Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim, tevhit inancının temelini atmak için tüm insanlığa (sadece bir topluluğa ya da bir kavme değil..) indirilmiş ve bu inancın kabullenilmesi için çeşitli metotlar kullanarak, pek çok örnek ve açıklamalarda bulunmuştur. O, insanları uyarmak ve öğüt almalarını temin etmek için hemen her vasıtayı denemektedir. Yaratılış kanunlarını incelemeye ve onlar üzerinde düşünmeye teşvik etmiştir…
Bu noktada şunu ifade edelim ki; bugün insanlığa (tüm dünyaya) musallat olan koronavirüs belası karşısında insan başını iki elinin arasına koyup düşünmeli. Yüce Allah’ın indirdiği vahyin; yani hak kitabın varlığını reddeden ve onun Allah tarafından gönderildiğine inanmayan kişi “kör” olarak vasıflandırılmaktadır. Kur’an-ı Kerim, inanan ve düşünen kimseler için doğru yolu gösteren bir rehber ve manevi hastalıkları tedavi eden bir kitaptır. İnanmayan kimselerin kulaklarında bir ağırlık olduğundan, Kur’an onlar için bir körlüktür…
Efendim, Kuran’ın getirdiği rahmet ve huzurdan kaçanlar
olmuş ve olmaktadır. Babalarından kalan şirk, zan ve hurafeleri takip eden ve
onların ortaya koyduğu yanlış inançları kabullenenler Kuran’a karşı akıl ve
kalp kapılarını kapamışlardır. Kuran’a yanaştıkça eski yanlış inançlarından
uzaklaşacakları endişesi, onları Kuran’a karşı kör etmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de zan, vesvese, tereddüt ve şaşkınlığı tedavi eden şifalar vardır. İnsan zihnini ve kalbini yüceltip Allah’a götüren, terbiye eden esaslar vardır. İlahi aşkı ve insan sevgisini manevi alemden insana sunan kanallar vardır. Hayatın zorluklarını kolaylaştıran, ümitsizlikleri ümide çeviren, kötümserlikleri iyimser hale getiren, insana alternatifler sunan ve insana çıkış kapılarını gösteren ilkeler vardır. Kuran’da insan kalbine arız olacak ve onu faaliyetinden alıkoyacak heva ve hevesin, kötülük duygularının, hasedin, kinin ve aşırı kıskançlığın tedavisi için şifalar vardır…
Ey düşünebilen akıl sahipleri; Kur’an-ı Kerim’de; (kısa
ve öz olarak ifade edelim), insanları iyiye, doğruya, güzel olan her şeye
götüren öğütler, şifalar vardır. Ancak akıl sahipleri düşünür ve öğüt alır. İnanmayanlara
gelince; onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kuran’a karşı kör olmuşlar,
onun taşıdığı gerçekleri görmezler, sanki uzak bir yerden çağrılıyorlar da
duymuyorlar.