SON DAKİKA
SON DAKİKA


Don fındık dallarında mı?
26.01.2022

Meteroloji uzmanı olmasalar da, söz konusu fındıkta verimi azaltarak kazanma hedefi güden ziraatçıların medyada da yer almak için kullandıkları bir numaralı argümanlardan birisidir don ve de doncular!

“Don” dediysek, soğuğun had safhada olması nedeniyle üşümemek için yünlüsünün tercih edildiği iç çamaşırlarından olan sanmayasınız sakın!

Bu don “Havanın donu” diyeceğim ama, şu günlerde de Adem ile Havva gündemde olduğu o da için yanlış anlaşılabilir.

Her ne ise, bu kez havanın ayaza çekmesi ile yaşanan yaşanabilecek don tehlikesinden ziraatçılar değil de, Fiskobirlik yetkilileri dem vurdu.

Sanırım bu dem vurmada kurumun da içinde bulunduğu sigortacılık sistemine de katkı yapma hedefi ve hesabı var gibi…

Haa; bazı Ünye Ziraat Odası Başkanı Sarıkahraman gibi kar yağmasını olumlu görüp, şimdilik don tehlikesi bulunmadığını söyleyen aklı başında adamlara rağmen, önümüzdeki günler için risk yok mudur?

Ne zaman olmadı ki!

Ama geçmişte, 740 bin hektarlık fındık bahçelerinin binde değil, milyonda birine tekabül eden yüksek bir kesimde don yaşandığında, “fındık yandı yıkıldı, dondu” diye sahne alan, hatta don olsun diye nerede ise dua eden felâket tellallarını hatırlayınca, bugünlerdeki açıklamalar “zemzemlik” dense yeridir!

SEZEN AKSU’NUN DİLİ…

Sezen Aksu’nun Hz. Adem’i 5 yıl önce şarkısına konu eylediği söyleme “Dil koparma cezası” uygulanmasından söz edilmesine, sağduyulu dini hassasiyetleri ön planda olan Ahmet Taşgetiren’in, Emin Işık Hoca’yı da referans alarak yaptığı iki cümlelik değerlendirme:

“Emin Işık Hoca’nın yaklaşımıyla ifade edersek, insanların dilleriyle yaptıkları yanlışlar yüzünden “dil koparmak” cezası uygulansaydı, dünyada dil kalmazdı herhalde. Herkes kendi dilini yoklasın bir!”

*

O ki Sezen Aksu’nun art niyetli olmasa da gereksiz şarkı sözlerinden dem vurduk.

Bu konuda; “ İster sanatçı, ister siyasetçi makamı, mevkisi ve rütbesi ne olursa olsun dini ve milli değerlerimize kimse ima, alaylı ve dolaylı bir şekilde hakaret edemez” diye açıklama yapan içinde “diyanet” kelimesi de geçen sivil toplum kuruluşunun temsilcileri bir zamanlar “Bakara-makara” diyerek ayetler ile alay eden zat için de bir kınamada bulunup bulunmadıklarını da merak eyledik!

 

KOSTAKİ KONAĞI’NDAN,

YAVUZ SELİM İLKOKULU’NA…

Normal şartlarda hemen hemen her yerde diyelim ki 1 yıl süren bir inşaat, ya da restorasyon Trabzon’da en az 2-3 yılı bulur.

Örnek mi?

Sümela Manastırı’ndan tutun da, Atatürk Köşkü’ne kadar onlarca örnek var.

Şimdilerde Kostaki Konağı’nda olduğu gibi!

Hatta Trabzon’da her yolun oraya çıktığı Meydan’daki tarihi Yavuz Selim İlkokulu olarak da kullanılan binanın restorasyonunun da 7-8 aydır yarım bırakılması gibi…

Aslında Trabzon çok değil yakın geçmişinde de yüzlerce, binlerce yıllık tarihi eserlere çözüm bulmuş bir anlayışla yönetilmiştir.

Hem de kesin çözümlü!

O yöntemin de tarihi eserleri yıkarak ortadan kaldırmak olduğuna tanıklık edilmedi mi?

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap