Ispartalı Khilon (Chilon-Çilli oğlan)derki;
“Aşırı gitme, her şey zamanında ve yerinde güzeldir!”
Meyve mevsiminde, papatya ikliminde, insan sabrında, deniz
durgunluğunda güzeldir. Aceleci haller, gereksiz endişeler, sonu gelmeyen
hırslar insanı çok üzer. Kaldı ki, zamanında size duyulan ihtiyaç, zamansız
tercih edilen mutluluktan daha kıymetlidir.
Everest’in tepesine tırmanan insanlar, zirveye çıkarken
manzaranın tadını alabilmeli, heyecanını duyabilmelidir. Önemli olanın,
başarmaktan önce
“güzel bir iş yapmak” olduğunu günün birinde herkes
anlayacaktır.
Kendini bilmek, zamanında ve yerinde bırakabilmeyi
becerebilmek ise bir sanattır. Değeri zaman geçtikçe çok daha iyi anlaşılır…
Deniz, durgunluğunda güzeldir dedik yazımızın başında!
Bu kadar sözü sadece felsefe yapmak için yazmadık herhalde!
Değerli Okurlar;
Siyasetin ve devlet yönetiminin maalesef bir okulu yok.
Ya ileri görüşlü devlet adamları (sayıları artık yok denecek
kadar az) sizi yetiştirecek ya da düşe kalka, hata yapa yapa öğreneceksiniz.
Ama siz öğreninceye kadar, kaybeden hep ülkemiz olacak!
Türkiye bu güne kadar ne çektiyse, sadece kendini düşünen ve
hırsı aklının üstünde olan siyasetçilerden çekti.
Tayyip Bey, hırsı aklının üstünde olan siyasetçilere güzel
bir örnektir.
Görmediği mevki makam yok! 22 yıldır Türkiye’yi tek başına
yönetmeye çalışıyor. Çevresinde eski yol arkadaşlarından kimse kalmadı, hepsi
onu terk etti. Başarılı olamadığı da ortada, bizi 22 sene sonunda getirdi
duvara dayadı.
“Beni tekrar seçin, size daha çok demokrasi, daha çok
zenginlik” demesi de
sadece aptalları kandırmak için söylenmiş sözlerdir.
“Eyy Türk Milleti, ben yoruldum artık. Yerimi AKP’li şu
gence bırakıyorum. Tecrübelerimle ona destek olacağım. Hadi bana eyvallah” dese
fena mı olur?
Bir şartla tabii! Yerini bırakacağı kişi Başdanışmanları
gibi olmamalı!
Erdoğan’ın Başdanışmanları dünya turuna çıkmışlar;
Niyagara Şelalesinde Jöleli danışman, diğerine, “ adı niçin
Niyagara, bilir misin” demiş? Gözlüklü olan danışman “Bilmiyorum” deyince
diğeri;
“Reis buraya geldiğinde, şelaleden çıkan gürültüyü duyunca,
ulan ne yaygara, ne yaygara demiş, işte Niyagara adı oradan kalmış…”
Bu defa Amazon Nehrine gitmişler. Gözlüklü olan, Jöleliye
sormuş;
Niçin Amazon bilir misim? Jöleli bilemeyince şöyle demiş;
“Reis buraya geldiğinde, nehre bakmış ve amma uzun, amma
uzun” demiş, aha Amazon adı oradan kalmış…
Not;
Siyaset yoluyla Türk Milletine hizmet etmek için
milletvekili olmak şart değildir.
Sepetinizde pamuk varsa, yüreğiniz de varsa,
yazarak-konuşarak-yamukları düzelterek de hizmet edebilirsiniz!
Fakat dokunulmazlık sizin için şartsa, işiniz zor demektir!
O zaman. Görevdeyken hurmayı helalinden yiyecektiniz! Yoksa akşam yediğiniz
haram hurmalar zaten sabah sizi tırmalar. Kaçarınız yok! Nasılsa bir gün
dokunacaklar!
Bu kadar “kul hakkının” hesabı sorulmayacak mı sanıyorsunuz?
Not; Umarım bu yılki 9 Eylül, bazı sapıtmış siyasetçilerin
akıllanmalarına sebep olur…