İnsan, ineğe seslenmiş; Ey İnek!
Ne yapmaya geldin dünyaya? Maça gitmezsin, dans etmezsin, çay içmezsin, kahveye gidip oyun oynamazsın. Gündüz çayıra, gece ahıra.
Tek düze bir hayatın var! Yiyip, içip, dışkılıyorsun. Bunun için mi geldin dünyaya?
İnek dile gelip cevap vermiş; Ey İnsan!
Bu sözü sen bana nasıl söylersin? Şu buzdolabını aç bir bak.
Süt benden, yoğurt benden, tereyağı benden, kaymak benden, köfte benden, sucuk benden, pastırma benden. Ayağındaki ayakkabı, belindeki kemer benden. Kışın yaktığın tezek benden, kemiklerim bile işe yarar.
Peki, sen ne yapmaya geldin dünyaya?
(Alıntı)
Yukarıdaki hikayeyi, tavuk-balık hikayesine ve siyaset yolu ile hizmete benzetebiliriz. Tavuk bir yumurta yapar, tüm mahalle duyar, ortalığı velveleye verir. Balık bir defada binlerce yumurta verir, tık diye bir ses bile çıkarmaz.
Siyasette, şehrine bölgesine ve ülkesine hizmet eden, eserler bırakan ama siyaset yolu ile zenginleşmeyen, aksine servetleri azalan insanlar da vardır!
Bunlar, reklamı sevmezler çünkü yaptıkları işi, Türk milletinin ve Allah’ın rızasını kazanmak için “Görev” olarak yaparlar.
Size kendimden örnek vereyim;
Belediye başkanı, il başkanı, milletvekili, genel başkan yardımcılıkları, bakanlıklar, genel başkanlık olarak çeşitli görevlerde bulundum.
Ne korumam oldu, ne devletin bir aracını kullandım ne de bir gün bile devletin misafirhane veya dinlenme tesislerinde kaldım.
Sürekli, insanlara faydalı olmaya çalıştım.
Bergamalıyım.
Dünyanın en uzun elyaflı pamuğu “Bakırçay Havzasında” yetişir.
Bu ovanın 50 yıllık sulama ihtiyacını giderecek Çaltıkoru, Yortanlı Barajları ve Aşağı Kınık Ovası sulama kanallarının nasıl yatırım programına alınıp yapıldığını, bu eserlerde Rahmetli Erdal İnönü ve benim en büyük emeğimiz olduğunu kimse bilmez. Çünkü ne Erdal Bey ne de ben, reklamı seven kişiler değiliz.
Bergama Bölge Hastanesi, İngilizce konuşan sağlık çalışanı yetiştirecek “Anadolu Sağlık Meslek Yüksek Okulu, Rahmetli Rektör Refet Saygılı’nın katkısıyla, 7 yüksek okulunun açılması hep katkımız ve desteğimizle olmuştur.
Tüm hizmetler bir yana, her zaman gurur duyduğum en büyük hizmetim, Türkiye’nin onur duyacağı bilim insanları yetiştiren “İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsüdür.”
Rahmetli Süleyman Demirel’i minnetle anıyorum.
İYTE’nin sitesinde bunlar görülebilir...
Bu eserlerin ve hizmetlerin yapılmasında hiçbir zaman kibre düşmedik. İnsanlarımızın siyasi düşüncelerine bakmadan, herkese yardımcı olmaya gayret ettik.
Hangi makamda olursak olalım, Türk devletine, Türk milletine, Türk vatanına, Türk diline, ulus devlete, üniter yapıya, Cumhuriyete ve ülkemizin kuruluş değerlerine, Atatürk’ümüzün ilke ve devrimlerine, her türlü zulme (İşkence dahil) rağmen sahip çıktık, milim sapmadık...
Bizden ve yönettiğimiz makamlardan şu sözler hiç duyulmadı, duyulmaz;
-Türkiye’nin, TALİBAN inancıyla alakalı ters bir yanı yok! (Erdoğan)
-Türkiye’deki Kuvayı Milliye ne ise Hamas da odur! (Erdoğan)
-İki tane AYYAŞIN yaptığı yasa sizi rahatsız etmiyor mu? (Erdoğan)
-Bize LOZAN’I “ZAFER” diye yutturmaya çalıştılar! (Erdoğan)
Aziz Türk milleti, maalesef malzeme bu.
Fakat bu kötü malzemeyi yıllardır iktidarda tutan da sensin! Maalesef...
Sağlık ve başarı dileklerimle...