler  ağalar pidelerini orda yerler...

Osmanlı mutfağından kalma Kalkanoğlu pilavı, İçinde boldur eti tereyağı...

Kadınlar pazarında her mevsim tazedir  sebzeler meyveler karayemişler elmalar erikler...

Bu ne güzel bostan yeni geldi Hos'tan 

Ya biberler domatesler

O da gelir Beşirli'den

Ayasofya'dan...

Bir pazar çantası vardı annelerin elinde, fileciği de dururdu belinde nayloncu henüz yoktu pazarda

Herşey temiz nasılsa  toprakta...

O satılırdı tezgahta..

Ve henüz kirlenmemişti

Dünya...

Not: Yerel seçimler yapıldı. Kazanan adayları kutluyorum. Kaybeden adayları da demokrasimize verdikleri katkıdan dolayı tebrik ediyorum. Şimdi Belediye Başkanlarımıza diyoruz ki, zaman çalışma vaatleri, projeleri gerçekleştirme zamanı. Kamuoyu adına takipçisi olacağız verilen sözlerin...

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap