İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, HSK’ya
(Hakimler Savcılar Kurulu) yazdığı yazıda, uyuşturucu kaçakçılarının, yasadışı
bahisçilerin, gaspçıların parayla nasıl tahliye edildikleri, erişim engeli
kararının kaç paraya alındığı gibi konularda şikayetçi oldu.
Konuyu “Çürüyoruz” diye ileten Başsavcı, soruşturma
yapılmasını istedi!
Başsavcı, sistemin nasıl işlediğini, yargıya kim veya kimler
tarafından müdahale edildiğini bildiği halde kendi yetkisinde olan
“Soruşturmayı” açmayıp, topu HSK’ya atmış!
Sonuç alınır mı? Tahmin etmiyorum!
Nasıl ki “Deniz Feneri e. V” davasında Cumhuriyet Savcıları,
Hırsızlar İmparatoru dedikleri kişiyi (!) aşamadılar ve canlarını zor
kurtardılarsa, bu defa da “Adliye
İmparatoru” denebilecek sabıkalı bir güç soruşturmayı engelleyecektir. Bir Cumhuriyet
Başsavcısının bu korkunç ithamları, Adalet Bakanlığı yapmış;
Fahri Kasırga-Mehmet Ali Şahin-Sadullah Ergin-Ahmet
Kahraman-Kenan İpek-Bekir Bozdağ-Abdülhamit Gül için yüzkarası bir durum değil
midir? Bu Bakanlar içinde, Yüksek Yargıyı bilerek ve planlayarak FETÖ’ya
pazarlayanları, çocuk tecavüzcüleri koruyanları, Tarikat Liderinin elini
öpenleri, tarikat ve cemaat mensuplarını net olarak biliyoruz.
Bazıları, daha sonra Saray’a terfi ettiler ve oradan adaleti
katletmeye devam ettiler, hala da ediyorlar. AKP ile Türkiye, “Hukuk Devleti”
olmaktan çıktı.
Cumhuriyetin temel değerleri olan ve Anayasa korumasındaki
Demokratik-Laik-Sosyal Hukuk Devleti, sanki Cumhuriyet Başsavcılarının görev
alanı içinde değil! Öyle partiler var ki, bırakın “Laiklik karşıtı eylemlerin
odağı” olmayı, tam bir “Şeriat Devleti” olmak için çalışan ve bunu da açıkça
TV’lerden ilan edenler var!
Okul öncesi eğitimde bile okula “Mescid” koyma zorunluluğu
getiren Bakanlar var. Öyle Tarikat ve
Cemaatler var ki, tam bir çıyan yuvası!
Tüm bunların ötesinde, mahkeme kararlarında olmayan
suçlamalarla, insanlara yasak koymaya kalkan C. Savcıları var. Bu konuda
bilgi-belge verip gereğini yapması isteyeceğim Yargıtay Başkanı Mehmet
Akarca’dan randevu talep ettik. Yargıtay Başkanından yanıt yok!
Yargıtay Başkanlığı yapmış dostlarım var. Hepsi Beyefendi,
nezaket kurallarına riayet eden hukuk insanları! Yargıtay Başkanlığı makamına
gelmiş bir kişi, neden defalarca Bakanlık yapmış, şu an bir siyasi partinin
Genel Başkanı ile görüşmekten korkar? Neden?
Yoksa Yargıtay Başkanı ile görüşmek için Saraydan, Diyanet
İşleri Başkanlığından izin almak mı gerek?
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısının dediklerine
inanacağız galiba!
Ama bir farkla.
Çürüyoruz değil, çoktan çürümüş Adalet kolumuz. Bu kolu
kesip, yenilemezsek tüm vücudumuz çürüyecek!
Sağlık ve başarı dileklerimle…