Yargıtay 3. Ceza Dairesi yine yaptı yapacağını! Verdiği
kararla dedi ki;
“Ülkede Anayasa Mahkemesi yoktur, Anayasa yoktur. Bizler
‘Hukuk İnsanı’ değiliz. AKP ne derse onu yaparız. Bakın cübbelerimize fermuar
diktirdik!” Sonları ibretlik olacak…
12 Eylül 1980 öncesi Adalet Partisi Aydın İl Kongresini
yapıyoruz!
Aydın ilinin iki tane siyaset ustası var! İsmet Sezgin ve
Nahit Menteşe!
Parti içi önseçimlerde veya Genel Merkezdeki etkinlikte
hiçbir partilinin bu ikiliyi geçmesi mümkün değil!
Bir seçimde İsmet Bey birinci oluyorsa, diğer seçimde Nahit
Bey birinci oluyordu. Yani Aydın’dan milletvekili olmak isteyen gençlerin önü
doğal olarak kapalıydı!
Kürsüye, Umurlu Belediye Başkanı Evrenos Vardar çıktı ve
Aydın şivesiyle; “Abiler, kısa konuşçem. Sizlere bi soru sorcem! Ben doğdum,
gözümü açtım İsmet Abi ve Nahit Abiyi gördüm! Ben Belediye Başkanı oldum, yine
İsmet Abi ve Nahit Abi var. Anlaşıldı sizler ölmeden biz milletvekili olamecez!
Sorum şu; Abiler, kusura bakmayın ama, siz ne zaman ölceniz?”
Başta İsmet Bey ve Nahit Bey olmak üzere tüm salon kahkaha
ile gülmüştü…
Yüzlerine karşı yapılan eleştirileri anlayışla kabul eden,
hizmeti ilke edinmiş beyefendilerdi onlar. İsmet Abi de bu beyefendilerin
sonuncularındandı. Mekânı cennet olsun.
Türk Siyasetinin iki ana damarı vardır! Demokrat Parti ve
Cumhuriyet Halk Partisi. İkisinin de kökü birdir. İkisinin de kaynağı
Atatürk’tür, Kuvayı Milliye’dir, Ulus Devlettir, Laik Cumhuriyet’tir, Türk
Milliyetçiliğidir.
Bizim siyasi çizgimiz başkanlığını Celal Bayar’ın yaptığı
Demokrat Parti, Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi ve bugün Doğru Partide devam
eden çizgidir.
Kimdir Celal Bayar? Bayar, Kurtuluş Savaşının İstiklal
Madalyalı, Yunana karşı kurşun-kurşuna savaşmış Galip Hocası, Atatürk’ün
Ekonomi Bakanı ve Atatürk’ün son Başbakanıdır.
Türk Devletinin ve Türk Siyasetinin sıkıntıya düşmemesi için
bu iki damarın sağlam durması şarttır.
CHP, kuruluş değerlerinden sapmayacak, terörün her çeşidine
karşı çıkacak!
Bizler de, ikinci damar olan Demokrat damarı eski güçlü
haline getireceğiz!
Hatırlarsanız, 1991 Genel Seçimlerinden sonra Demirel-İnönü
koalisyonu kurulmuştu. O koalisyon, hem çok güzel hizmetler yaptı, hem de
koalisyon yani birlikte çalışma kültürünü arttırarak, iç barışa katkıda
bulunmuştu.
Ayrıca, Beyefendilikleri, zarafetleri ile rakibe saygı
duymanın sayısız örneklerini vermişlerdi.
Atatürk’ün emrinde savaşmış İstiklal Harbimizin Galip Hocası
Celal Bayar ve İstiklal Madalyası sahibi Adnan Menderes ile başlayan bu çizgi
Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu, Süleyman Demirel, Kâmran İnan, Necmettin
Cevheri, İsmet Sezgin, Hüsamettin Cindoruk ve binlerce isimsiz insanla bugün de
devam ediyor!
Erdoğan, Demokrat Partinin hatırasına sahip çıkmak için
sürekli gayret gösteriyor! AKP ve Erdoğan’ın Demokrat Parti ve demokrat düşünce
ile zerre kadar ilgisi yoktur. Demokratlar onurlu ve dürüst insanlardı.
Darbe yönetimleri, onların bir açığını bir yolsuzluğunu
yakalayabilmek için yıllarca uğraştı. Aralarından kırk demokratı müebbet hapse
mahkûm ettirdiler, üçünü astılar ama tek kuruşluk yolsuzluk yapmadıkları ortaya
çıktı. Onlar siyaset yapıp zengin olmadılar, mal satıp öyle siyaset yaptılar.
Ne kendileri “Dünyanın en zengin sekiz siyasetçisinden biri”
diye anıldılar, ne de çocukları haram servet sahibi oldu.
Elbette ki onların da her insan gibi yanlışları, hataları
vardı. Ama onlar asla vatana ihanet etmediler. Devlete, hainleri sokmadılar.
Zamanın şartlarına ve eldeki olanaklar ölçüsünde ülkelerine
hizmet ettiler ve binlerce eser bıraktılar.
Rahmetli Celal Bayar ile Rahmetli İsmet İnönü, Bayar’ın
8.Temmuz.1966 da hapisten çıkmasından sonra (Rahmetli Babam, Bayar’la hücre
arkadaşı idi. Hapisten en son çıkan iki demokrat idiler) 14 Mayıs 1969
tarihinde bir araya geldiler.
Yıllar süren yıpratıcı rekabete rağmen iki devlet adamının
birbirlerine nasıl hitap ettiklerini bilmek ister misiniz?
“Celal Beyefendi” ve “Paşa Hazretleri”. Zarafete bakar
mısınız?
İsterseniz bir de Erdoğan ve Binali Beylerin konuşmalarını
hatırlayın!
Benim ömrüm bu onurlu-dürüst-eğitimli insanların arasında
geçti ve çoğunu yakından tanıma fırsatı buldum. Yıllarca bakanlık yapıp, beş
senelik elbise ile tertemiz ve başı dik gezen nice değerli insanlarla çalışma
mutluluğunu yaşadım…
Hüsamettin Cindoruk, yaşayan demokratların içinde, onurlu ve
dürüst adamlardan biridir.
1977 Bergama Belediye Başkanlığı seçimi, 1979 “Bakırçay
Tütün Mitingi” ve 1985 yılı DYP İzmir İl Kongresinden beri 46 yıldır birlikte
siyasetteyiz.
Darbelere- yobazlara- hainlere karşı mücadele verdik. İyi ki
onu da tanıdım. Allah uzun versin! “Yeni Türkiye’de” böyle adamlar görmek o
kadar zor ki!
Bugün, Türk Devleti içine düşürüldüğü sıkıntılı durumdan
1991 benzeri bir koalisyon ile çıkabilir. Yapılması gereken budur. Buna
çalışıyoruz…
Sağlık ve başarı dileklerimle