Merhabalar. Her geçen gün içi
boşaltılan değerlerle karşı karşıya kalıyoruz. İnandığımız, değer verdiğimiz,
‘bunu da buna alet etmezler’ dediğimiz ne varsa menfaatler uğruna ayaklar altına
alındı. Ve alınmaya da devam ediyor. Seçim meydanlarında, ticari faaliyetlerde,
makamı kuvvetli tutmada bakınız ağızlarda hep bir Allah, din, iman, adalet,
hak, hukuk sözcükleri var. İyi de bu ülkede en çok içi boşaltılan kavramlar da
bunlar. Bu ülkede adalete güven yok, bu ülkede din istismarı had safhada. Bu
ülkede ağızlara pelesenk olmuş her şey sömürülmüş durumda.
Vatandaşa sade yaşamayı, hakkına
razı gelmeyi öğütleyenler tef elinde kuş sütünün eksik olmadığı sahur yapıyor.
Vatandaşa ‘Miraç hakikatiyle bilinçaltı temizliği’ yapıp milyarları cebe
indiren Müslüman teyzeler var. Öğüt
verenlerin, öğüt verdiklerinden, verdiği öğüdün aksine çok daha şatafatlı
hayatı var. Ama yine Müslümanlığı kimseye bırakmıyorlar. Gün geçtikçe daha
da şuurun azaldığı, açgözlülüğün arttığı bir istismar var ortada. Böyle rezil
bir istismar ki insanların temiz duyguları üzerinden sadece para kazanmak
üzerine kurulu. Her şey gösteriş ama
hiçbir şey özde değil.
Bu durum dile getirildiğinde, benim
gibi eleştirenler olduğunda da savunma mekanizması şu: ‘Müslüman zengin olamaz
mı!’ Yahu böyle basiretsiz, böyle feraseti sığ, böyle algılaması düşük savunma
olabilir mi ya? Kim Müslüman fakir olsun diyor, olsun tabi, olsun ki
paylaşmanın, yardımlaşmanın hakikatini yaşayalım. Benim eleştirdiğim ve
kızdığım Müslümanlığın özünden bihaber ama Müslümanlığı istismar ederek para
kazananlara. Eleştirilen nokta da bu. Dini
değerler, adalet, manevi inançlar kimsenin para kazanma aracı değildir.
Olmamalı. Olursa işte böyle özü kaybeder, elimizde sadece şatafatlı, gösterişli
hangi dine mensup olduğu belli olmayan istismarcılar kalır.
Namık Kaya’nın ‘Abdestli
Kapitalizme Karşı Kızıl İslam’ adlı kitabının sunumunu İhsan Eliaçık yapmış. Ve
durumu o kadar iyi özetlemiş ki. Kitabı okumanızı tavsiye ederim. Yazımı İhsan
Eliaçık’ın kitaptaki sunumuyla noktalıyorum: “Abdestli kapitalizm düzeninde
neler oldu? Dindarlık ritüele ve şekilciliğe indirgendi. Alnı secdeli yiyiciler
ve eli tespihli çıkarcılar çoğaldı. Abdestli kapitalizmin bayrağını bilinçsizce
taşıyan dindar uyudu. Muhafazakar dindar hem namazlı faşist hem de takkeli
emperyalist oldu. İnanç, insanların algılarını yönetmede acımasızca kullanıldı.
Din, sapkın ve gericilerin günahlarını aklamanın aracı haline getirildi. Din,
halkı uyuşturan ve bilinci yok eden bir afyona dönüştürüldü.”