Hacı’nın ağzından yine bal damladı! Muhalefete
“Faşist-Pişkin-Arsız-Aymaz”
gibi sözler söyledi!
Hacı, Kibariye’yi dinledikten sonra, faiz artışını da
kutladı! Halbuki; “Bu kardeşiniz, bu görevde (CB) olduğu sürece faiz yükselmez,
düşer” demişti. Şimdi bu sözler yalan değilse nedir?
Tire 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki davamdan dönüşte,
Zeytinovası sapağındaki kahveye, yıllardır dostum olan Muhtar Refik ile sohbet
etmek ve soluklanmak için uğradım.
Muhtar Refik ile eski günleri anıp sohbet ederken, her zaman
olduğu gibi televizyona yine Erdoğan çıktı.
Erdoğan TV’de “Bir köprü de ben yaparım, ne var yani” diyen
muhalefet lideri ile alay ederek “Sen kimsin ya? Sen kim, köprü yapmak kim?
Sen bi o ti nedir bilir misin” dedi!
Muhtar’a, Erdoğan’ın konuşması bitince kahvedekilere bi o ti
nedir nedir diye sorsana, dedim.
Muhtar; “Abi küfür müfür değil dimi? Başımı derde sokma!”
dedi, değil deyince soruyu ortaya attı;
“Hey arkadaşlar, Cumhurbaşkanımız ne dedi anladınız mı? Ne
demekmiş bi o ti?”
Herkes birbirine baktı, cevap yok! Soruyu bir kez de ben
tekrarladım!
Askerliğini Jandarma olarak yapmış Ömer Aga namlı yiğit (!)
“ Ben anlatıverem, farz oldu gari” dedi!
“Bence, bi o ti dimek, ya bi ot yiyin dimektir ya da bi yol
ti geçiver dimektir. Reis, bizimle ile inceden dalga geçiyo” dedi!
Muhtar Refik, “Abi gırgırı bırakalım da, nedir bunlar? Hele
bi yol anlat” dedi.
Ben de B.O T’nin (Built-Operate-Transfer), P.P.P’nin ise
(Public Private Partnership) kelimelerinin baş harflerinden oluşan yatırım
türleri olduğunu, Dünya’da ve Türkiye’de çok uzun yıllardır kullanıldığını,
Türkçe karşılıklarının (Yap İşlet Devret) ve (Kamu- Özel Sektör Ortaklığı)
olduğunu anlattım.
Doğru kullanılırsa, özellikle nakit akışının daraldığı
dönemlerde, büyük yatırımlarım ülkeye gelmesi için faydalı yöntemlerden birisi
diye aktardım.
Bu yatırımlara karar verirken dikkat edilmesi gereken en
önemli konunun, milletin hakkını korumak, yapılacak yatırımların tutarının,
dünyadaki benzerlerinin yapım fiyatlarının ortalamasını sağlamak ve ülkeyi
ödenemeyecek kadar borca sokup, yatırımcıya fazladan kazandırmamak olduğunu
anlattım.
AKP’nin uyguladığı yöntemin doğru olmadığını, köprü-Otoyol-
geçit-havaalanı gibi projelerinin maliyetinin, dünyadaki emsallerinden 4-5 kat
fazla olduğunu, hazine garantilerinin dolar üzerinden olmasının sakıncalarını,
bu yatırımlarda ciddi yolsuzluklar yapıldığını ve sırtımıza 25 yıl boyunca
ödemek zorunda olacağımız bir borç yüklendiğini izah ettim.
Eee bir çaya bu kadar sohbet yeter deyip izin istedim ki,
Ömer Aga seslendi;
“Bi de ben soram. Erdoğan vay pi ji diyo. Bu ne demek!
Tam yanıt verecektim ki, Muhtar patladı; “Onu PKK’lılar için
diyo! Vay piçler vay dimektir herhal!”
Düzeltmek zorunda kaldım;
Erdoğan’ın “vay pi ji” dediği var ya, o örgüt hangisi
biliyor musunuz?
Hani AKP Lideri, terör örgütü lideri Salih Müslim’i
Ankara’da kırmızı halıda ağırladı ya, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü
Erdoğan’ın izniyle, ağır silahları ve PKK bayraklı araçlarıyla Türkiye’den
geçtiler ya, yedikleri yemeklerin parasını bile bize ödettirdiler ya, işte o
örgütün adı, PKK’nın yan kolu YPG’dir. Utandıklarından ve Türk Milletini salak
yerine koymaya alıştıkları için yeni bir örgüt imiş gibi “vay pi ji” diye,
Türkçe harfleri İngilizce okuyarak, ayıplarını örtmeye çalışıyorlar.
Vedalaşıp, ayrıldık!
Yolda aklıma takıldı! Ne tuhaf insanlar vardı dünya
üzerinde?
Kendi milletinden bu kadar nefret eden biri, yeryüzünde
yoktur…
Sağlık ve başarı dileklerimle