İnternet
demiş ki; “Ben olmasam hiçbir şey olmaz!”
Elektrik
yanıtlamış; “Hadi len git!”
Yerli-Milli
kelimelerini en son ağza alacak kişiler, AKP ve MHP önderlikleridir. Buna
biraz sonra değineceğiz. Önce ittifakı konuşalım.
“İttifak”
yapmak için yani “anlaşma- uyuşma-bağlaşma” yapmak için gerekli olan bazı
şartlar vardır. Bu şartlar eksik olursa o ittifak, hayırlı ve ilkeli bir
ittifak olmaz. Kişisel menfaatler veya suç işlemek için yapılmış
birliktelikler olur.
İttifak
yapacak iki kişi, hele ülkeyi müştereken yönetmek amacıyla biraraya geli-
yorlarsa, öncelikle birbirlerine ve topluma saygılı olmak zorundadırlar.
İki taraf
da insan olmanın gereklerine uygun davranmıyor ve birbirlerine en ağır
hakaretleri televizyon ve gazeteler aracılığıyla üst üste ve defalarca
yapıyorlarsa, yapışkan olarak ne kullanırsanız kullanın o ittifak çatlar,
yürümez.
İster
iktidar gücünü ister koltuğu ister parayı yapışkan olarak kullanın,
hakaret etme virüsünün kölesi olanlar, o ittifakı paramparça ederler...
Gelelim yerli ve milli olmaya; kim yerli ve milli?
-Gençliğini,
İran’ın Türkiye ajanı Mehdipur’un yanında geçirenler mi?
-Konya
mitinginde İstiklal Marşı okunurken oturanlar mı?
-FETÖ’yü
11 yıl koruyan kollayan ve devletin kozmik odasına sokanlar mı?
-Terör
örgütü İhvan’ın işaretini partisinin amblemi yapanlar mı?
-IŞİD’i
önce Türkiye’ye, sonra Suriye’ye, şimdi de Libya’ya sokanlar mı?
-Türk
devletinin düşmanı Şivan Perver’i Diyarbakır’da alkışlayanlar mı?
-İmralı
canisinin mektubunu televizyon canlı yayınında okutanlar mı?
-Kıbrıs’taki
“Garantörlük” hakkımızı satanlar mı?
-Ege
adalarımızı Yunan’a peşkeş çekenler mi?
-Tarımı,
hayvancılığı bitirenler mi?
-Binlerce
yıllık tohumlarımızı yasaklayıp, yabancılara muhtaç bırakanlar mı?
-Reza Zarrab
gibi dolandırıcılara “Hayırsever” deyip ülkeyi rezil edenler mi?
-Türk
milliyetçiliğini ayaklar altına aldık, diyenler mi?
Allah rızası
için söyleyin, bunlar mı yerli ve milli?
Değerli
okurlar;
22 yıldır
ülkemiz maddi manevi her alanda çöküntüye uğradı. İnsanlarımız kaos ve
sorunlar yumağı içinde adeta beyin felcine uğradı. Toplumun üçte ikisi
borç yükü altında. Önümüzü göremiyoruz, sağlıklı düşünemiyoruz.
Havuz
medyası hükümetin propaganda aracı gibi çalışıyor. Dışı imam içi haham
olan sapıklar, her gün İslam’ı ve Türk milletini saçma fetvalarıyla
karalıyorlar.
Kurtarıcı
beklemeden kendimiz örgütlenmeliyiz. Her mahallede, her partiden
demokrasiye-özgürlüğe-çağdaşlığa-lâik Cumhuriyete-hukuk devletine
inananlar biraraya gelmeliyiz. Çevremizdeki ve ülke genelindeki sorunları
konuşmalı ve provokasyona gelmeden, demokratik tepkimizi göstermeliyiz.
Çocuklarımızın
okullarındaki her olayı takip etmeliyiz.
Hayat
pahalılığı, geçim sıkıntısı dillendirmeliyiz.
Türk
milleti olarak “BURADAYIZ, ÖLMEDİK” demeli ve bu sahte korku duvarını
beraberce yıkmalıyız.
Türk
yurduna, Türk egemenliğine göz koyanlara “O KADAR KOLAY DEĞİL” demeliyiz.
Bizler bir araya geldikçe yeni ve etkili fikirlerin, yöntemlerin ortaya
çıkacağını göreceğiz.
Önümüzdeki
dönemde yapılacak bu mücadele;
Vatansızlar
ile Vatanseverler arasında olacak! Bu savaş kötülerle iyiler arasında
olacak! Çare biziz, çare sizsiniz, hepimiziz! Karanlıklara ışık olmaya var
mısınız?