Merhabalar. Günümüz gerçekliğinde koronavirüs bütün
gündemimizi oluşturuyor. Bu gerçeklikten uzaklaşmadan bağışıklığınızı güçlü,
moralinizi yüksek tutun ve gerekmedikçe lütfen ama lütfen dışarı çıkmayın!
Toplumun dejenere olmuş örf, adet, gelenek, göreneklerinden
söz etmek isterim. Neydi bizi bu noktaya getiren? Küreselleşen dünya mı,
elektromanyetik dalgalarla sınırların kalkmış olması mı? Bilemedim. Ama bu
konuda iyi bir teorisi olan İletişim Kuramcısı Marshall McLuhan’ın ‘global köy’
kavramını merak edenlerin incelemesini öneririm. Ben ‘global köy’ kavramına
şahsen inananlardanım. McLuhan, özellikle elektronik iletişimin
yaygınlaşmasıyla birlikte, dünyanın küçük bir topluluk gibi olacağına
inanmıştı. İşte tam da bu noktadayız.
Televizyon programları, dizileri, yarışmaları ve bunların
çok daha önüne geçen sosyal medya. Küresel dünyanın ürünleri, televizyon ve
sosyal medya aracılığıyla bizleri buluyor. Sonra kültürümüze uygun olup
olmadığı sorgulanmadan toplumda genel kabul görüyor. En sonunda ayıpları meşru
kılan bir anlayış hüküm sürüyor. Kimileri buna modernlik diyor. Ben ise meşru
kılınmış ve aynı zamanda genel kabul görmüş bu ayıplara, modernlik başlığı
altında kılıf uydurma diyorum. Her toplum kendine özgü normlar içinde yaşamalı
ve benliğini kaybetmemelidir.
Savunduğum düşünce mikro milliyetçilik ya da hümanistlikten
uzak bir duygu dünyasını işaret etmiyor. Aksine kültürlerin yaşaması ve
herkesin birbirinin aynısı olmaması adına bir serzeniş. Doğrular, yanlışlar
kişiden kişiye değişebilir. Ama gerçekler kişiden kişiye değişmez. Gerçeklerin
yarattığı sonuçlar bir toplumu olumsuz anlamda değiştiriyorsa orada bir sorun
var demektir. Ayıplar yüzümüzü kızartsın, ayıplar özgürlük ya da modernlik
kisvesi altında hayat bulmasın.
Sabahattin Ali ‘Değirmen’ adlı öykü kitabında
‘Kurtarılamayan Şaheser’ başlığıyla okuyucuyla buluşturduğu öyküsünde şu
satırlara yer veriyor: “Aptalların tahakkümüne, günahsızların cezalanmasına,
faziletin susmasına ve ihtirasların gürültüsüne, hikmet ehlinin tahkir
edildiğine ve nadanların alkışlandığına şahit oldu.”
Günümüzü ne kadar güzel özetlemiş öyle değil mi?