Merhabalar. Günümüzde herkes korona ile mücadele verse de tek illetimiz korona değil. Ailesinde kanser belası ile mücadele vermeyen kimse yoktur. Bu amansız hastalık hangi evlere ateş düşürdü, sayısı bilinmez. Hani derler ya ‘ateş düştüğü yeri yakar’ diye, gerçekten öyle. Erken tanı, erken tedavi ve bu süreci moral motivasyon ile sağlıklı atlatmak çok önemliyken süreci sekteye uğratanlar var. Hastanelerimiz ne durumda? Doğru ve zamanında tedavi bu kadar önem arz ederken bu hastalığa yakalanmış hastalarımıza ne vadediyoruz? Bu noktada yetkili kişilerin söylemleri ile kanserle mücadele verenlerin yaşadıkları arasında uçurum fark var. Yetkili makamlar bütün sürecin sağlıkla ilerlediğine inanıyor ve söylemleri de o yönde. Ama yatak sayısının azlığından tutun da, tedavi için kullanılan araçların arızasına, tedaviyi sunan hastane azlığından, tedavi için takati olmadığı halde sıra bekleyen hastalara varıncaya kadar nice bildiğimiz, gördüğümüz sorunlar söz konusu.

En basiti bir dönem Trabzon’da tedavi cihazlarından biri arızalandı. Hastalar oradan oraya savruldu. Doğu Karadeniz neredeyse kanser tedavisi için Trabzon’a geliyor, peki Trabzon’da böyle bir altyapı var mı? Bu yükü Trabzon çekerken sağlıklı hizmet verebiliyor mu? Bunların hepsi tartışılır. Hariçten gazel okuyanların ‘Trabzon’a şehir hastanesi yapılacak’ vaadi var. Ama sadece vaat, kazma vurulmamış hastane için şehir tartışıp tartışıp durdu. Bunu niye dile getirdim, çünkü şehir hastanesi yapılırsa kanser hastaları için de yatak ve hizmet alanı projelendirilmişti. Şehir hastanesinin mantalitesini bir kenara bırakıp, kanser hastalarına şifa olacaksa yapın kardeşim ne bekliyorsunuz?  2015 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi tarafından 225 yataklı bir çocuk hastanesi planlandı. 2016 yılında sözleşmesi yapıldı, 2022 yılı içinde bitmesi taahhüt edildi.

Bölge için önem arz eden hastanenin akıbetinin bu kadar zamana yayılarak şekil alması üzücü. Bu bugüne kalmamalıydı, çoktan hizmete açılmalıydı. Geçiş garantili yollar, geçiş garantili köprüler, yatış garantili şehir hastaneleri neticesinde cebi dolan firmalara karşılık ölen insanlar var. LÖSEV'in, milyonlarca kişinin desteği ile kurduğu LÖSANTE'ye tam ruhsat verilmemesi ve hastanenin çürümeye terk edilmesini hangi vicdan, hangi mevzuat, hangi siyasi parti açıklayabilir? 400 yatağın sadece 75’ine ruhsatlandırma yapılmasını kim izah edebilir? Keşke garantiyi firmalara değil insanlara verseniz, ‘öyle bir hastane yapacağım öyle bir hizmet sunacağım ki sana umut olacak, şifa olacak’ deseniz ve yapsanız. Seçim yaklaşıyor ama yine nutuklarınızı tazelersiniz. Fakat dikkat edin, olur da devran dönerse sizin seçim vaatlerinizi canı yanan insanların feryatları bastırmasın… “Tatlı bir yalan söylersen 10 kişi seni alkışlar, acı bir gerçek söylersen 8 kişi sana saldırır. Ama iki kişi sorgulamaya başlar. O iki kişiye selam olsun!” Bertrand Russell