Sudan’da, darbe ile işbaşına gelen El-Beşir, Uluslararası
Ceza Mahkemesi tarafından, 300 yüz bin insanın ölümünden, on binlerce kadının
tecavüze uğramasından, 2,5 milyon insanın yurtdışına kaçmasından sorumlu
tutuldu. 2011’de ülkesi bölündü, petrol gelirlerinin yüzde 75’ini, nüfusunun
ise 4’te birini kaybetti ama 8 yıl daha iktidarda kaldı. Zulümle, baskıyla,
dikta ile… El-Beşir, ülkesindeki basın-yayın organlarının çoğunu ya kendi satın
aldı ya damatlarına bağışladı. Artık gazeteler sadece El-Beşir ne derse basın
onu yazıyor, televizyonlar sadece onu gösteriyordu!
El-Beşir’in ağzından ne çıkarsa o, kanun demekti! Yargıçlar
onun önünde eğiliyor, ne emrederse “Tamam” diyorlardı. Sudan Ordusundaki
generaller, komutan değil de “emireri” gibiydiler! Tesadüf eseri hepsi çok zengin olmuşlardı!
Devletin helikopterlerini özel araçları gibi kullanabiliyorlardı! El-Beşir,
ülke arazilerini, adaları bile sattı. Türkiye olarak biz de arazi aldık. Türk
tarımını en yüksek yere çıkarttığımız için biraz da Sudanlılara tarım öğretelim
dedik…
El-Beşir, tüm basını kontrol altına aldığını sandığı anda, 3
gazetede çalışan gazeteciler rahat durmamaya başladılar. Arada bir El-Beşir’i
hafiften eleştiriyorlardı! El-Beşir, bu gazetecileri önce telefonda ağlattı,
sonra da sarayına çağırıp kallavi bir fırça atıp, ayar verdi… Ertesi sabah ilk
işi bu gazeteleri incelemek oldu. Üçünde de farklı resimler ve hikayeleri
vardı. Birinde küçük zavallı bir çocuk resmi, diğerinde bir fahişenin resmi,
ötekisinde ise bir yangın resmi yayınlamışlardı! “Fırçayı yiyince akılları
başlarına gelmiş demek ki” dedi ve gazeteleri bıraktı!
O sırada, Sudan İstihbarat Başkanı olan General huzura
geldi. (Bu kişi sonradan El-Beşir’i darbeyle devirecekti!) Şu üç gazeteye bir
de ben bakayım, dedi ve gazeteleri incelemeye başladı. İnceleme sonunda,
gazetelerin sırasını değiştirdi ve; “Başkan, burada size ağır hakaret etmişler”
dedi!
El-Beşir, nasıl diye sorunca, bakın dedi; İlk gazeteyi
gösterdi! (Yangın resmi), ikinciyi gösterdi! (Fahişe resmi), üçüncü gazetede
ise çocuk resmi! Hiçbir şey anlamayan El-Beşir, aptal aptal bakıp yine sordu;
Eeee? General; Sırayla üç gazeteyi göstererek “Yaktın bizi o…pu çocuğu”
diyorlar Başkanım, diye bağırdı… Tuhaf yaratıklardır bu diktatörler;
Özelliklerinden bazıları, ruh ve akıl sağlıklarının bozuk olduğudur. Çok
gaddardırlar. Çocuğa, kadına, yaşlıya dahi acımazlar. Bilim ve çağdaşlık,
özgürlük ve çok seslilik, aykırı sesler ve eleştiri nefret ettikleri
olgulardır. Diktatörler, dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, sonları
aynıdır;
-Devrildikleri an hepsi çok zengindir ve evlerinde milyonlarca
dolar vardır.
-Hiçbiri yataklarında can veremezler.
-Hiçbirinin mezarı yoktur…
Şimdi bana soracaksınız, nereden çıktı bu El-Beşir yazısı
diye?
Sorunuza, soruyla yanıt verebilir miyim?
El-Beşir nerede biliyor musunuz?
Sudan mahkemesi El-Beşir’i “Yolsuzluk ve kara para aklamak
suçlarından” iki yıl bir rehabilitasyon merkezinde çalışma cezasına çarptırdı!
El-Beşir ne yapıp edip, Sudan’daki yargıçları ikna etmişti, ama Uluslararası
Ceza Mahkemesi peşini bırakmadı. El-Beşir’in kendilerine teslimini istedi.
Yeni Sudan yönetimi bu isteği kabul etti. Yakında UCM’de
yargılanacak!
Sözün özü; Emperyalist devletlere köle olup, kendi vatanına
ihanet edenler, “kullan at” kağıt mendili gibidirler. İşiniz bitti mi, doğru
deliğe süpürürler! İnanmayan, Cüneyt Zapsu’ya sorsun.
Sağlık ve başarı dileklerimle…