Kurumlar deyince ne anlıyoruz? Yasama, yürütme, yargı,
siyasi partiler, silahlı kuvvetler, emniyet kurumları, eğitim kurumları,
sendikalar, sivil toplum kuruluşları, dernekleri, özel ve kamu bankaları dahil
tüm şirketler de geniş anlamda ülkenin kurumlarıdır. Bazı kurumlar tamamıyla
devlete aittir. Bunların çalışma kurallarını devlet koyar ve yine devletin
kurduğu denetleme kurumları eliyle denetler. Bazı üniversiteler devletindir,
bazıları vakıf üniversitesi, bazıları ise özeldir.
Fakat YÖK gibi, tümünü denetleyen devlet kurumları vardır.
Tıpkı bankaların ve başka finans kuruluşlarının olduğu gibi! Ama BDDK
(Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu) hepsi için kurallar koyar ve denetler,
medya kuruluşlarının RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu) tarafından denetlenmesi
gibi! Yolsuzlukları engelleyecek, yolsuzluk yapan olursa tespit edip,
belgeleriyle devletin diğer kurumu Yargıya teslim edecek olan da görevli
kurumlardır. Devlet, kurumların toplamıdır veya devlet kurumlardan ibarettir demek
yanlış olmaz.
Başka bir deyişle, milletin huzuru-refahı-mutluluğunun
garantisi devletin kurumlarının sağlıklı çalışmasına bağlıdır. Kurumlar nasıl
sağlıklı ve düzgün çalışacak? Kurumların kaliteli, doğru çalışıp
çalışmadıklarını ise o kurumlarda görev yapacak yöneticilerin nitelikleri
belirler. Siyasi İktidar, ehliyete liyakate önem verir, doğru insanları göreve
getirirse o kurum başarılı olur.
İktidar liyakati atar da yerine tarikatı ve yandaşı koyarsa
o kurum batar ve yükü milletin üstüne kalır!
Savunma- Dışişleri- İçişleri - Tarım- Milli Eğitim- Sanayi
Bakanlığı- Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, TÜBİTAK, Merkez
Bankası, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi stratejik önemdeki bakanlıklara ve
kurumlara kimlerin atandığına dikkatle bakmamız gerekir. Siyasi iktidar bu
stratejik yerlere adları mafya ile, uyuşturucu kaçakçıları ile, yasa dışı
uygulamalarla geçen şahısları tayin ederse, devleti çökertmenin adımlarını
bilerek ve planlayarak attığı sonucuna varırız ki, bu tam da Yüce Divanlık bir
suçtur.
Hele bir de siyasetçilerimizde “Devr-i Sabık” yaratıp hesap
sorma kültürü yerine, “devlet malı deniz, yemeyen domuz” kültürü varsa,
yapanın, çalanın yanına kar kalır… Bu ahlaksız anlayışın mutlaka yıkılması
gerekir. DOĞRU Parti bu konuda kesin kararlıdır. İktidar sorumluluğuna ortak
olmak için öne sürdüğümüz ilk talep “Hukuk yoluyla hesap sormak” şartıdır…
Önümüzdeki dönemde, en geniş anlamıyla bir hesap sorma,
halktan çalınanların hukuk yoluyla geri alınması çalışması yapılacaktır. Bu
çalışmanın yapılabilmesi için, yeni iktidarın “Hesap soracak” nitelikte olmalı,
“Hesap sorulacak” kişilerden olmaması gerekir.
Şimdi birlikte düşünelim; Millet İttifakı diye adlandırılan
ittifakın toplantılarına katılıp siyasi ve ekonomik sözcülük yapan Davutoğlu ve
Babacan’a nasıl hesap soracaksınız? Veya Erdoğan; “Siz bana nasıl hesap
soracaksınız? Benim icraatlarımın tamamında, AKP’nin Genel Başkanlığını,
Başbakanlığını, Dışişleri Bakanlığını, Ekonominin Sorumluluğunu üstlenen
Bakanlığını yapmış kişilerle birliktesiniz! 2019 sonuna kadar beraberdik. Neden
konuşmadılar? Gidin önce onlara hesap sorun” dese, ne yapacaksınız?
Davutoğlu, son Diyarbakır seyahatinde kendisine “AKP’de iken
neden şikayet etmediniz de şimdi şikayet ediyorsunuz” diyen bir vatandaşı ikna
edemedi. Davutoğlu, “İtiraz etmeseydim Başbakanlığım gitmezdi, itiraz
etmeseydim benden sonraki Başbakan gibi, Bakanlar gibi milyarlarıma milyar
katardım” dedi! Davutoğlu bu sözleriyle, Genel Başkanlığını-Başbakanlığını
yaptığı sırada Bakanların hırsızlık yaptığını, Binali Yıldırım’ın da usulsüz
zenginleştiğini söylemiş oldu…
Davutoğlu’nun bu sözleri bana şunu hatırlattı; “19 yıl
Genelev’de çalışan bir hayat kadını, beraber olacağı safça bir adama “Burada
çalıştığıma bakma, ben kızım” der. Adam; Evet biraz saf olduğum söylenir ama,
bunu ben bile yutmam…”
Kılıçdaroğlu ve Akşener’e bir önerim var; Kimleri yanınıza
aldığınıza çok dikkat edin. Babacan’ın ODTÜ’de başına gelenler yakında sizlerin
de başına gelir. Aysel Sabuncu-Mahmut Övür konuşuverir!
Sözün özü; Siyaset namuslu, dürüst ve cesur insanların
işidir.
Sağlık ve başarı dileklerimle…