SON DAKİKA
SON DAKİKA


Kurumlar Çökerse Devlet Çöker
18.04.2022

Kurumlar deyince ne anlıyoruz? Yasama, yürütme, yargı, siyasi partiler, silahlı kuvvetler, emniyet kurumları, eğitim kurumları, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, dernekleri, özel ve kamu bankaları dahil tüm şirketler de geniş anlamda ülkenin kurumlarıdır. Bazı kurumlar tamamıyla devlete aittir. Bunların çalışma kurallarını devlet koyar ve yine devletin kurduğu denetleme kurumları eliyle denetler. Bazı üniversiteler devletindir, bazıları vakıf üniversitesi, bazıları ise özeldir.

Fakat YÖK gibi, tümünü denetleyen devlet kurumları vardır. Tıpkı bankaların ve başka finans kuruluşlarının olduğu gibi! Ama BDDK (Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu) hepsi için kurallar koyar ve denetler, medya kuruluşlarının RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu) tarafından denetlenmesi gibi! Yolsuzlukları engelleyecek, yolsuzluk yapan olursa tespit edip, belgeleriyle devletin diğer kurumu Yargıya teslim edecek olan da görevli kurumlardır. Devlet, kurumların toplamıdır veya devlet kurumlardan ibarettir demek yanlış olmaz.

Başka bir deyişle, milletin huzuru-refahı-mutluluğunun garantisi devletin kurumlarının sağlıklı çalışmasına bağlıdır. Kurumlar nasıl sağlıklı ve düzgün çalışacak? Kurumların kaliteli, doğru çalışıp çalışmadıklarını ise o kurumlarda görev yapacak yöneticilerin nitelikleri belirler. Siyasi İktidar, ehliyete liyakate önem verir, doğru insanları göreve getirirse o kurum başarılı olur.

İktidar liyakati atar da yerine tarikatı ve yandaşı koyarsa o kurum batar ve yükü milletin üstüne kalır!

Savunma- Dışişleri- İçişleri - Tarım- Milli Eğitim- Sanayi Bakanlığı- Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, TÜBİTAK, Merkez Bankası, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi stratejik önemdeki bakanlıklara ve kurumlara kimlerin atandığına dikkatle bakmamız gerekir. Siyasi iktidar bu stratejik yerlere adları mafya ile, uyuşturucu kaçakçıları ile, yasa dışı uygulamalarla geçen şahısları tayin ederse, devleti çökertmenin adımlarını bilerek ve planlayarak attığı sonucuna varırız ki, bu tam da Yüce Divanlık bir suçtur.

Hele bir de siyasetçilerimizde “Devr-i Sabık” yaratıp hesap sorma kültürü yerine, “devlet malı deniz, yemeyen domuz” kültürü varsa, yapanın, çalanın yanına kar kalır… Bu ahlaksız anlayışın mutlaka yıkılması gerekir. DOĞRU Parti bu konuda kesin kararlıdır. İktidar sorumluluğuna ortak olmak için öne sürdüğümüz ilk talep “Hukuk yoluyla hesap sormak” şartıdır…

Önümüzdeki dönemde, en geniş anlamıyla bir hesap sorma, halktan çalınanların hukuk yoluyla geri alınması çalışması yapılacaktır. Bu çalışmanın yapılabilmesi için, yeni iktidarın “Hesap soracak” nitelikte olmalı, “Hesap sorulacak” kişilerden olmaması gerekir.

Şimdi birlikte düşünelim; Millet İttifakı diye adlandırılan ittifakın toplantılarına katılıp siyasi ve ekonomik sözcülük yapan Davutoğlu ve Babacan’a nasıl hesap soracaksınız? Veya Erdoğan; “Siz bana nasıl hesap soracaksınız? Benim icraatlarımın tamamında, AKP’nin Genel Başkanlığını, Başbakanlığını, Dışişleri Bakanlığını, Ekonominin Sorumluluğunu üstlenen Bakanlığını yapmış kişilerle birliktesiniz! 2019 sonuna kadar beraberdik. Neden konuşmadılar? Gidin önce onlara hesap sorun” dese, ne yapacaksınız?

Davutoğlu, son Diyarbakır seyahatinde kendisine “AKP’de iken neden şikayet etmediniz de şimdi şikayet ediyorsunuz” diyen bir vatandaşı ikna edemedi. Davutoğlu, “İtiraz etmeseydim Başbakanlığım gitmezdi, itiraz etmeseydim benden sonraki Başbakan gibi, Bakanlar gibi milyarlarıma milyar katardım” dedi! Davutoğlu bu sözleriyle, Genel Başkanlığını-Başbakanlığını yaptığı sırada Bakanların hırsızlık yaptığını, Binali Yıldırım’ın da usulsüz zenginleştiğini söylemiş oldu…

Davutoğlu’nun bu sözleri bana şunu hatırlattı; “19 yıl Genelev’de çalışan bir hayat kadını, beraber olacağı safça bir adama “Burada çalıştığıma bakma, ben kızım” der. Adam; Evet biraz saf olduğum söylenir ama, bunu ben bile yutmam…”

Kılıçdaroğlu ve Akşener’e bir önerim var; Kimleri yanınıza aldığınıza çok dikkat edin. Babacan’ın ODTÜ’de başına gelenler yakında sizlerin de başına gelir. Aysel Sabuncu-Mahmut Övür konuşuverir!

Sözün özü; Siyaset namuslu, dürüst ve cesur insanların işidir.

Sağlık ve başarı dileklerimle…

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap