Eğer bir ülkede adalet satılıyorsa; O ülkede AHLAK-DEVLET-HUKUKUN
ÜSTÜNLÜĞÜ yoktur. Bu üç evrensel değerin olmadığı yerde DEMOKRASİ yoktur. O
ülkede başta Parlamento, Muhalefet Partileri, Yargı Kurumları, Hukuk
Fakülteleri, Barolar, Basın adalet satılırken suskun kalıyorsa, onlar da yok
demektir… İnsanların ikili, çoklu ilişkilerinde veya insanın toplumla
ilişkilerinde doğru ve dürüst olması, adil ve vicdan sahibi olması, yalan
söylememesi, başkalarının ve toplumun hakkını yememesi, çıkarlarını ve
özgürlüklerini kullanıp savunurken başkalarının çıkar ve özgürlüklerini
çiğnememesi ve olabildiğince başkalarını incitmemesini ahlak olarak
tanımlayabiliriz. Bu değerlerin devletçe düzenlenip adalet mekanizması ve
kolluk kuvvetlerince korunmasına kanun, adalet, yargı, hukuk diyoruz.
Bu değerlerin askıya alındığı, uygulanmadığı rejimlere
“Dikta Yönetimi” denir. Bu yönetimlerde adalet kurumları, mahkemeler,
yargıçlar, savcılar bağımsız adalet erkinin organları değil, diktatörün toplumu
ve muhalifleri sindirme aletleridir. O kurumları diktatör tayin etmiş,
düzenlemiş, sonra da ülke hukukunu bu hukuksuzluğa izin verecek şekilde yeniden
tertip etmiştir! Hür dünya bu sahtekarlığa inanır mı? Elbette inanmaz.
Dışlanırsınız!
CIA-FETÖ-AKP işbirliğiyle Türk Milletinin başına bela edilen
“Tek Adam Yönetimi” de, hukuk devletinin ve ahlakın olmadığı bir yönetim
tarzıdır. Zaten, son yapılan “Hukuk Rezaleti” bunun en önemli kanıtıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi vatandaşı gazeteci Kaşıkçı’nın İstanbul’da Suudi
Başkonsolosluğunda katledilmesiyle ilgili olarak söylediklerinin mürekkebi
henüz kurumadı!
İstanbul’da görülmekte olan bir cinayet davası, aynı konuda
suçlanan katil zanlılarının ülkesine, Suudi Arabistan’a devredildi. Davanın
Savcısı bu devri talep etti, Mahkeme Savcının talebini kabul etti, FETÖ’cu
Adalet Bakanının onayı ile dosya toplam 12 dakikada, Suudilere gönderildi!
Neden? Ne oldu da Cumhurbaşkanı yüz seksen derece dönüp dün ak dediğine bugün
kara dedi? Ne veya ne kadarlık bir güç Erdoğan’ın dönmesine sebep oldu?
Bir ülke yönetimi adaleti satmaktan utanmıyorsa, kendisi dahil
her şeyi satmaktan çekinir mi? Böyle bir yönetim ahlakı da paramparça etmiş
olur. Çünkü, ahlakın sınırı kanunların sınırından daha dardır. Ahlakı
çiğnemeden, kanunu çiğneyemezsiniz. Kanunu çiğniyorsanız, ahlaklı insan olma
çizgisini çoktan geçmişsiniz demektir. Eğer bir ülke, milli kurumları,
aydınları, basınıyla böyle bir hukuk ayıbı karşısında bile sesini çıkarmıyorsa
durum çok kötü demektir. Türk Milletine sormadan, 10 milyon sığınmacıyı,
Ortadoğu’nun itini-hırsızını-katilini-uğursuzunu vatanımıza doldurdular.
Yavrularımızın ve gelecek nesillerimizin haklarını, vatanlarını savunmaktan
aciz eşkıyalara harcadılar. Harcamadılar mı? Önümüzdeki on yıllar boyunca bu
pisliği temizlemekle uğraşmayacak mıyız? Kimin böyle bir ihanete hakkı var ki?
Bu kadar çok parti varken, neden DOĞRU Partiyi kurdunuz
diyenlere soralım; İktidarı anladık, aldığı emri uyguluyor ve cehaletten
kaynaklanan ihanete devam ediyor. Ya muhalefet 20 yıldır ne yaptı? Hangi belayı
engelledi? Suriyeliler vatanımızı işgal etti, davul zurna ile göndereceğiz,
dediler! Davul zurna ile mi geldiler ki, öyle göndereceksiniz. Ana Muhalefet
Partisi Genel Başkanı, Türk Adaletinin satıldığı gün, Et-Süt Kurumunun
kapısında kalmaya daha çok önem veriyorsa, o muhalefet de yok demektir.
DOĞRU Parti, devlet olmanın gereğini yapacak, ne kadar kaçak
varsa, uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını derhal kullanacak ve
kulaklarından tutup, geldikleri yere gönderecek. Laiklik ilkesi yüzlerce kez
çiğnendi, muhalefetin toplu bir eylemini gördük mü? Aksine, ülkemizde Vatikan
gibi görev yapacak “Diyanet Akademisine” oy vermediler mi?
Aziz Türk Milleti; Allah rızası için yetsin artık bu
suskunluğunuz! Çalınan sizin hakkınız, özgürlüğünüz, yavrularınızın geleceği
değil mi? Çocuklarınız yarın size sormayacaklar mı? Ülke dönüştürülürken neden
sessiz kaldınız, diye? Halbuki, yapacağınız iş o kadar basit ki! Türk Milleti,
Kovboydan-Çöl hırsızı bedeviden- Bölücü piçlerden değil, kendisinden emir
alacak öz evlatlarına görev verecek ve onlara destek olacak! Gerisini Doğru Parti
halleder. Hem öyle bir halleder ki, bırakın ihanet etmeyi, gerçekleştirmeyi
düşünmeyi dahi akıllarına bile getiremezler…
Sağlık ve başarı dileklerimle…