Mehmet Ali Yılmaz Destanı
Yayın Tarihi: 26.04.2024 - 10:00
Yunus Emre'nin "Sular hep aktı geçti / Kurudu vakti geçti / Nice han nice sultan / Tahtı bıraktı geçti / Dünya bir penceredir / Her gelen baktı geçti" dizeleriyle köprü kurduğu iki kapılı handan bir "gönül eri" daha göç eyledi maveraya. Sultan Süleyman'a bile kalmayan dünyada ölüm hangi insanı bu kadar içten anlatabilirdi!
Türk iş dünyası, Türk futbolu ve Türk siyasetine ıslak imzasını atarken gözlerinin şavkı yansıyordu...
Onun yaptığı devasa hizmetleri bir çırpıda yazmaya kalksak abartısız söylüyorum epik tarzda bir eser ortaya çıkardı. Ve bu destanın adı Türk yazın tarihinde "Mehmet Ali Yılmaz Destanı" olurdu.
Türkiye'nin iki harfli tek ilçesi Of'ta 1948 yılında başlayan yaşam öyküsü öğrenim gördüğü üniversite hayatından sonra şantiyelerde şekillendi Baba'nın.
Elini attığı her işte ''Altın Oran'' bağıntısından yararlanan Mehmet Ali Yılmaz zarafet timsali bir insandı. Trabzonspor'a kazandırdığı şampiyonluklarla İstanbul'a başkaldırdı ve "bakan" titriyle Türkiye Futbol Federasyonunu özerk bir yapıya kavuşturup ihtilalin yapı taşlarından biri oldu.
Trabzonspor tesislerini tamamen kendi cebinden verdiği paralarla kurup o dönem yalnız Türkiye’de değil Avrupa’da bile olmayan devasa bir komplekse çeviren mimarın adıdır Mehmet Ali Yılmaz!
Türk futboluna havuz sistemini getiren Yılmaz'ın sanatsal nitelikteki yapıtlarından biri de basın dünyasında yaptığı şaheserlerdi.
Güneş gazetesini gökkuşağına boyayıp parlatan Yılmaz bölgede dejenere olan ve kimliksiz kalan yerel basını Karadeniz gazetesiyle ihya edip güçlendirme cihetine gitti. Nitekim bu adım, yereli yalnızca bölgeye değil Türkiye sathına taşıyan dev bir hamle olarak tarihe geçti.
Gazetelerin yanı sıra kurduğu televizyon ve Avrupai matbaayla da “Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz" dedirtti. Bugün Mehmet Ali Yılmaz sayesinde yüzlerce insan ekmeğini yiyor, mutfağında çorbasını kaynatıyor.
Yel kayadan ne alır ki; düşünsel yumruğuyla dağları deviren, dobra bir insandı Mehmet Ali Yılmaz, sert görünümlü ama mütevazı, nahif, babacan bir yürek taşıyordu.
Onun "Güven, kontrole mani değildir" sözü TEK-ART şirketinin her bir çalışanının zihnine mıh gibi kazındı.
75 yaşında son vedasını yaptı Onursal Başkan...
Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Otuz Beş Yaş" şiirinde ölümü betimlediği gibi;
"Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında."
Bugün o musalla taşında hep birlikte hoca eşliğinde ellerimizi semaya açıp helalleşeceğiz...
Huzur içinde uyu Karadeniz'in “Baba”sı!