A+ A-
Yorum
10

"Haberin kalbi” KARADENİZ Mutlu yıllar

Yayın Tarihi: 23.04.2024 - 10:00

Takvim sayfalarından bir yaprak daha kopardık…

Bugünün ıslak imzası 23 Nisan…

Türkiye Cumhuriyeti’ne ışık tutan yolda yürümeye başladığımız günün 104’üncü yıl dönümü, gazetemizin doğum günü aynı zamanda.

23 Nisan 1920’de kurulan TBMM, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ve Büyük Önder’in ilkeleri doğrultusunda ulusun bağımsızlığına rehberlik etti. Hem milletimiz için tarihi bir milat hem de klasikleşen ifadeyle ‘Karadeniz’de KARADENİZ okunur’ mesajıyla 1979 yılında yayın hayatına başladığımız gün. 

Dünyanın nazar boncuğu Konya Karapınar'daki Meke Gölü olarak bilinir, yağmur ormanı Karadeniz Bölgesi'nin nazar boncuklarından biri de nevi şahsına münhasır gazetemizdir. Çünkü KARADENİZ; Sayın Mehmet Ali Yılmaz gibi babacan, dobra, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti sevdalısı bir insanın gümrah fikirleriyle her geçen gün büyüme trendini sürdüren bir gazete. Asparagas haberciliği dışlar KARADENİZ... Kurmaca bir dünyaya hiçbir zaman kapılarını açmaz. İnsan odaklıdır, hümanist duygular barındırır. Tutarsız, etik dışı haberi elimine eder. Yayımladığı bültenler amiyane tabirle "cuk" diye kazınır toplum belleğine. KARADENİZ GAZETESİ, elit kadrosu ve okurlarıyla da "fenomen" kimliğinden ödün vermiyor.

Bizde;

Haber eşittir ahlak ve öngörü,

Spor eşittir zeka ve hoşgörü,

Magazin eşittir kült görsellik,

Bulmaca eşittir kültürel zenginlik...

Ve cabası...

Kişi bu gazeteyi okurken tropik bir ormanın büyülü dehlizlerinde kayboluyor adeta...

Kısaca, ana karargahı Trabzon olan KARADENİZ; özveridir, alın teridir, yaşam güncesidir, haberin kalbi ve iç sesidir...

Zemheriler geçirdi bu "yenilmez armada", temmuz sıcaklarında isilik döktü, hazan yağmurlarıyla hemhal oldu, gözünü budaktan sakınmadı, her türlü badireye göğüs gerdi.

1979 yılında doğup emekleme sürecinden sonra büyüyüp serpilen KARADENİZ, Avrupai matbaası ve tirajıyla da ele avuca sığmaz kimlik kazanıp portföyünü genişletti.

Çoruh’un kolu Artvin'den Edirne'ye, çavın tavı Rize'den Kahramanmaraş'a, Sumela'nın taş kestiği Trabzon'dan İstanbul'a, fındığın hasır bilezik olduğu Giresun'dan Hakkari'ye, bal küpü Ordu'dan Gaziantep'e, pestilin anayurdu Gümüşhane'den Antalya'ya, Dede Korkut diyarı Bayburt'tan Ankara'ya kadar yalnızca bölgenin değil her sathını yudumlayıp içtiğimiz Türkiye'yi özümüzde ve sözümüzde yaşatıyoruz.

Bugüne dek ne siyasi erke yaltaklık yaptık ne de lider konumdaki takıma hayalbazlık... Siyasetin arka bahçesi olmadık. Kriz ortamlarını fırsata çevirip Türkiye'yi sırtından hançerlemedik. "Toplum mühendisliği" titriyle ülke yararına olan hiçbir davayı akamete uğratmadık.

Üç maymunu oynamadık, popülizmle nemalanmadık, dimdik durduk ve her yeni güne ıslak imzamızı attık...

Tek reveransımız (bel kırarak teşekkür etme) okuyucularımıza karşı oldu, onların önünde diz çöktük. Her bir personelimiz "gönüldaş" sıfatıyla gönüllülük esasına göre çaba gösterdi.

Doğru bizim için her zaman tek oldu...

Düşünceye ters kelepçe takan hükümetlere direndi bu gazete!

"Körlük" romanının ana karakterleri gibi, dejenere olanların, diasporaların karşısında durdu!

Shakespeare'in "adaletsiz dünya" tanımında olduğu gibi, günahımızla yükselmedik hiçbir zaman, bilakis iyiliklerimizle kaybetmeyi tercih ettik.

Karanlıkları yırtıp aydınlık yarınlar için savaştı KARADENİZ...

Daha nice yarınlar, daha nice yıllar temennisiyle...

Etiketler