A+ A-
Yorum
10

Anladık Tamam da Hocam!

Yayın Tarihi: 09.10.2024 - 10:40 | Güncelleme Tarihi: 09.10.2024 - 10:44

Şenol Güneş’in Trabzonspor’da görev almasına medyada belki de en çok destek verenlerden birisi ben olmuşumdur.
Her gün ısrarla bu dönemde Güneş olmalı dedik.
Yaşanan kötü süreçten Trabzonspor’u ancak Şenol hoca çıkarır diyerek de bu günlere geldik.
Geldiğimiz noktada her hafta oynanan maçlardan sonra dikkat ediyorum Şenol hocadan hep aynı söylemleri dinlemeye başladık.
Anladık, kadro iyi oyunculardan kurulu değil...
Anladık, Trabzonspor kötü oynuyor...
Anladık, oyuncuların üzerinde baskı var...
Anladık, hocanın istedikleri sahada uygulanmıyor...
Anladık, Trabzonspor yeterli bir kadroya sahip değil...
Anladık, bu kadroyla koyulan hedeflere gitmek mümkün değil...
Falan filan sorunlarla ilgili yazmaya kalksak bir sürü hikaye yazarız herhalde.
Benim anlamakta zorluk çektiğim konu şu:
Trabzonspor Şenol hocayla 5’inci maçına çıktı.
Birinde yendi, diğerlerinde ise berabere kaldı.
Kısacası konuyu şöyle özetleyeyim: Şenol hoca birkaç haftadır takımla birlikte çalışmış ve maç oynamış.
Buraya kadar doğru mu, doğru...
Yani hoca 5 haftalık süreçte takımını da tanımıştır, oyuncularının ne yapacaklarını çözmüştür.
Öyle ya Simitçi Ali Haydar’dan değil, Şenol Güneş’ten bahsediyoruz.
Buna mukabil, Güneş hala her maç sonraları aynı söylemleri söylüyorsa, o zaman bizler de Şenol Güneş’e şu soruları sormayı kendimizde hak olarak görürüz:
Sevgili hocam, göreve gelene kadar Trabzonspor’u hiç mi seyretmediniz?
Eğer seyrettiyseniz takımın ne durumda olduğunu göremediniz mi?
Seyredip de kötü bir izlenim bırakmış ise siz de neden görev kabul ettiniz? “İşte Trabzonsporluyum kaçamadım, kıramadıklarım oldu, Trabzonspor’a son görevimi yapayım dedim” ifadelerinin arkasına sakın saklanma.
Biz sizin hazır olmayan bir takımı size bin dereden su taşısalar bile kabul etmediğinizi iyi bilenlerdeniz.
Sevgili hocam, ben dâhil size güvenenler sizin en iyisini yapacağını düşünerek destek verdik.
Ancak gelinen noktada Trabzonspor’da hiçbir şeyin değişmediğini gördük.
Neden bir şeyler değişmiyor?
Neden kötü giden bir sürece dur denemiyor?
Aslında aklıma çok deli sorular geliyor da neyse suyu fazla bulandırmak istemiyorum.


MAKUS TALİHİNİ DEĞİŞTİRDİ


Gelelim hikayenin ikinci bölümüne...
Genç milli takımların başına Hamit Altıntop, Selman Rüştü’yü pardon Coşkun’u getirince Selman Bey’in kurum içerisindeki etkisi ve yetkisi öyle bir ivme kazandı ki...
Yıllardır düzenli olarak Riva tesislerinde ve Antalya’daki otellerde yapılan kamplar Selman Coşkun Efendi’nin kararıyla Kocaeli, Erzurum, Kayseri gibi şehirlere alınmıştı.
Gücü görüyor musunuz?
Selman Bey istiyor, Altıntop şak diye isteneni yerine getiriyor.
Hamit Altıntop kendisine Coşkun Selman’ı adeta prens olarak ilan etmişti.
Nasıl kıyabilsin ki prensine?
Nasıl bir dediğine iki yapsın ki?
Sorarım sizlere:İkili tarafından verilecek bir emre, kurum içerisinde karşı çıkabilecek hangi babayiğit olabilirdi ki?
Hani deriz ya “makus” talihini değiştirdi diye.
Selman Bey de TFF’nin makus talihini değiştirdi ve kampın diğer illere kaydırılmasının gerekçesini ise şöyle açıkladı:
Antalya kamplarında çok turist olduğundan dolayı ister istemez futbolcuların gözleri turistlere kaydığı için diğer iller tercih edilmiş!
Ulan şu kafaya bakar mısınız?
Ulan şu kafanın içerisinde böyle düşünen beyne ne dersiniz?
Ulan şu adama milli takımlarda görev veriliyor!
Ulan şu düşüncedeki adam hala milli takımda görev yapıyor!
Yazık hem de çok yazık...
Ve bu adamı TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu görevde tutmaya devam ediyor.
Vallahi de pes bilahi de pes!
Durun daha bitmedi!
Hamit Altıntop’un figürü olarak görev yapan Selman Coşkun Efendi, İbrahim Başkanın göreve gelmesiyle yönetimde olan Ceyhun Kazancı’nın himayesi altında görev yapmaya devam ediyor!
Biraz da Ceyhun Kazancı hikayesine değineyim isterseniz... TFF yönetiminde olan Kazancı Hamit Altıntop’un çok yakın arkadaşıdır, dolayısıyla Altıntop’un adamlarının koruyup kollama görevini de kendisi üstlenmiştir.
Kazancı mütedeyyin her hafta Altıntop Hamit’le yüz yüze görüşüp fikir alışverişi yapmaktadırlar.
Hal böyle olunca Altıntop, Ceyhun Kazancı’ya bu yönetimin gideceğini, kendilerinin yeniden TFF yönetimine geleceklerini, o zaman da kendisini genel sekreter yapacaklarını belirtir, o nedenle de adamlarının çıkarılmamasının engellenmesini ister. Ceyhun Kazancı Altıntop Hamit’ten gelen bu ricaya karşılık Selman Coşkun’un çıkarılması talimatını veren Hacıosmanoğlu’na karşı Coşkun’u işten çıkartmayıp futbol gelişim direktörlüğü departmanına geçişini sağladı.
Ve böylelikle federasyonda çalışmasını sürdürmesine olanak sağlamış oldu.
Evet başkan İbrahim Hacıosmanoğlu, bu yaşananlardan haberiniz var mıdır?
Var ise neden müdahale etmiyorsunuz?


HACIOSMANOĞLU'NUN HAMLESİ DOĞRUYDU AMA?


Hala Hamit Altıntop’un ekibinin TFF’de devam etmesi ve ettirilmesi akıl alacak iş değil.
Altıntop gitti ama değişen hiçbir şey olmadığı gibi Altıntop geride gümüş toplarını bıraktı!
Fotoğrafa baktığımızda TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun Altıntop hamlesi çok doğru bir hamleydi.
Biz dahil herkes alkışlamıştı Hacıosmanoğlu’nu, Altıntop’u çok çabuk devre dışı bırakmasından dolayı.
Ne var ki başkan İbrahim Hacıosmanoğlu yaptığı hamlenin devamını getiremedi, neden getiremedi bilmiyoruz.
Konumuza dönecek olursak...
Hatırlayınız Hamit Altıntop TFF’de yönetici olduğu zaman sanki yangından mal kaçırır gibi öyle operasyonlar yaptı ki “taş üstünde taş, gövde üstünde baş” bırakmamıştı! Altıntop öyle operasyonların altına imza koydu ki, kimse yapılan operasyonlara gıkını çıkaramadı.
En başta Tolunay Kafkas’ı vagona koydu. Devam etti... Şenol Ustaömeroğlu, Güngör Şahinkaya, Mehmet Bölükbaşı, Ahmet Ceylan, bunlar Trabzonspor menşeli antrenörleri vagonla buluşturdu.
Sonrasında bunlara ek olarak da Turhan Sofuoğlu’nu, Mehmet Hacıoğlu’nu vagona bindirdi. Topaaltın vagonu kaldırdıktan sonra bu kez genç milli takımların başına da Kayseri bölgesinden hiç antrenörlük yapmamış, teknik adamlık tecrübesi olmayan Selman Coşkun’u getirdi.
Yaş gruplarında ise Uğur İnceman, Sabri Sarıoğlu, Volkan Aslan, Orhan Şam, Selçuk Erdoğan’ı göreve getirdi.
Hamit Altıntop’un yapıp uyguladıklarına ne kimse bir şey diyebiliyordu ne de dokunamıyordu.
Altıntop ne derse o oluyordu milli takım kategorilerinde.
Altıntop öylesine bir güç zehirlenmesi yaşıyordu ki, göreve getirdiği hocalardan sadece Volkan Arslan ile Sabri Sarıoğlu İstanbul’da oturuyor, diğerleri ise başka şehirlerde ikamet edip sadece kamp dönemlerine katılıyordu.
Yani anlayacağınız İstanbul dışında görev yapan hocalar bütün zamanlarını evlerinde geçiriyordular.
Böylesine bir yapı inşa etmişti Altıntop milli takım yaş kategorilerinde...
Ve en önemlisi bu iddia tabii ki Almanya’dan seçmelere gelen oyuncuların ailelerinden para alınması...
Ortaya atılan iddia gerçekse vahimin ötesinde bir iddiadır. İnşallah doğru değildir.
Hepimizin gururu olan milli takım maalesef böylesine bir yapıya bırakılıp servis edilmişti.
Nasılsa ne hesap soran vardı ne de sual...
Ali Baba’nın çiftliği Altıntop Hamit’in çiftliğine dönüştürülmüş o dönemlerde


VELİ EFENDİYE BİLE GEREK KALMADI


Selman Coşkun Efendi’nin hikayelerine üçüncü bölümüyle devam ediyoruz.
Coşkun Efendi Kayseri’de yaşadığı için her pazartesi günleri TFF’nin kendisine aldığı uçak biletiyle Riva’ya işe gelmekte.
Riva’daki otel kısmında hafta içi konaklamasını yapıyor ki bu konaklama TFF’nin özel işletmede olan otele yaptığı günlük 2-3 bin liralık ödemeyle gerçekleşiyor.
Yani haftanın 5 günü otelde ağırlanıyor.
Cuma günü ise mesai bitiminden sonra akşamüstü uçağıyla da evine Kayseri’ye gidiyor.
Pazartesi yeniden aynı döngü ile Riva’ya geliyor.
Selman Efendi için ne güzel bir dünya değil mi?
TFF’de istediği gibi atını oynatıyor.
Veliefendi’yi bile kullanmasına gerek kalmıyor.
Selman Efendi tüm yurtdışı kamplarına milli takımlar ile misafir olarak seyahat edip harcırah da kazanıyor.
Hami Mandıralı’nın genç milli takımlarda göreve gelmesiyle beraber Selman Coşkun işten çıkarılacakken çıkarılmıyor ve futbol gelişim direktörlüğünde antrenör eğitimleri kısmına kaydırılıyor.
Asıl bir bomba da burada patlıyor, gelişim direktörlüğüne kaydırılan Selman Coşkun Efendi’nin iki şartı oluyor yönetimden: otel konaklamalarının devam etmesi ve uçak biletlerinin düzenli bir şekilde alınması.
Hamit Topaltın’dan kredisi olan Selman Coşkun Efendi’nin isteği reddedilebilir mi? Asla!
Ceyhun Kazancı’dan torpilli olan Selman Efendi’nin öne sürdüğü şartlar haliyle Kazancı tarafından kabul ediliyor.
Filmin nasıl bittiğini elbetteki şimdi merak ediyorsunuz.
Ben ise ipucu vereyim filmin sonuyla ilgili.
Hamit Altıntop ve avanesi Ceyhun Kazancı sayesinde işlerine TFF’de aynen devam ediyorlar.
Merakım ne biliyor musunuz?
Bu kadar entrikanın döndüğü bir yerde ‘arkası yarın’ dedik