Merhabalar. Şöyle bir ülkemizde olana bitene bakın, her konu
tek bir noktadan şekil alıyor. O tek bir nokta olarak belirttiğim, her alana
etki eden ekonomideki gelişmeler. Ne konuşursanız konuşun, hangi ortama
giderseniz gidin, ne yaparsanız yapın mevzu dönüp dolaşıp hayat pahalılığına
geliyor. Zaten nasıl gelmesin ki! 10 TL’den az paraya alınabilecekler bir elin
beş parmağını geçmez! Gerçekten hayat çok zor hele asgari ücret ile geçinmeye
çalışanlar için çok daha zor. Allah herkese kolaylık versin.
Eğer zengin olan açların gözü, hayatlarını idame
ettirebilecekleri kadarını kazandıklarında memnun olup doysaydı eminim dünya
çok daha farklı güzel olurdu.
Şöyle bir sonuca odaklanalım. Misal otobüse binen de işine
gidiyor, milyarlık arabasına binen de çalışmaya gidiyor. Sonuç iş yerinde
misin? Evet, iş yerindeyim. Sahilde bir simit bir çayla da keyifli sohbet
ediliyor, ultra lüks yatta portakal soslu Pekin ördeğini yerken de keyifli
sohbet ediliyor.
Sonuç sohbet mi sohbet.
Apartman dairesinde oturanın da kafasını soktuğu bir damı
var, sarayda oturanın da. Sonuç içeride misin? İçeridesin. Orta halli bir
markanın kıyafetini giydiğinde de kıyafetin olur, dünya markasını sırtına
geçirdiğinde de.
Sonuç üstünü başını giyinmiş derler.
Yani sonuç zengin için de fakir için de aynı. Temel
gereksinimler karşılanıyor ama fark maddiyatta, o ihtiyaçlar karşılanırken ki
verilen mücadele alın teriyle mi kazanılmış yoksa haksız kazanç ile mi?
Peki, en ala sonuç nerede?
Burası trajedi işte.
Sinirimden gülüyorum.
Adalet mezarda tecelli ediyor.
Velhasılıkelam ölüler eşittir muhterem. Sahip olduklarının
ya da olamadıklarının hiçbir önemi yok. Önemli olan yaptıkların ya da
yapamadıklarındır artık. Tabii burada da adaleti bozan dirilerdir. O da mezarın
altı için değil üstü için devredeler. Şatafatlı mezarlar diyelim geçelim.
Sözü fazla uzatmayayım bu kadar çalmayın yahu, cidden
kefenin cebi yok.