A+ A-
Yorum
10

1924 yılından da geriye

Yayın Tarihi: 05.03.2024 - 10:00

Cumhuriyeti kurup, saltanatı kaldıran TBMM’ de 3 Mart 1924 günü 3 yasa

kabul edildi:

-Şer’iyye ve Evkaf ve Erkân-ı Harbiye Vekâletinin kaldırılması.

-Tevhid-i Tedrisat Kanununun Kabulü.

-Halifeliğin Kaldırılması.

Şer’iyye Vekâleti, TBMM’nin çıkaracağı yasaların “Şeriata” uygun olup olmadığını ve dini vakıfların kontrolünü elinde tutardı.

Yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kuruldu.

Eğitimi ve Öğretimi, dini etkilerden arındırmak, çağdaşlık, bilim ve akıl çizgisine getirmek, halkı cehaletten kurtarmak için Tevhid-i Tedrisat yani Öğrenim Birliği Yasası çıkarıldı.

Adeta ikinci bir Devlet gibi, Osmanlı Sarayının yetkilerini kendinde gören, dünya Müslümanları arasında hiçbir etkinliği kalmayan, üstelik Kurtuluş Savaşımızı engelleyen Hilafet Kurumu da kaldırıldı.

Böylelikle Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti Devleti, lâik ve üniter bir yapı olarak kuruldu ve din ve devlet işleri birbirinden ayrılmış oldu.

Cumhuriyet, Şeriat Hukukunun yerine, Pozitif Hukukun konulmasıdır.

Bir kısım çevreler buna karşı çıkıyor ve Pozitif Hukuka itiraz edip, yerine Şeriat Hukukunu getirmek için çabalıyorlarsa, bunun adına gelişmiş demokrasilerde İRTİCA denir.

Sizlere, şeriat özlemcileri tarafından yerden yere vurulan, hakkında dava açılan, Milli Güvenlik Kurulunun meşhur 28 Şubat 1997 tarih ve 408 sayılı kararına EK-A eklenen ve Dönemin Başbakanı Erbakan, Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Meral Akşener ve dönemin Devlet Bakanı Abdullah Gül tarafından da imzalanan 18 maddenin 3 tanesini aktarmak isterim…

Md 1: Anayasamızda Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine Anayasanın 4’üncü maddesi ile teminat altına alınan lâiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun korunması için mevcut yasalar hiçbir ayırım gözetmeksizin uygulanmalı, yasalar yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalıdır.

Md 2: Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar devletin yetkili organlarınca denetim altına alınarak Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğrenim Birliği) gereği, Milli Eğitim Bakanlığına devri sağlanmalıdır.

Md 3: Genç nesillerin körpe dimağlarının öncelikle Cumhuriyet, Atatürk, vatan ve millet sevgisi, Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihrakların etkisinden korunması bakımından;

a) 8 yıllık kesintisiz eğitim, tüm yurtta uygulamaya konulmalı.

b) Temel eğitimi almış çocukların, ailelerinin isteğine bağlı olarak devam edebileceği Kur’an Kurslarının Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve kontrolünde faaliyet göstermeleri için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

22’nci yılını tamamlamak üzere olan AKP iktidarının sonunda, Lâik Cumhuriyete karşı 2002 yılında kurulan “Yıkım Koalisyonu” (AKP + Şeriatçılar + Kürtçü Bölücüler + Kendilerine Liberaller diyen şaşkın sosyalistler), bilerek ve planlayarak, Lâik Cumhuriyetin temellerini teker- teker yıkmaya başladılar…

-Tarikat ve cemaatleri devletin en hassas birimlerine bilerek soktular.

-Bakanlıkları, tarikatlar arasında pay ettiler.

-On bin kadar kaçak Kur’an Kursunda, devlet denetimini kaldırdılar. Kendilerine hoca diyen ehliyetsiz şarlatanların küçücük çocukları manen ve fiziksel olarak istismar etmelerine yol açtılar.

- 8 yıllık kesintisiz eğitimi kaldırdılar.

-Tüm Orta Eğitimi, İmam Hatip okullarına çevirdiler.

-Okullardan “Milli Andımızı” kaldırdılar. (Bahçeli’nin de OKUTAMADIĞI)

-Türbanı, ilkokullara ve okul öncesi eğitime kadar indirdiler.

İstanbul’da Köklü Değişim Derneği tarafından düzenlenen ve Hizb-ut Tahrir yöneticilerinin konuşmacı olarak katıldığı “Hilafet Konferansı” yapılmıştı.

Konuşmacılardan İlim ve Kültürel Araştırmalar Başkanı Mehmet Pabak, salonun iki tarafında asılı bulunan Atatürk portrelerine tepki gösterdi.

“Hilafetin şeklen bile varlığı Müslümanların birliğine vesile oluyordu. Buna tahammül edemediler. Hilafeti kaldırttılar.  Hilafeti kaldırılışı sonucunda biz bugün burada, bu konunun nasıl bir dağılmaya sebep olduğunu ve ne hale geldiğini konuşurken bile, Hilafeti kaldıranların gölgesinden kurtulamıyoruz.

İki tarafta onun (Atatürk’ü gösteriyor) resimleri var! Bu zulüm devam ediyor!”

“Yıkım Koalisyonu” tüm bu işleri Demokrasi- Düşünce Özgürlüğü- Özgürlük adına yaptı! Şer’i hükümlerle yönetilen hangi ülkede demokrasi var ki?

Hangi demokratik ülkede, demokrasi bir ARAÇ olarak kullanılmaktadır?

Bu yazıyı, tarihe not düşmek üzere yazıyoruz. Din adına yapılan bazı çirkinlikleri ve insanların dolandırılmalarını daha sonra yazacağız.

“Yıkım Koalisyonu” üyelerine kızamıyorum. Onlar Türkiye’yi “Federe İslam Ümmet Devletine” götürmek için kararlı adımlarla yürüyorlar, işlerini yapıyorlar.

AKP iktidarı devlet gücünü kullanarak dozer görevi yapıyor ve bu hainlerin yolunu açıyor, onlar da, Türkiye’yi cehenneme götürecek bombaları yolumuza yerleştiriyorlar!

Peki, Anayasal Görevleri Lâik Cumhuriyeti korumak olan başta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılık Kurumu, tüm Cumhuriyet Başsavcıları, Yüksek Yargı Organları, Lâik Cumhuriyetin dinamik kurumları, Cumhuriyetin en önemli projesi olan “çağdaş üniversiteler” ve siyasi partiler bu saldırı karşısında, susup sinmekten başka ne yaptılar, şu an ne yapıyorlar?

TC Devletinin “Bölünmesine ve Federe İslam Ümmet Devletine” dönüştürülmesine itirazları yok mu? Masalarındaki Anayasa kitaplarını açmaları yasaklandı mı? Dilleri bir yerlerine mi kaçtı? Cumhuriyete ve Atatürk’e hiç mi borçları yok?

Türkiye bu ihanet çemberinden de çıkacak. O zaman ilk önce, görevini yapmayan kim varsa, bağımsız yargıya verilecek ve bu sepetler hangi makamdaysalar, tümüne hesap sorulup o makamlardan alınacaklar…

Bu Aziz Vatanı sokakta bulmadık. Demokratik yolla, bu millet ve din düşmanlarını alt edeceğiz.

Israrla söylemeye devam edeceğim; Çaresiz değilsiniz, çare sizsiniz.

Herkes sandığa gidecek, gitmeyenler götürülecek. Her birimiz birer genel başkan gibi çalışıp, AKP’ye oy vermiş insanlarımıza aydınlık ile karanlık, çağdaşlık ile yobazlık, gerçek İslam ile çarptırılmış İslam arasındaki farkı en açık şekilde anlatacağız. Kazanan aydınlık, çağdaşlık, zenginlik, hakça paylaşım ve gerçek demokrasi olacak.

Haydi, şimdiden çalışmaya! Lütfen komşu ve akrabalarınızdan başlayın. Türkiye’mizi koruyalım ve çocuklarımızın-torunlarımızın yüzüne gururla bakalım. Bizlerde, Türk devletini kuran dedelerimizin ruhu var, bizler Atatürk’ün askerleriyiz diye haykıralım!

Sağlık ve başarı dileklerimle…

Etiketler