Kafadan Vurmak
Yayın Tarihi: 12.10.2024 - 11:51 | Güncelleme Tarihi: 12.10.2024 - 11:54
“Kafadan Vurmak” deyişi, bir olayı kesin olarak sonuçlandırmak, tekrarını engellemek, en kısa ve sağlam yoldan etkinlik sağlamak için, o işin en tepesindeki kişiyi ele geçirmek çabasını anlatmak için kullanılır.
Emperyalist devletler yani dünya haydutları, bu yöntemi çok severler ve sürekli kullanırlar.
Hedeflerindeki ülkenin başı olan kişiyi ya gizli banka hesaplarını ele geçirerek ya satın alarak, o kişinin şahsında ülkesini esir alırlar. Kimsenin de ruhu duymaz!
O ülkeyi yöneten kişide karakter zafiyeti varsa, görgüsüz ise, paraya ve güce tapıyorsa, sadece kendini akıllı, rakiplerini kandırılıp yolunacak kaz olarak görüyorsa, vatan haini ise, böyle kişileri tuzağa düşürmek çok daha kolaydır.
Bu kişinin rüşvet-yolsuzluk-hırsızlık paralarının yerleri anında tespit edilir.
Emperyalistlerin yapılmasını istediği bir iş hakkında, ülkede görevli büyükelçi tarafından, yöneticinin önüne dosyalar halinde kibarca konur.
İşte o kişi artık tam da kafasından vurulmuştur ve esir alınmıştır.
Artık, o kişi için öncelik kendi vatanı değil, patronlarının yararıdır.
Çünkü Dünya Bankası da, IMF de, büyük finans kuruluşları da, dünyadaki bankacılık sistemleri de emperyalist ülkelerin emrindedir.
Bunların ve istihbarat örgütlerinin bilgisi olmadan, bankacılık sistemine girmiş 50 doları bile saklayamazsınız, dolaştıramazsınız.
Emperyalistler için bir ülkeyi ele geçirmenin bir yolu da, paraya tapmayan-ülke yararlarını savunan liderleri “Askeri Darbe” ile devirmektir. O ülkede önce terör örgütleri, terör eylemleri devreye sokulur, insanlar birbirlerini kırarlar, aynı silahla bir gün bir gruptan, ertesi gün diğer gruptan insanlar öldürülür.
Ülke insanları “Aman terör bitsin, sokağa çıkamıyoruz, darbeyse darbe” noktasına getirildiğinde, zengin sofralarının mezesi olmuş paşalar devreye girer ve yönetime el koyarlar...
Yaşadığımız utanç verici bir olayı aktarıyorum;
1974 Kıbrıs Barış Harekatının ardından, Yunanistan (NATO Üyesi) NATO’nun Türkiye’ye müdahale edip, Türkiye’nin Kıbrıs Harekatını durdurmadığı gerekçesi ve kendi kararıyla, NATO üyeliğinden ayrılmıştı!
Yunanistan sonraki yıllarda NATO üyesi olmak için çok mücadele etti.
Fakat ne Demirel ne Ecevit asla onay vermediler. (NATO’ya üye olabilmek için tüm üyelerin onayı şarttır. Tıpkı AB’ye girmek gibi”.
Türk Devlet adamları bu büyük kozu çok iyi kullandılar. “Yunanistan’ın NATO’ya dönmesi onay veririz ama sizde Türkiye’yi AB’ye tam üye olarak alırsanız” gibi.
12 Eylül 1980 Askeri darbesi oldu. Terör bir günde bıçak gibi kesildi!
Kenan Evren, darbeden 15 gün sonra Yunanistan’ın NATO’ya dönmesi için onay vereceğini açıkladı! Türk devletinin yetkilileri, bu karara karşı çıktılar.
Kenan Evren hiçbirini dinlemedi.
“Ben ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rogers’a söz verdim. O da bana Türkiye’yi AB’ye sokacağını söyledi ve söz verdi” diyerek Türkiye’nin çekincesini kaldırttı.
Yunanistan NATO’ya döndü. Türkiye en büyük kozunu kaybetti.
Benzeri bir ihanet, Kıbrıs için “Annan Planı” denen kumpasta yaşandı.
AKP, bu planın kabul edilmesi için yoğun baskı uyguladı. Annan planı Rumların oylarıyla reddedildi ama Rumlar AB’ye üye oldular, Türkiye yine dışlandı...