Sevginin, saygının, hoşgörünün, kardeşliğin, dürüstlüğün
değil, devlet terörünün ve zorbalığın egemen olduğu bir ülkeye çevirdiler güzel
ülkemizi! Demokrasinin kurallar ve kurumlar rejimi olduğunu biliyoruz. 20
yıldır iktidarda olan AKP, kural ve kurumları aşamayınca zora başvurdu,
muhalefet aciz kalınca da meydanı boş bulup istediğini yapmaya başladı. AKP’yi
durdurması, Anayasa ve yasalara uymasını demokratik direnişle ve demokratik
eylemlerle sağlaması gereken muhalefet partileri görevlerini yapmayınca, devletin
kurumlarına da sahip çıkıp güvence vermeyince, AKP zorbalık seviyesini her gün
arttırarak sürdürdü, daha da sürdürecek!
Neden sürdürecek biliyor musunuz?
Siyasal ümmetçiler, Türklükten nasip almamış sahte
milliyetçiler, yapıları ve tarikat kültürleri gereği çok korkak ve dönektirler.
Kalabalıklar halinde dolaşırlar, hep birlikte saldırırlar, zarar verip hemen
kaçarlar! Son zamanlarda gazetecilere yapılan saldırılara bakarsanız,
dediklerimizin doğruluğu net olarak anlaşılır. Bir gazeteciye 20-25 çakal
birden saldırır, hemen kaçarlar, yakalanınca da inkar ederler!
Bu it takımına “Dur” denmezse, cüretleri artar. İlk iş
olarak devletin güvenlik kurumlarını işgal ederler. Yine durdurulmazlarsa bu
kez adli kurumları ele geçirirler. Devlet gücünü emirlerine alınca da, kendi
elemanlarını kurumların başına oturturlar! Sonradan bunları durdurmak çok daha
zor olur. Yıllardır, yazılarımda ve yüz yüze görüşmelerde başta CHP Genel
Başkanı olmak üzere, siyasette aktif olanlara bu gerçeği anlatmaya çalıştım.
Ama, kendi yüreksizliklerini saklamak için “Sertleşirsek, millet zarar görür,
insanlar sokağa çıkarsa canları yakar, şimdi büyük mitingler yapıp ortamı
germeyelim” mazeretinin arkasına saklandılar, sustular, uslu çocuklar gibi
seyrettiler, bazen de, Diyanet Akademisi gibi Laiklik karşıtı bir yasaya oy
verip, AKP’ye destek oldular.
Pazartesi günü “Gezi Davasında” tam bir hukuk rezaleti
yaşadık. Suçsuz insanlar, sırf AKP Genel Başkanının toplumu baskılamak için
kullandığı “İktidar Yargısının” gazabına uğrayıp, yıllarca zindanda
kalacaklar! Mahkeme kararından sonra CHP
Grup Başkan Vekili boğazındaki damarları patlatırcasına bağırıyor, isyan
ediyordu! “Yargıçlardan bir AKP MV Aday Adayı imiş, böyle yargı olur mu?”
Günaydın! AKP il ve ilçelerinde çalışanlar, mülakat denen sahtekarlıkla
savcı-yargıç yapılırken neredeydiniz? Ne yaptınız? Sürekli eylem mi koydunuz?
Meclisi terk mi ettiniz? İstifa mı ettiniz? Mecliste durarak, 20 yılda hangi
belayı defettiniz ki?
Yetmedi, Gezi Direnişi sırasında “Gezide teröristler var.
Erdoğan Demokrasi ve özgürlük için çalışıyor” diyen Babacan’ı, “Bu
provokatörlere hiçbir şekilde izin verilemez. Bugün izin verirsek, yarın
demokrasimizin izi kalmaz” diyen Davutoğlu’nu içinize alıp, ellerinden kan
damlayan bu yobazları niçin meşrulaştırdınız? İki larva salı günü “Yapılan
hukuksuzluktur” diye tivit attılar. Halk TV’de Ayşenur Aslan, adeta çırpınarak
“Bakın Sayın Uysal da açıklama yaptı. Böylelikle 6’lı ittifakın tüm partileri
Gezi’ye sahip çıktı” diye ayıp kapatmaya çalışıyordu! Tabii bu arada iki
larvanın, Gezi davasında “DAVACI” oldukları saklanıyordu!
Aziz Türk milleti; başımıza ne geldiyse, bugün hangi
dertlerle boğuşuyorsak birinci derecede sorumlusu AKP ve ortaklarıdır. Ana
Muhalefet, dana muhalefet de ikinci derecede sorumludur.
Cumhuriyette, Demokraside, Ulus Devlet, Üniter Yapı,
Anayasamızın değiştirilemez maddeleri ve Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e
saygıda birleşemeyen ittifaktan bu ülkeye hayır gelir mi? Eee ne yapacağız diye
korkmayın. Ülkenin sahibi sizlersiniz, oval ofisten yetki alanlar, Çöl
Bedevilerinin ellerini öpenler değil. Ülkeye demokratik yoldan sahip
çıkacaksınız. Her biriniz, Atatürk’ün bir neferi olarak, insanlarımızı ikna edip,
bu soyguncuları oy ile devirecek güç sizlerin ellerinde! Püf deyin, yıkılır
giderler!
Siyaset, korkakların, cahillerin, emperyalist devletlerin
kuklası olmuş siyasetçilerin, Atatürk’e “Dersim Katliamcısı” diyenlerin, sözde
Ermeni katliamına destek veren sapısiliklerin işi değildir. Herkesin aklını
başına alması ve Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkacak öz evlatlarına
destek olması gerekir. Şunu iyi bilin ki, DOĞRU Parti, inanmış kadrolarıyla,
ülkeyi yokluktan ve başı eğik gezmekten kurtaracak DOĞRU Programıyla, Türk
milletinin emrindedir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Türk demokrasisinin
“İran tipi bir Ümmet Çukuruna” düşmemesi için tek başımıza kalsak da mücadeleye
devam edeceğiz.
Adnan Oktar’dan para alanlarla, Said-i Kürdi’yi önder kabul
edenlerle, FETÖ’nün sümüklü mendilini öpenlerle, 19 yıllık AKP suçlarının
ortağı olanlarla, mezhep particiliği yapanlarla, Sivas Katliamında izi
bulunanlarla, Türklüğe düşman olan Arap milliyetçiliğini dayatanlarla kavgamız
var. Bu ata yadigarı vatanı onlara yem etmeyeceğiz!
Sağlık ve başarı dileklerimle…