CB Hükümet Sisteminin her konuda olduğu gibi Dış Politikada
da ülkemizi “Şamar Oğlanına” döndürdüğünü içimiz parçalanarak görüyoruz.
Halk diliyle anlatırsak, ABD şunu diyor;
“Bana bak, bilirsin şakam yoktur. Beyzbol Sopasını unutmadın
değil mi?
Yanımda sessizce dur. Bölgede kurulması için yüz yıldır
çalıştığım, 2’nci İsrail olacak Kürt Devletine engel olma! Güneydoğu Bölgeni
içine alan “Kürdistan Devleti” için ülkeni “Yeni Sivil Anayasa” yapıyorum diye
kandır ve eyaletlere ayır. Gerisi bizde! Haa, uymazsan ne olacağını biliyorsun!
Yerlerini ve tutarlarını bildiğimiz, Türkiye dışındaki
servetinizi hem açıklarım, hem de el koyarım. Seni, İstanbul Belediye Başkanı
olmadan önceki,
“Tek Nişan Yüzüklü” haline döndürürüm.
FETÖ’yu da ülkene gönderirim, aynen Humeyni gibi! Okey?”
Rusya ne diyor;
“Yanımda dur. NATO ile arana mesafe koy. Orada ne
konuşuluyorsa bana bildir. Bu senin için zor değil. Sen, Kozmik Odandaki
sırlarını dünyaya açık eden FETÖ’ye izin vermiş adamsın.
Benimle olursan, Suriye’de önünü açarım. Esad’a PKK’yı
boğdururum.
Yanımda durmaz da, ikili oynarsan, Uluslararası Ceza
Mahkemesine verdiğim dosyayı devreye aldırırım.
Haa, Montrö’ye mutlaka sahip çık. Meral gibi kendi ordunuza
hakaret edenlerden olma! Böyle yap, canımı ye! İster gaz, ister petrol, iste
istediğin kadar! Bu arada iki Nükleer Santralı biz yapalım!”
Avrupa Birliği ne diyor:
“İyisin hoşsun ama, buraya kadar. Sana verdiğimiz
milyarlarca avro karşılığı, sığınmacıları ülkende tutmaya devam et.
Senin insanların fedakardır, sıkıntıyı çekerler. Biz de
öylemi? Avrupa’ya milyonlarca sığınmacı gelirse, kamuoyumuz bizi taşla-sopayla
kovalar.
Sakın bize rest çekme! Yalandan karşı çıkıyormuş gibi
davran, avroları almaya sığınmacıları tutmaya devam et.
Ekümenik Patrik, Konstantinapol Yeni Roma Başpiskoposu
Papaza iyi davran…
(Lozan’a göre, Patrikhane sadece
İstanbul-Bozcaada-Gökçeada’daki vatandaşlarımızın dini meseleleriyle ilgilenmek
üzere yetkilendirilmiş ve Fatih Kaymakamlığına bağlı bir kurumdur. Ve öyle
kalacaktır…)
Aziz Türk Milleti;
Bir ülkenin baş yöneticisi, emperyalist devletler tarafından
“REHİN ALINMIŞSA” o ülke komple esir alınmış demektir. Hem de tek kurşun
atmadan!
Sizin olan Ege Adalarına da el koyup, silahlandırırlar. Ege
Denizindeki Çipuralar bile isyan eder ama bunlar görmez!
Ülkemizde, on binlerce kaçak kurs, binlerce “Apartman
Kilisesi”. Anayasaya göre yasak olan Medreseler pıtrak gibi açılır, Laik
Cumhuriyet ve Hukuk ayaklar altına alınır! Hem de gözlerinizin üzerinde. Ama
bunlar görmez!
Gelelim “Kan Kapısının” açılmasına;
DOĞRU Parti, siyasal sorumluluk alırsa, ülkemizdeki tüm
kaçak kurslar, kaçak kiliseler, kaçak medreseler kapatılacaktır. Kurslar
tamamen “Milli Eğitim Bakanlığının” denetiminde ve izni ile açılacaktır.
Cami yapma, Diyanet ve M. Eğitim Bakanlığının iznine ve
projeye bağlı olacaktır.
Kan Kapısının açılması için 1 hafta süre verilecek,
açmazlarsa, o kapı, betonla duvar haline getirilecektir.
Böylelikle, kendi vatanımızda esir olmaktan kurtulacak, dış
ülkelerle olan ilişkilerimiz tamamen “Karşılıklılık İlkesine” göre
yürütülecektir.
T. C Devleti,
tekrardan dostluğundan gurur duyulan, düşmanlığından korkulan bir “Dünya
Devleti” haline getirilecektir… Var mı itirazı olan?
Sıra sende Türk Milleti! Şimdi görev senin. Susmakla,
korkmakla, ya bugün ki “Yağma-Soygun-Yalan” düzeninin devamını sağlarsın, ya da
helal kazanç ve insanca özgür bir yaşam için öz evlatlarına görev verirsin…
Sağlık ve başarı dileklerimle...