Badem çok kibardır, ağzından kötü söz çıkmaz, naziktir, sanatçı ruhu taşır! İncinir, incitmez! Kalbi sevgi ile doludur! Üslubu çok yumuşaktır. Bu yumuşaklığı Kasımpaşa Bitirim Fakültesinde aldığı “Yerel Diller” doktorasına borçludur. PKK terör örgütü liderine “Sayın Öcalan”, FETÖ liderine “Sayın Hocam”, der. PKK hamisi babadan eşkıya diktatöre, “Sayın Barzani”, İranlı dolandırıcıya “Rıza Bey” diye hitap eder!

Yaklaşık 8 milyar insanın yaşadığı dünyada bu dört kişiye, saygı kelimeleri ile hitap edecek bir kişi bile bulamazsınız. Kibar Bademi anlamayanlar, anlamak istemeyenler, kısacası bazı hainler hep ona yüklenirler. Tabii ki o da her insan gibi sinirlenir. Hele yüklenme basın yoluyla olursa, kelimenin tam anlamıyla “kayış sıyırır”.

O kibar insan gider, vahşi dombra aslanı ortaya çıkar.

Örneğin; “Esas söğüşlemeyi, Pensilvanya ’daki yapar.”

“Nâdânı terk etmeden yârânı arzularsın.”

“Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri!”

“Devlete giren-çıkan yoksa, onun adı hırsızlık olmaz!”

Kibar Bademin bu sözlerine bakıp, hah bu sözler çok komik oldu, ya da “Tüy dikti” diyebilirsiniz.

Tüy dikmek deyişinin çıkışını anlatalım mı?

Avrupa’da tuvalet-hela kullanma olmadığı zamanda, herkes sokakta boş bulduğu yere kakasını yapar, sonra da yürür giderdi! Bu yüzden hastalıklar çok yaygındı. Asilzadeler, kendi kakalarının, gariban halkın kakası ile karışmasını istemezlerdi. Bunun için sokağa çıkarken yanlarında iki hizmetli bulundururlardı. Asilzade sokağa kakasını yaptığı zaman, hizmetlilerden biri, kakalar karışmasın diye üzerine bir tüy diker, diğeri de kakanın üstüne esans sıkardı.

Yani, hah hem sokak ortasında kakanı yaptın hem de üstüne tüy diktin deyimi, buradan çıkmıştır. Bu anlattıklarımıza bakıp kimse Kibar Bademe “Tüy Diktin” demesin.

Hayat pahalılığı dayanılmaz boyutlara ulaşmış, insanlar geçim derdine düşmüşler, borçlar bini aşmış, dolar-avro çıldırmış, Nebati’nin kasasının dibi delinmiş gibi boş lafları bırakın. Nebati’nin işi tüy dikmek.

Bizdeki gibi ileri demokrasilerde Kibar Badem istediği yere yapar. Binbir parçaya ayrılarak öldürülen kişinin dava dosyasını alır, bağımsız yargıya (!) emreder, taa Arabistan’a gönderir. Adam Kral gibi, yargı bağımsızlığı, Türkiye’nin onuru, saygınlığı, devletin yargılama hakkı da neymiş? Size düşen, kafanıza kakasını yapmaması için dua etmektir. İşte bu kadar! Kibar Badem, Arap Kralının veledinin elini öper, Sam Amca denen kovboyun önünde diz çöker, El-Kaidenin ikinci adamının dizinin dibine oturur ama iş yurda geldi mi, memleketin ortasına dışkısını bırakır.

Sizin değeriniz bunun kadar der gibi… Gerçekten biz buna layık mıyız? Sağlık ve başarı dileklerimle…