A+ A-
Yorum
10

“Ertuğrul Doğan Ne Yapsın?”

Yayın Tarihi: 20.05.2025 - 14:28 | Güncelleme Tarihi: 20.05.2025 - 13:28
Bak kardeşim…
 
Trabzonspor Kulübü Başkanı Ertuğrul Doğan göreve geldi geleli, Allah var, elinden gelenin fazlasını yaptı. Ama bu memlekette sahaya söz geçirebilen varsa gelsin elini öpelim. Adam ekonomide freni patlamış kamyonu önce durdurdu, sonra yokuş aşağı gitmesin diye taş üstüne taş koydu. Ama ne hikmetse saha, yani top, yani hakem, yani teknik adam, yani bilumum futbol âlemi, Ertuğrul Doğan’a “ben seninle yürümem” dedi.
 
Şimdi soruyorum: Bu adam ne yapsın, tesis mi yesin?
 
Bak şimdi…
 
Abdullah Avcı: Şampiyon hocaydı, geri geldi, evet doğru karar.
 
Şenol Güneş: Efsane adam, Trabzonspor’un çocuğu, geldi mi? Geldi.
 
Fatih Tekke: Kulübün en büyük santrforlarından, o da geldi.
 
Eee? Sahaya yansıyan ne? İki pasın ardından ya kalemizde gol var, ya tribünde homurtu.
 
Ama kardeşim esas mesele başka. Bu ülkede ilk kez bir kulüp, Bankalar Birliği bataklığından çıkmayı başardı. Kim yaptı? Ertuğrul Doğan!
Yakında da devlete olan 2 milyarlık vergi borcunu silecek. Evet evet yanlış okumadın. Devlete. İki milyar. TL. Borç. Sıfır olacak. Yani bu adam dükkânı kapatıp kasayı düzeltmiş. Ama sen hâlâ saha skoruna bakıp “yönetim başarısız” diyorsun.
 
İyi de güzel kardeşim… Aralık Kongresi’nde adam çıktı “adayım” dedi. Sen neredeydin?
Kulislerde çok iyisin, orası tamam, ama madem bu kadar biliyorsun da niye çıkıp da “ben de başkanlığa talibim” demedin? 3 ayda ne değişti? Ekonomi mi battı? Tesisler mi yandı? Stat mı çöktü?
 
Şimdi madde madde yazıyorum ki, kafası karışanlar için not gibi dursun:
 
•Stadyumun tapusunu aldı. Evet, Akyazı artık resmi olarak Trabzonspor’un. Önceki başkanlar yıllarca çırpındı, ama beceremedi.
•Akyazı çevresindeki 170 dönümlük arazi de kulübün oldu.
•Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri yıllardır devlet toprağında işgalci gibi duruyordu. Artık tamamı Trabzonspor’un.
•Kartal’daki İstanbul arazisi çözüldü, Emlak Konut’la ortak projeye dönüştü.
•İstanbul’da yeni bir arazi için de girişim başladı.
 
E şimdi, bu kadar arazi al, borcu indir, projeye başla, tesis yap, gelir modeli kur…
Ama tek bir maç kaybedilsin: “Bu yönetim gitsin.
Ee? Gelen ne yapacak? Daha iyisini mi? Hadi buyur.
 
Şimdi son sözü şöyle diyelim:
Ertuğrul Doğan’ın en büyük şanssızlığı, sahada kurduğu ekonominin karşılığını görememesi. Ama bazıları da çok şanslı: Sahadaki skoru bahane edip, yılların emeğini çöpe atmaya kalkıyor.
 
Yani kardeşim…
Yoluna stad alıp devam eden adamı, kenarda tweet atanlarla kıyaslamayın artık.
Çünkü o zaman biz değil, siz sınıfta kalırsınız.
 
Alnından Öptüler, Sırtından Vurdular
 
Bakın kardeşim, bu yazıyı yazarken ne öfkeyle ne kinle yazıyorum. Sadece olanı biteni yazıyorum. Hani derler ya, “Kalem namustur.” Biz de o namusun hakkını vermeye çalışıyoruz.
 
Şimdi gelelim mevzuya…
 
Trabzonspor Kulübü Başkanı kim?
Ertuğrul Doğan.
 
Ne yaptı bu adam?
Gitti, bir duruş koydu.
Trabzonspor’un eski başkanı, Divan Kurulu üyesi, “bizim çocuk” dediği İbrahim Hacıosmanoğlu’nun TFF başkan adaylığını açık açık destekledi. Gizli saklı değil ha, mertçe.
İbrahim Hacıosmanoğlu seçildi mi? Seçildi.
Ne yaptı?
İlk iş olarak geldi, salonda Ertuğrul Doğan’ın alnından bir öpücük kondurdu.
 
Ah be başkan…
O öpücükle sırtına mühür basıldığını bilseydin, keşke yanağını uzatsaydın da alnın sağlam kalsaydı!
 
Bak şimdi…
 
Mehmet Büyükekşi döneminde bile bu kadar doğranmadı Trabzonspor. Vallahi bak.
Bu sezon, sadece bu sezon, en az 25 puan sahada silindi.
Hangi hakemle, hangi VAR’la, hangi oyunla, hep birlikte gördük.
 
Hani derler ya, “balık tutan el ıslanmaz” diye…
Bu sezon Trabzonspor’un canına kast edenlerin elleri neyle yıkandı bilmiyoruz ama vicdanla kurulan terazide gram oynama olmadı!
 
Dahası var.
Kulisler fısıldıyor…
İbrahim Hacıosmanoğlu’nun federasyon başkanlığına gelmesinde en büyük katkıyı sağlayan isim Ertuğrul Doğan’dı.
Ee? Ne oldu?
Aynı Hacıosmanoğlu’na yakın isimlerin, Aralık Kongresi öncesi Ertuğrul Doğan’ın aday olmaması için “özel çalışmalar” yaptığı konuşuluyor.
Kimse üstüne alınmasın ama bu memlekette rüzgârın yönünü en iyi yelkenli kaptanlar bilir.
 
Peki sonuç ne?
Ertuğrul Doğan seçildi.
Ama o günden sonra Trabzonspor’a yaşatılanları tek tek hatırlayın.
 
Son örnek:
Bodrum maçı.
Son dakikada verilen o penaltı…
Pozisyon penaltı mı? Değil.
VAR olmasa Trabzonspor maçı kaybedecek.
Neyse ki VAR devreye girdi de gerçek ortaya çıktı:
Topa değil, Cihan’ın ayağına bastılar.
Normal şartlarda ne olur?
Kırmızı kart.
Ama bırak kırmızıyı, sarı bile yok!
Hakem izledi, gördü, yuttu.
Yani hem bastı, hem bastırıldı!
 
Şimdi buradan yazıyorum…
TFF’nin ikinci başkanı kim?
Mecnun Otyakmaz.
Yıllardır Sivasspor’un başkanıydı.
Eee?
Sivasspor küme düştü.
Hangi dönemde?
Trabzonsporlu federasyon başkanının döneminde!
 
Tesadüf mü?
Bilmiyorum. Ama bu kadar tesadüf, ancak senaryo olur.
 
Peki Trabzonspor’a ne yapılmak istendi?
Küme hattına itildi.
Sezon boyu doğrandı.
VAR’la, hakemle, kurguyla.
Yine söylüyorum: Direkten döndük!
 
Ve şimdi birileri hâlâ çıkıp, “operasyon yok” diyor.
Bak kardeşim, bunu söyleyen ya futbol cahilidir ya da Trabzonsporlu değildir.
Çünkü bu sadece kulübe değil, Ertuğrul Doğan’a da bir operasyondur.
Hem de milyonların gözü önünde, alnına bakarak, güle güle yapıldı.
 
Ama herkes şunu unutmasın:
Ertuğrul Doğan bu süreçte hep dik durdu.
Ses verdi, tepki gösterdi.
Ama hani “başkanlığa adayız” diye konuşanlar vardı ya…
Onlar sustu.
Ortada yoklar.
 
Bu sezon bir cinayet işlendi.
Biz kalemle takip ettik.
Ve o cinayete göz yumanları da, günü geldiğinde bu köşeye karalayacağız.
Haberiniz olsun.
 
“Fatih Hoca!”
 
Bak hocam…
Bu yazıyı sana kızgınlıkla değil, hayal kırıklığıyla yazıyorum.
Çünkü biz seni çok sevdik. Hâlâ da seviyoruz. Ama bu sevgi sağdan soldan duyduklarımızı görmezden gelmemize yetmiyor artık.
 
Sen bu kulübün tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir santrforsun.
Öyle 10 golle, 15 golle değil. Tahtaya kazırcasına attığın gollerle.
Yıllarca “bir gün o kulübeye geçeceğim” diye hayal kurdun.
O gün geldi.
Seni o koltuğa oturtan kim?
Ertuğrul Doğan.
Yani seni bu hayale kavuşturan adam.
Ama hocam, o koltukta oturmak başka, o koltuğu taşımak bambaşka.
 
Bak teknik direktörlük oyunculuktan farklı.
Senin karşında artık rakip defans yok, milyonların beklentisi var.
 
Eyvallah, geldin, takımı kıpırdattın.
Alınan puanlar var.
Küme hattından uzaklaştık.
Ama…
 
Ama işte hocam…
O “ama”dan sonra gelenler sıkıntılı.
 
Bak duyduklarımız var.
Kabak çekirdeği muhabbetleri dönüyor yine.
Yıllar önce oyuncuyken de söylüyorduk: “Hocam sahada gol atıyor, sonra kenarda kanan çekirdeği çitliyor.
Şimdi teknik direktörsün, hâlâ aynısı konuşuluyor.
 
Yapma hocam.
Bu iş artık kabak tadı verdi.
 
Başkan devre arasında üç transfer yaptı.
Mustafa Eskihellaç, Zubkov, Sikan.
Zubkov’u oynattın, Sikan’ı oynatmadın.
Sorduğumuzda, “Ali Şahin neyse, Sikan da o” dedin.
 
Ciddi misin hocam?
 
Bak, Ali Şahin bizim evladımız, geleceğimiz ama şu an hazır değil.
Sikan ise Şampiyonlar Ligi oynamış bir adam.
Daha neyin eşitliğinden bahsediyorsun?
 
Sonra taraftar bastırdı, üç maç oynattın Sikan’ı.
Ne oldu?
İki gol, bir asist.
Sonra ne yaptın?
Bodrum maçında kenara aldın.
 
Neden hocam?
Sebep ne?
 
Basın toplantılarında konuyu dolandırmaya başladın.
Hazır değil” dedin, “uyum süreci” dedin.
Ama Draguş oynuyor, Cihan oynuyor.
Onlar hazır da Sikan mı değil?
 
Yani sen, bu kulübün en iyi santrforlarından biriydin.
Ama elinde santrfor varken takımı santraforsuz oynatmak senin gibi bir golcüye hiç yakışmadı hocam.
 
Bak Galatasaray maçında ne oldu?
Kupa maçında sürprizim var” dedin.
Biz Sikan’ı da bekledik.
Kaleye şut bile çekemedik!
 
Geriden oyun kurmaya takılmışsın.
E rakip seni boğuyor, hâlâ pasla çıkmaya çalışıyorsun.
Hocam bu inadın bir bedeli var.
Ve bu bedeli artık sadece sen değil, bu taraftar da ödüyor.
 
Şimdi sana samimiyetle söylüyorum:
Sen bu kulübün evladısın.
Ama o koltukta oturuyorsan, Trabzonspor’un menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yapacaksın.
 
Yoksa sezon biter, masa dağılır, çekirdekler kalır geriye.
Top sende.
Ya bu takımı şaha kaldırırsın, ya da bu aşk, o kabuğu kırar.
O kadar güzel analiz etmiş ki kaleme alan, yaşanan her şeyi herkesin anlayacağı dilden ap açık yazmış.
Alıntı…
Etiketler