Merhaba benim öteki demediğim;
30 TL’lik kara lastiğe yama vurup giyen dedenin haberini sen
yaz.
Doyamayacaklarını anlayınca boş yemek masasının başında
ailesini katleden babanın haberini sen yaz.
Dağın bir tepesindeki teneke evlerinden kara kışta elleri
ayakları donarak okula giden çocukların haberini sen yaz.
Asker arabasını kapının önünde gördüğü gibi kardeşinin
şehadet haberini anlayan ablanın feryatlarının haberini sen yaz.
Kredi kartıyla ekmek alan annenin haberini sen yaz.
Borç batağına saplanıp çaresizlikten intihar eden
kardeşlerin haberini sen yaz.
Açım deyip kendini yakan babanın haberini sen yaz.
Geçinemiyorum diye isyan eden sütçü amcanın sütlerini
yerlere döktüğünün haberini sen yaz.
Ekmek teknesine el konulmasın diye koskoca adamların salya
sümük ağlayıp yalvarmalarının haberini sen yaz.
Elektrik, doğal gaz, su faturalarını ödediğinde elinde
hiçbir şey kalmayan ve açlığa mahkum olan emeklinin haberini sen yaz.
Zor şartlar altında KPSS’den yüksek puan alıp da atanamayan
gencin haberini sen yaz.
İş bulamadığı için yaşama umudunu yitirmişlerin haberini sen
yaz.
Mahalle bakkalına veresiye yazdıranların borçlarını
hayırsever ödediğindeki mutluluğunun haberini sen yaz.
Milyonlar yokluk içindeyken milyonluk çantalarla kürsüye
çıkanların haberini sen yaz.
Köylünün sahip çıktığı güzelim ormanları, dereleri taş
ocaklarına, HES’lere peşkeş çekenlerin haberini sen yaz.
Bir zeytinyağı tenekesinin 100 TL olduğunun haberini sen
yaz.
Gübre, mazot fiyatları cep yaktığı için üretimden vazgeçen
çiftçinin haberini sen yaz.
Ne odun ne kömür almaya parası olmadığı için kışı battaniye
altında geçirenlere karşılık makam odalarını altın yaldızlarla yenileyenlerin
haberini sen yaz.
Otobüse bile binmeyi külfet sayıp yürüyenlere karşılık trilyonluk makam arabası alanların haberini
sen yaz.
Yüzlerce gecekondunun fatura gideri bir sarayın elektrik
faturasıyla aynı olduğunun haberini sen yaz.
Sen de gerçekleri yaz; ama öyle bir yaz ki kalemin
titremesin. Öyle güçlü, öyle kuvvetli yaz ki O’cu, Bu’cu, Şu’cu diye itham
edilme. Öyle kitabın ortasından yaz ki bu gerçeklerin ağırlığına biraz da sen
omuz ver. Uyan yahu senin görüp yazdıklarınla bu ülkedeki vatandaşın
yaşadıkları arasında uçurum fark var. Sen yaz paşam vallahide billahi de en
başta ben alkışlayacağım. Senin bana yaptığın gibi ben sana ‘öteki, hain’
demeyeceğim. Senin bana yaptığın gibi seni aptal yerine koyup, karşında
durmayacağım. Helal olsun garibanın sesini duymuş, diyeceğim. Gurur duyacağım
seninle ve yeniden umutlarım yeşerecek, bir olduğumuza, birbirimize omuz
vererek ayağa kalkacağımıza inanacağım.
Menfaatler uğruna gerçeklerin üstüne toprak atarsak yarın toprağın
altında hesap büyük olur unutma paşam.