Siz, çölün ortasındaki bir Bedevi Kabilesinin Reisi, bizler
de Kunta-Kinte gibi köleler olsaydık, o zaman yapılanlar karşısında sessiz
kalırdık.
Ama ne siz kabile şefisiniz ne de bizler köleyiz!
Siz, belli bir zaman diliminde görev yapmak için Türk
Milleti tarafından seçilmiş, yetkileri ve sorumlulukları Anayasa ve Yasalarda
tanımlanmış, emanetçilersiniz.
Tıpkı sizden öncekiler gibi. Seçimle gelirsiniz, süreniz
biter çekilirsiniz veya seçimle gidersiniz!
“Ben seçimle geldim, istediğimi yaparım” diyemezsiniz.
Demeye kalkarsanız ve Anayasa ve Yasaları çiğnerseniz, mutlaka yargı önünde
hesap verirsiniz.
“Suriye politikanız, Türk Milletinin başına bela olacak,
yanlış yapıyorsunuz.
Türk Devletinin silahlı terör ile yıllardır edindiği
deneyimi ve kişiye dayalı istihbaratını yok ediyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin sorumlulukları yasa ile belirlenmiştir. Bu kanunsuzluktur” dedik,
dinlemediniz…
Bakın uymadığınız yasalar size ne emir vermiş;
-Suriyeliler, hukuken mülteci statüsünde değildirler.
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu madde 91’e göre
“Geçici Koruma” statüsündedirler.
Geçici Koruma Statüsü, Suriyelilere Türkiye’de koruma
sağlarken, şartlar düzeldiğinde vatanlarına dönmelerini zorunlu kılan bir
statüdür.
-Kaçtığı ülkeye, kendi rızasıyla dönen ve sonra tekrar
sığındığı ülke olan Türkiye’ye geri gelen kişi, mülteci de değildir,
uluslararası koruma kapsamında da değildir. Bu kişiler için Geçici Koruma
Statüsü ortadan kalkmıştır.
-Geçici Koruma Statüsünün, Suriyelilerin T.C vatandaşlığına
alınması yolu ile sonlandırılması, ulusal ve uluslararası hukuka aykırıdır.
Uluslararası Adalet Divanı, vatandaşlık edinmenin, o devlete
sadakat borcu doğurduğunu açıkça vurgulamıştır. Türkiye’nin değerler sistemini
kabul etmeyen bir Suriyeliyi vatandaşlığa alamazsınız.
Lâik düzeni kabul etmeyen, kadın-erkek eşitliğine inanmayan,
şiddet eylemlerine karışmış bir Suriyeliyi asla Türk Vatandaşı yapamazsınız…
AKP olarak 22 yılda başımıza açmadığınız dert kalmadı. Fakat
Suriyeliler problemi öyle bir bela ki, bununla yıllarca uğraşacağız!
Sayın AKP Genel Başkanı;
-Siyasal İslamcı, Yeni Osmanlıcı, İslam dünyasının lideri
olmak gibi tamamen yanlış Suriye Politikanızla, bu belanın sorumlusu
sizlersiniz.
-Bu belayı nasıl çözeceksiniz?
-Yanlış Suriye politikanızın, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt
Devleti oluşturduğunu görmüyor musunuz?
-Türk Milletinin kaynaklarını, hangi yetki ve hangi hakla,
Suriyelilere dağıttınız?
-Bu güne kadar, Türk Devleti kaynaklarından ve Milli
Bütçemizin hangi fasıllarından ne kadar para harcadınız? (Size göre en son 80
Milyar Dolar idi!)
-Yabancı fonlardan ne kadar para aldınız?
-Katar’dan ne kadar para aldınız?
-Hangi sisteme göre, Suriyelilere para dağıttınız?
-Suriyelilere dağıtılan paranın belgeleri var mı?
Sayın AKP Genel Başkanı;
Biz sizin haram yemediğinizi tahmin ediyoruz!
Fakat, bir kabile devletinde yaşamadığımızı aksine bir
modern hukuk devletinde yaşadığımızı da biliyoruz. Anayasamıza göre bizlerin
“Bütçe harcamalarını bilmek hakkımız” var.
Bu sorulara kamuoyu önünde yanıt vermek istemeyebilirsiniz.
Bu da normaldir.
Lütfen şunu yapın;
TBMM’de grubu bulunan 5 partiden 3’er Milletvekilinden
oluşan bir komisyon kurun ve bu komisyona tüm belgeleri teslim edin. Devlet
hesap vermekten asla kaçmaz, değil mi?
Sayın AKP Genel Başkanı;
Bu yazıdaki iddialar çok ciddidir.
Her biri kendi başına, sizi Yüce Divana götürecek
ağırlıktadır.
Bu iş Yüce Divan’dan, Divan-ı Harp’e gitmeden bir çözüm
bulun ve Türk Milletine açıklayın!
Nasılsa malın da, mülkün de, emanetin de sahibi Türk
Milletidir, değil mi?
Not; Sayın Erdoğan ve Bahçeli; Kim bu Cumhur İttifakındaki
“Kasetli Genel Başkan?” Kasette ne var?
Kasette ahlak dışı bir şey varsa lütfen söyleyin de, o kişi
TV’lere çıktığında çocuklarımıza seyrettirmeyelim, ve bizler de elini
sıkmayalım…
Sağlık ve başarı dileklerimle