SON DAKİKA
SON DAKİKA


Torbaya koyun!
22.10.2021

Hakem camiasına uzun yıllar hizmet vermiş bir aileden geliyorum...

 

Allah uzun ömür versin babam Erdoğdu Diyadin, Türk futboluna uzun yıllar hakem olarak hizmet ederken, MHK tarihinde de en uzun süre görev yapan isim olmuştu...

Yani çok iyi bildiğim bir camia...

 

Acı ve tatlı anılar yaşadık ailece...


Örneğin babam Erzincan’da yönettiği bir maç sonrası özel araç ile eve dönerken, dağda pusu kurulup önü kesilerek saldırıya uğramış, ölümden dönmüştü...

 

Hakemlik çok zor bir meslek...


Herkes seni bir yere koyar ve hırpalar! Kimseye yaranamazsın! Herkesin sahibi olur ama senin olmaz! Yani kendimi bildim bileli Türk futbolunda hakem tartışmalarına şahit oldum...

 

Türk futbolunda en çok istifa eden müessese Merkez Hakem Kurulları olmuştur...


Dün de böyleydi...

Bugün de böyle...

Yarın da böyle olacak!

O hakem, bu hakem, şu hakem...

Herkesin elinin üzerine koymaya çalıştığı bir kurum hakemlik kurumu...

 

Çözüm hep çözümsüzlük olmuş...

 

***

O nedenle bugün yaşananlar hiç sürpriz değil...

 

 Bir Merkez Hakem Kurulu daha istifa etti.


Şimdi yenisi gelecek.

Kulüpler el atmış.

Bakalım şapkalarından nasıl bir tavşan çıkaracaklar...

 

Ne çıkarırsa çıkarsınlar bu anlayışları ile olmadı değiştir anlayışı devam edecektir... 

 

İlk sorun kulüplerin hakem camiasının üzerindeki baskısıdır...

 

Bu ilk sorunla ortaya çıkan baskıdan etkilenen ve maçların sonuçlarına etki eden hakemlerdir...

 

Güven yok...

Cesaret yok...

Peki çözüm ne?

 

Bu anlayışlar sürdüğü, hakem camiası sürekli baskı altına alınmaya devam ettiği sürece iflah olmayacaktır...

 

Bakıldığı zaman çözüm çözümsüzlük olmuş hep! Her kulüp kendine göre hakem ataması bekliyor...

 

Peki ne olacak?

Bakın, 1992 yılı...

 

O dönem babam da Merkez Hakem Kurulu’nda görev yapıyordu. TFF Başkanı Şe- nes Erzik, MHK Başkanı Ertuğrul Dilek’ti. Yine hakem tartışmaları ortalığı yangın yerine çevirmişti. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel...

 

Spordan Sorumlu Devlet Bakanı ise Trabzonspor Onursal Başkanı Mehmet Ali Yılmaz...

 

Türk futboluna özerklik getirip, federasyonları siyasetten bağımsız noktaya taşıyarak tarihe geçmiş bir bakan Mehmet Ali Yılmaz...

 

Büyük hayali siyasi parti rozeti ile değil kişisel liderlik özelliği ve karizması ile gerçekleştiren bir bakan olmuştu...

 

M.Ali Yılmaz’ın Spor Bakanlığı aslında Türk futbolunda milattır! Eşi benzeri gelmemiştir...

 

Ne derse o olmuştur...

 

***

 

Bakın! Kulüpler o dönem bugünkü gibi TFF’yi baskı altına almış, MHK’ye yükleniyor...

 

Hakem atamalarından rahatsızlar...

 

O kulüp şu hakemi istiyor, bu kulüp şu hakemi...

 

Bazı hakemler istenmeyen adam ilan edilmiş...

 

Yani kulüplerin kara listesi oluşmuş. TFF ve MHK zorda. Yani ortalık yangın yeri...

 

Konu dönemin Spor Bakanı olarak Mehmet Ali Yılmaz’ın masasında...

 

Duruma el koyuyor...

 

Federasyon Başkanı Şenes Erzik’i çağırıyor. Talimat veriyor;


“Şenes Bey, MHK’ye talimat ver, bundan sonra hakem atamaları torbaya girsin, atamalar kura ile yapılsın. O kulüp şu hakemi istiyor, bu kulüp şunu istiyor işini noktalayın. Hangi maça hangi hakemin gideceği böyle torbada belirlensin. Sipariş hakem ataması asla istemiyorum, ona göre!”


Erzik şaşırıyor.

Böylesi hiç olmamış.

Bu bir ilk olacak...

 

Erzik bunu MHK’ye nasıl anlatacağını kara kara düşünüyor.


Mehmet Ali Yılmaz gibi doğru bildiğini söylemekten ve yapmaktan çekinmeyen bir bakan gerçeği karşısında çaresiz kalıyorlar. Erzik gidiyor MHK Başkanı Ertuğrul Dilek’e konuyu açıyor. MHK önce direniyor, sonra kabul ediyor. Çünkü karşılarındaki bakan Türk futbolundaki bütün Ali Cengiz oyunlarını bilen bir bakan. Şampiyonluklara rağmen 4. büyük olarak adlandırılmayan Trabzonspor’un Türk futbolunda 4. büyük olarak adlandırılmasını sağlayan bir başkan. Aradan 30 yıla yakın bir zaman geçti. Geçmiş geleceğin aynasıdır dememek mümkün olmadı.

 

***

 

Diyeceğim şu ki;

Türk futbolunun bağımsızlığı için 1991-1995 yılları milattır.

Nasıl mı?

Türk futbolunun başına “TARAFSIZ, FUTBOLDA KİMSE- SİZLERİN KİMİ OLACAK, HER KULÜBE EŞİT MESAFEDE DURAN, CESUR BİR ADAM” geldiği zaman, nelerin olacağının kanıtıdır o 4 yıllık süre...

Bunları neden yazıyorum?

1991-1995 yıllarını hatırlamamak mümkün mü?

Kimdi o dönem Spordan Sorumlu Devlet Bakanı?

Mehmet Ali Yılmaz. DYP’den Trabzon milletvekili olmuş, 49 ve 50. hükümetlerde Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini üstlenmişti.

Büyük bir devrimi gerçekleştirerek futbolun özerkliğini ilan etmiş, futbolun üzerinden siyasetin elini adeta tek başına çektirmişti. Kendi partisi de dâhil hiç müdahale ettirmedi...

 

Türk sporunda Mehmet Ali Yılmaz’ın Spor Bakanlığı bir milattı.

Genç nesil bilmez...

 

Yaşayan bilir. TBMM’nin en güçlü bakanı Spordan Sorumlu Devlet Bakanıydı. TBMM’nin dili olsa da anlatsa!

Bilmeyenler, o dönemleri yaşayan spor adamlarına, spor yazarlarına sorsunlar, anlatırlar... Siyasetçilerin TFF kongresinde başkan belirlemek ve mevcut TFF Başkanı Haluk Ulusoy’u da devirmek istediklerini öğrendiğinde (kendi siyasetçisi ve hükümet ortakları), kongre salonuna baskın yapıp en önde oturarak kimsenin müdahale etmesine fırsat vermeyip, bağımsız bir genel kurul yaptıran bakandır Mehmet Ali Yılmaz!

Bugün de hakem atamalarında sipariş olmasın diye kura yöntemini getiren dönemin bakanı Mehmet Ali Yılmaz’ın aldırdığı karara doğru gidiyor Türk futbolu...

 

***

 

İşte dün sonunda MHK istifa etti...

 

“Bu işi en iyi o yapar, tarafsızdır, arkasında şaibe yoktur” denilen Serdar Tatlı da önüne konanlar karşısında bastı istifayı. Hayırlı olsun. Şimdi görülüyor ki Kulüpler Birliğinin isteği, yöntemi ve tercihleri yönünde yeni bir MHK oluşacak. Peki sorun çözülecek mi? Asla! Çünkü güvenin olmadığı yerde hiçbir sorun çözülmez. Maçları yine aynı hakemler yönetmeyecek mi? Aynı hakemler...

 

Yoksa hiçbir hakeme bir MHK Başkanı “Çık şu maçı bu takıma kazandır” der mi? Mümkün mü? Asla! Diyeceğim şu ki; hakem atamaları noktasında kriterler baz alınıp torbaya konularak maçlara hakemler atansın. Bu uygulama yıllar önce İspanya’da da yapıldı. Türkiye’de de...

 

Son örneğini Trabzon-Fenerbahçe maçında gördük ki bütün başarısızlıklarını, hatalarını, ekonomik çöküşlerini sadece hakem camiasına bağlayan kulüplerin anladığı dil böyle bir karardır.


Ya TORBA...

Ya da TORBA!


Sipariş algı dönemi böyle biter! Güven böyle sağlanır ne yazık ki!.. Deveye sormuşlar;

 -Boynun neden eğri?

 Demiş ki; -Nerem doğru ki?

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap