16 Şubat Bakanlar Kurulu
toplantısından sonra Erdoğan konuşmasını tamamladı, otururken bile “koltukta
esas duruş” gösteren bakanlarına baktı ve şunları söyledi; “Bu kadar müjde
verdik, hani alkış?” Bakanlar, iğne batırılmış gibi zıplayarak ayağa kalkıp alkışlamaya
başladılar! 28 Şubat’taki Bakanlar Kurulu toplantısından sonra gördük ki,
“fırça” hedefini bulmuş. Erdoğan’ın her üç-dört cümlesinden sonra “atanmış
bakanlar” kendilerini atayan Erdoğan’ı alkışlıyor. Bir dahaki toplantıda
atanmış bakanların sık sık ayağa kalkıp “Dünya sizinle gurur duyuyor”, “Siz
bize göklerin armağanısınız” benzeri sloganlar atmalarını duyarsak
şaşırmayalım!
İşler iyi gitse alkışlasınlar,
slogan da atsınlar sıkıntı yok ama, her işimiz kötüye gidiyor. Kendilerini bir
alt kümeye düşürmüş antrenörlerini çılgınca alkışlayan futbol takımı gibi oldu
bizim atanmış Bakanlar Kurulu!
Erdoğan’ın konuşmalarında, doğruyu
söylemek yerine, toplumun hoşuna gidecek pembe tablolar çizmeyi tercih
ettiğini, 5’ten büyük olan dünya biliyor. Ama hoşa giden sözler, karın
doyurmadığı için halkın tepkisini çekiyor!
Erdoğan; “Evet pahalılığı,
sıkıntıyı biliyoruz. Ama dua edin ki savaşta değiliz!”
Ya şimdi sırtlanların saldırısına
uğrayıp sevdiklerimizin acılarını yaşıyor olsaydık! Gerçi bu benzetme biraz,
“Teyzemin bıyıkları olsaydı eniştem olurdu” tekerlemesine benzedi ama olsun!
Peki, ya Saraya yıldırım düşseydi, haliniz ne olacaktı? Bakın Ukrayna’ya
Rusya’ya! Bunu biz sağladık! Yoksa bugün özgürlüklerimizi arıyor olacaktık!”
Erdoğan devamla; “20 yılda aldığımız
tedbirlerle, süratle dünyanın en büyük
10 ekonomisinden olmaya doğru koşar
adım gidiyoruz!”
Yine Erdoğan; “Çiftçi kardeşlerim!
Ekeceksiniz, bir karış toprağı bile boş bırakmayacaksınız, siz ekin, gerisine
karışmayın!”
Genç Papaz ilk kez vaaz verecek. Heyecanını
bastırmak için şarap içmiş ama şarabı fazla kaçırdığının farkında değil. Vaazı
tamamlayıp, içeri geçmiş ve yaşlı papaza sormuş; “Nasıldım efendim?”
Yaşlı papaz, “Bazı hatalar vardı.
Mesela, kürsüye merdiven basamaklarından inerek gideceksin, tırabzandan kayarak
değil!
Her duanın sonunda amin diyeceksin,
oleeey değil!
Bir de, İsa tanrının oğludur, senin
meyhane arkadaşın değil…
Eyy 5’ten büyük dünyanın lideri;
dediklerinizin hangisini düzelteyim bilemedim!
Şükredin ki savaşa sokmadık sizi,
dediniz! Savaşa girmekten beter yıkım yaşattınız ülkeye! Bir tek uzaylıların
dünyayı istilası kaldı beceremediğiniz! Kutsal Damat, Mars’a dört gidiş-dört
geliş otoyolunu yapabilseydi, uzaylılar da gelirdi!
Ha AKP yönetimindeki Türkiye’de
kalırlar mıydı, belli değil?
Devr-i iktidarınızda, yeryüzündeki
tüm dertleri yaşadık. Şimdi karnımızı doyurmaya çalışıyoruz.
Türkiye’yi, dünyanın en büyük ilk
10 ekonomisi yapacağız! (Erdoğan)
AKP 2002’de ekonomiyi, dünyanın
17’nci büyük ekonomisi olarak devraldı!
Mart 2022’de ekonomimiz, dünyanın
en büyük 20 ekonomisi içinde yok!
Yerimizi bulana mükafat verecekler.
Erdoğan ve Hollandalı Binali “ekin,
bir karış toprağı bile boş bırakmayın ekin” diye emrettiler! Ekmeyi ne
zannediyorlar bilmiyorum!
Son bir yılda gübre 5 kat pahalandı.
Mazot 4 kat arttı. Zirai ilaçlar 5 kat zamlandı. Zirai sulamada kullanılan
elektrik fiyatları ile baş etmek mümkün değil. Vatandaşların %19’u kullandığı
elektriğin parasını ödeyemiyor.
4 milyon hektar arazi ekim dışında
kaldı.
Eyy AKP;
Suriye’deki yanlış politikanız
sebebiyle ülkemiz yüz milyar dolardan fazla zarara uğradı.
Yanlış ekonomik politikanız
nedeniyle, Merkez Bankasının tüm rezervleri eridi.
Merkez Bankasının net rezervi EKSİ
44 milyar dolara ulaştı!
Türk milleti artık sizlerin
yalanlarınıza kanmıyor.
Eyy AKP, sen aynen asgari ücret
gibisin. Seninle geçinmek mümkün değil!
Sen AKP olarak, Türk milletinin
başına gelen en büyük felaketsin!
Türk milletine yapacağınız en büyük
iyilik, bir dakika durmadan istifa edip gitmektir.
Allah bir kulunu rezil etmek
isterse önce onun aklını alırmış.