Mahir Ünal (AKP genel Başkan Yardımcısı); “Hazırlıklarımızı
tamamlamak
19 yıl sürdü. Asıl şimdi başlıyoruz) dedi. Bazıları bu
sözleri alay konusu yaptı, güldü geçti, yine saçmalamışlar diye düşündü!
Gerçekten saçmalamış mıydı, yoksa hazırlıklarını tamamlamış,
her şeyi planlamış bir ekibin içinde olmanın verdiği güvenle bir meydan okuma
mıydı bu sözler?
Geçmiş 20 yılda yapılanlara, Cumhuriyetin değerlerine
vurulan darbelere, Cumhuriyetin kurumlarının yol edilmesine bakınca bu sözlerin
bir meydan okuma olduğu kanısı ağır basıyor.
Türk milleti, kendisine yapılan ihanetin hesabını soracak
kadrolara en yakın zamanda mutlaka görev vermek zorundadır.
Türk milleti; “Haini” , “Hırsızı” , “Din İstismarcısını” ,
“Sadaka Dolandırıcısını” , “Düşmanı” çok iyi biliyor ve tanıyor. Yarasa
yuvasında yetişen bu yezitler
Türk tarihi ve Türk milleti önünde, demokratik hukuk devleti
ilkelerine göre yargılanmalı ve hesaplarını mutlaka vermelidir.
Peki, başka suçlular yok mu? Görevinin gereklerini yerine
getirmeyip Cumhuriyete yapılan saldırıları sadece seyreden ve her ay devletten
maaş alan korkaklar ne olacak?
Eğer gerçek anlamda “Millet” olacaksak, içimizdeki ve
dışarıdaki bazı hainlerin bizi bir daha sırtımızdan vurmaması için, Anayasa ve
yasaların kendilerine verdiği görevleri yapmayanlardan da öncelikle hesap
sorulması şarttır.
Hep merak etmişimdir;
-Türk ordusuna, cemaatin savcıları ve yabancı uzmanlar
tarafından sahte dijital deliller üretilerek tuzak kurulmasına engel olmayan
Komutan suçlu değil midir?
Türk ordusunun kurmay subayları nasıl olur da, ilkokul
mezunu sümüklü bir vaizin kurduğu tuzakları görmez?
Yaşları 74-90 arasında olan emekli komutanlara savcılar
tarafından yapılan saygısızlıkları engellemeyen Savunma Bakanı, Adalet Bakanı
ve Genelkurmay Başkanı suçlu değil midir?
Tutuklanan silah arkadaşlarına hukuki destek vermeyen ve
tutuklu yakınlarının problemleriyle ilgilenmeyen Komutanlar suçlu değil midir?
İyi de kardeşim, koskoca Türk ordusu içinde bu komutanlara
görevini hatırlatacak, bir tane olsun subay yok mudur?
Cübbeli Hocaya veya Menzilcilerin liderine müritlerinin
sahip çıktığı kadar, Atatürk’ün ilke-devrimlerine ve silah arkadaşlarına sahip
çıkmaktan korkuyorlar mı? Bu kadar çürüdüler mi?
İktidar, yürürlükteki Anayasa ve yasaları göz göre göre
çiğnemekte, Anayasa Mahkemesi kararlarını yok sayan, uygulamayan mahkemeler
için HSK gereğini yapmamaktadır. Her türlü yasal ve ahlaki değerler ayaklar
altına alınmaktadır.
Hukuksuzluk normal sayılmakta, tutukluluk ceza haline
dönüştürülmektedir.
Türkiye Yüksek Yargısında ve Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığında bir tek cesur adam kalmadı mı?
İktidara “Ne yapıyorsun efendi? Bu gidiş iyi değil. Burası
Hukuk Devletidir, kabile devleti değil?” diyecek yürekli bir yargıç-başsavcı
yok mu?
Görevi siyasi partileri denetlemek olan Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı makamı boş mudur?
Türk devletinden maaş alan resmi-sivil bürokratlar sizlerin
Anayasaya ve meslek ahlakınıza bağlılığınız bu kadar mı? Siyasi irade sizler
“Höt” dese, “Emredersiniz” diyecek kadar mı karakter zafiyetine uğradınız?
Atatürk İlkeleri, Lâik Cumhuriyet, Çağdaş Türkiye, gerçek
Müslümanlık sizi ilgilendirmiyor mu? Sizi kullanan üstlerinizin kapağı AKP’ye
atıp “dokunulmazlık” kazanmak için milletvekili olmaları size bazı şeyleri
hatırlatmıyor mu? Niçin ağır cezalık suçlara ortak oluyorsunuz?
Aziz Türk milleti;
Herkes kendi görevini gerektiği gibi yaparsa, herkes Anayasa
ve yasalara bağlı kalırsa, kimse o ülkeyi maceraya atamaz.
Kimse kimseyi zorla “devlet memuru” yapmıyor. Mademki bu
devletin memurusunuz, adam gibi görevinizi yapacaksınız.
Yapmazsanız en yakın zamanda sizler de, hainler gibi hesap
verirsiniz.
Kimsenin görmezden gelmek-korkmak gibi bir hakkı yoktur.
Görmemekle ve korkarak hem kendinize hem yasalara hem de görevinize ihanet
edersiniz.
Bunları yapmazsanız ne mi olur? Ya antropoloji ilmini
ırkçılıkla karıştıran bir ilim ehli(!) Cumhurbaşkanlığı-Başbakanlık makamını
ele geçirir, ya ellerinden on binlerce Türk evladının kanı damlayan Apo denen
lavuk da yakında “Barış Güvercini” olur, ya da yobazın biri “Cihat Sancağını”
açar ve ülkeyi Ortadoğu’nun bir çadır devletine döndürür!