Butik Büyükşehir
Yayın Tarihi: 25.10.2024 - 09:20
Ne yapabilir?
Ya da ne yapması gerekiyor?
Üst taraftan bakıyorsunuz sahil bandını, sahilden bakıyorsunuz Boztepe, Erdoğdu Kışlasını ve Akyazı’nın üstlerini görüyorsunuz.
Bunların dışında başka bir şey görebilen varsa bize de söylesin, bizler de o görenlerin gördüklerini görelim.
Ve böylesine her tarafı nereye varsanız gördüğünüz bir şehrin adına da bizler Büyükşehir diyoruz.
Sizi bilmem ama bana göre Trabzon butik bir büyükşehirdir.
Yani ortada çıplak gözle görülen bir şehir dolayısıyla iki de belediye başkanı var.
Bunu neden yazıyorum biliyor musunuz?
Hani diyorlar ya, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya 6 aylık görev süresince Ortahisar’a gözle görülür, elle dokunur ne yaptı?
Dedim ya bir şehir iki belediye başkanı var diye.
Söz konusu bu durum dün de böyleydi, bugün de böyle...
Yarın da ta ki Trabzon güneye açılana kadar böyle devam edecektir.
Öncelikle bunun altını çizelim.
AYNI SIKINTILAR ÖNCEKİ DÖNEMLERDE YAŞANMADI MI?
Gelelim Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya’nın ne yapıp yapmadığına...
Öncelikle Kaya’dan ne yapması bekleniyor ki?
Sahil bandı tamamen Büyükşehir’de.
Ana arterler yine Büyükşehir’in elinde.
E geriye ne mi kaldı?
Bana göre hiçbir şey!
Neden mi?
Belki bilmeyen olabilir yine ben yazayım.
Kaya’ya daha doğrusu Ortahisar Belediyesine kalan ara arterlerde ve mahalle aralarında sorarım sizlere başkan Ahmet Kaya hangi icraatını gerçekleştirebilir ki?
Ya da hangi önemli bir projeyi hayata geçirebilir?
Ya da gözle görülür, elle dokunulur bir şey yapabilir mi?
Ahmet Metin Genç üstelik aynı partinin belediye başkanı iken Ortahisar Belediyesinde ne yapabildi ki?
Aynı sıkıntıları Genç’in kendisi yaşamadı mı?
Kimse bana işte ‘Akvaryum’u, havuzu, Boztepe Seyir Terası’nı Ortahisar Belediyesi yapmıştı’ diye masal anlatmaya kalkmasın.
Ortahisar ile Büyükşehir belediyeleri arasında her anlamda neler yaşandığını herhalde Zigana Tüneli’ndeki kör Ali de biliyordur!
Hele de Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu döneminde iki belediye arasında yaşananlar...
O zaman Ahmet Kaya’nın yapacağı sosyal belediyecilikten başka ne olabilir ki?
Rahmetli Süleyman Demirel’in söylediği sözden yola çıkacak olursak...
Kaya şöyle de söyleyebilir:
“Yer bıraktınız da biz mi yapmadık?” O nedenle diyorum ki kimse “havanda su dövmeye
kalkmasın.”
Ahmet Kaya Ortahisar’da sosyal belediyeciliği layıkıyla yapsın, bu, Ortahisarlılara yeter de artar bile.
Ha temizlik ve çöp toplama olmazsa olmazlarıdır Ortahisar Belediyesinin.
O ZAMAN NEDEN İTİRAZ EDİLMEDİ?
Konu Ortahisar Belediyesinden açılmışken, oradan devam edeyim.
Hatırlayınız, üç dönem önce yani Ortahisar ilk belediye ilan edildiği zaman...
AK Parti’den Büyükşehir adayı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’ydu.
MHP’den ise Ortahisar’ın adayı Osman Abanoz’du. O dönem Osman Abanoz tarafına öyle bir rüzgar esiyordu ki ve estiriliyordu ki, Ortahisar Belediyesi kaybedilir korkusuyla Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu Ortahisar’ın elindeki en değerli yerleri, alanları Büyükşehir’in uhdesine geçirmişti.
Bu konu çok tartışılmış ve çok eleştirilmişti.
O dönemden sonra Ortahisar’dan alınan yerler her ne hikmetse bir türlü tekrar Ortahisar’a iade edilmedi.
Bundan sonra ise hiç edilmez.
Demem o ki Ortahisar Belediyesinin hizmet alanı var da bu belediye yapması gerekenleri mi yapmıyor?
Ahan işte yine kaşla göz arası Ortahisar Belediyesine ait olan yüzme havuzu Büyükşehir Belediyesi’ne geçmedi mi?
Ahan işte Ortahisar’a ait taş kırma tesisi son anda Büyükşehir Belediyesine paslanmadı mı?
Demem o ki biraz atarken alçaktan atılmalı.
Yüksekten atanlar ne yazık ki çakılıp kalıyor.
ÖYLE DEĞİL Mİ MUHLİS KARDEŞ?
Doğrudur, kol kırılır yen içinde kalır.
Kalmalıdır da.
Murat Özçilingir hadisesinde olduğu gibi.
Bakıyorum da Özçilingir hariç üzerine vazife olmayanların tümü konuyla alakalı bir yorum yapıyor, yapmaya çalışıyor.
Hatta yaşananların bizlerin yazdığı gibi olmadığını, farklı boyutta olduğunu da bizzat bizleri arayarak söylüyorlar.
Tavsiyem şudur:
Olan olmuş...
Yaşanan yaşanmış...
Biten bitmiş...
Her şeye rağmen hayat devam ediyor.
Hayat ile birlikte maç da devam ediyor.
Tabii ki son düdük çalana kadar.
Yapılması gereken ise herkesin işine odaklanması olmalıdır.
O şunu dedi...
Şu bunu dedi...
Vay efendim o nasıl yazdı...
Vay efendim iş öyle değildi.
Bütün bunların hepsi bir tarafa bırakılmalı.
Çünkü gemi su almayagörsün.
Eğer su alırsa geminin batması kaçınılmaz olur.
Öyle değil mi Muhlis kardeş?
KİM DUR DİYECEK YA DA KİM YIKACAK?
Allah aşkına bu kadar mı imtiyaz tanınır?
Kim tanıyor?
Kim görmezlikten geliyor bilmiyoruz.
Bildiğimiz tek şey var, o da AK Parti İl Başkanı Sezgin Mumcu’dan dolayı anlayacağınız, ona tanınan imtiyazdan dolayı olacak ki devletin yolunun bir kısmı Mumcu’nun doktorluk yaptığı hastaneye tahsis edildi.
Olacak şey mi?
Hem de milletin gözünün içerisine soka soka tahsis edildi.
Konuyla ilgili o kadar şikayet geliyor ki gazetemize...
‘Neden haber yapmıyorsunuz burayı’ diye inanın telefonlarımız susmuyor...
Ve devam ediyorlar, kazanın içerisine bizleri sokuyorlar, ‘yoksa sizler de mi işin dümenindesiniz, sizler de mi görmezlikten geliyorsunuz’ diye de sitemlerini ediyorlar.
İşte yazdık. Yazmaya da devam edeceğiz.
İmperial Hastanesinin önüne çözüm bulunana kadar.
Aynı duyarlılığın Yenimahalle’nin oradaki diş hastanesine gösterilmediğini de buradan yazıp ilan edelim.
Diş hastanesinin orada da park sorunu var.
Ne çözüm üretiliyor?
Ne yapıyor yetkili ve ilgililer?
İmperial Hastanesine var da devletin hastanesine neden yok?
Şunu da belirteyim, İmperial Hastanesi park sorununun çözümü için önemli projeler sundu devletin birimlerine ama her nedense sunulan projeler bir türlü ilgili birimlerden, kurullardan geçmiyor ancak devletin yolunun yarısının hastaneye tashis edilmesi kurullardan geçiyor!
Kurullara sesleniyoruz devlet adına: “Onlara var da bize yok mu?”
İYİ Kİ YAZMIŞIZ!
Bir şeye dokunsak da oradan bir ses gelmezse!
İnsanlar neler yaşıyormuş, biz yazmazsak kimsenin haberi olmayacak.
E denetleyen olmazsa.
E vatandaş şikayetini edecek merci bulamazsa.
Ya da vatandaşın şikayeti kale alınmazsa.
Bölge Trafik’teki amir Barbaros Kul da vatandaşa karşı istediği duayı okur, istediği gibi de davranışta bulunur. Ağa da olur külhanbeyi de!
Konuyla ilgili o kadar şikayet geliyor ki.
Bir başka yazımda bu gelen şikayetleri dile getireceğim.
Son söz, trafikte görev yapan polislerimiz ne olur biraz ayaklarınız yere bassın. Bırakın hava cıva yapmayı, bırakın insanlara yukardan bakmayı.
Sizlerden istenen, görevinizin sorumluluklarını yerine getirmenizdir.