Adam “Hastayım” diyor, çocukları “Hayır, hasta değilsin” diyerek adamı tersliyorlar.
Adam hastayım diye diye…
Çocukları inanmaya inanmaya…
Gün geliyor adam ölüyor.
Çocukları babalarının pantolonunun ceplerini karıştırırken bir kağıt parçası buluyorlar.
O kağıt parçasında şöyle yazıyor: “Hastayım hastayım dedim, siz hasta olduğuma inanmadınız, şimdi ne oldu?”
Demem o ki;
Henüz başkan adaylarının ismi açıklandığı ilk günlerde şehirde şu algı oluşmaya başlamıştı: “Büyükşehir’de Ahmet Metin Genç’e, Ortahisar’da Ahmet Kaya’ya oyumu vereceğim.”
Kimileri “Yav algı yapıyorlar” dedi.
Kimileri “Nereden çıktı bu” dedi.
Kimileri ise “İnanmayın bu söylenenlere, algı yapıyorlar” diye fetva vermeye başladı.
Nihayetinde seçim sathına girildiği ilk günde ortaya atılan “İki Ahmet” sözü seçim bittiğinde gerçekleşti.
Hayal kurmadan hayallerine ulaşamıyorsun ya.
İki Ahmet işi de buna döndü.
İki Ahmet de hak ederek kazandı.
İki Ahmet’in de hakkı o makamlardı.
İki Ahmet’ten şimdi Trabzonlular çok şey bekliyorlar.
Ben iki Ahmet’e de başarılar diliyor, Allah yollarını açık etsin diyorum…
MAHKEME KADIYA MÜLK KALMAMIŞ ZABITA MÜDÜR BEY!
Ey gidi Ortahisar Belediyesi Zabıta Müdürü Ömer Beyefendi ile ruhsat biriminden sorumlu Giresunlu hemşehrimiz Cemal Günaydın kardeşim.
Ahan da seçim bitti.
Ahan da başkan değişti.
Ne oldu, ne olacak?
Size soruyorum:
Sahi ne olacak şimdi?
Mahkeme kadıya mülk olmamış, size mi olacak?
“Mahkemenin kadıya mülk olmadığının ne anlama geldiğini anlamanız için.”
Bu güzel sözün anlamının açılımını yazıyorum:
“Bir makamda oturan kişiler, bir gün o makamı terk etmek zorunda kalabilirler. Sonuçta makam, o makamda oturan kişilerin mülkü değildir. Makamda oturan kişiler o makamın kendilerine ait olduğuna inanarak etrafındaki insanları hor görmemeli ve bir gün o makamı terk edeceklerini bilmelidirler. Eğer aksini yaparlarsa, hor gördükleri insanların durumuna düşer ve hor görülürler.”
Evet, muhteşem ikili, anlayabildiniz mi “Mahkemenin kadıya mülk kalmadığının” ne olduğunu?
Eğer anlayamadıysanız cuma günü görev değişimi yapıldığında size bunun ne anlama geldiğini mutlaka anlatan çıkacaktır.
ORTAHİSAR ZABITA MÜDÜRLÜĞÜNDE TUZ KOKTU!
Zabıta müdürlüğü ile ilgili yazıma başlamışken yine oradan devam etmek istedim.
Ortahisar Zabıta Müdürlüğünde Ömer Efendi Bey öyle bir yapı oluşturdu ki… İşi bilen, işin ehli olan, liyakat sahibi olanların hepsini arka plana iterek, iş bilmez, okuduğunu anlamaz, kendisine yakın, kendisinin söylediklerini (yalan yanlış) uygulayıp yapan, kendisine biat edenleri ön saflara yani sorumlu birimlere getirdi.
Nitekim turizm şehri olarak iddialı olan Trabzon’un en önemli ilçesi olan Ortahisar Zabıta Müdürlüğü dost ahbap bir yapı içerisinde bu zamana kadar görevlerini yaptı demiyor, görev yapmaya çalıştılar.
Bana göre diyeceğim ama bana göreyi demeyeyim, herkese göre hatta çalışanları da içerisine ekleyebilirim, yeni seçilen Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya ve ekibi ilk neşteri Ortahisar Zabıta Müdürlüğüne vurmalıdır.
Acilen Ömer Efendi Bey ile gözü gibi herkesten sakındığı amiri midir, memuru mudur Giresunlu hemşehrimiz Cemal Günaydın’ı görevden almalıdırlar.
Hani ya tuz koktu mu iş bitti deriz ya…
Tuz koktu arkadaş, hem de nasıl koktu!
HANİ SİSTEMDE GÖRÜNMÜYORDU?
Aylarca değil yıllarca bu işyerinin sistemde hiçbir şeyi görünmüyor dediniz.
Yine yıllarca bu işyerine ait bir evrak, bir dosya bizlerde mevcut değil deyiverdiniz.
Ey zabıta müdürü Ömer Efendi Bey sistemde hiçbir şeyi görünmüyor dediğiniz işyerinin dosyasında evraklar bugün nasıl birdenbire var oldu?
O ki sistemde hiçbir şeyi görünmüyordu.
O ki dosyası bulunmuyordu…
Adama sormazlar mı:
Ömer Efendi Bey, bu işyeri bunca yıldır nasıl faaliyet gösterebildi?
Hiçbir belgesi olmayan bir işyerine bunca yıl nasıl cezalar yazılmış?
Ömer Efendi Bey, sen bu işyerini neden kapatmadın?
Bu işyerine kesilen cezalar belediye encümeni önüne geldiğinde sen ‘Bu uygulama yanlıştır, bu işyeri bizim sistemde görünmüyor, sizler cezaları nasıl onaylarsınız” diyemedin.
Daha yazacak çok şey var Ömer Efendi Bey.
Ahmet Kaya söylüyor ya “Bu da benim sana, bu da benim sana hatıram olsun.”
Bilmem anlatabildim mi?
Giresunlu hemşehrim Cemal Efendi Beyi unutmadım, unutmayacağım da… Şahsıma sizin o ihtişamlı makamınızda bana neler söyledikleri hala kulaklarımda… Şahitlerim de var.