Çok şanslıydım ki Zeki Kavanoz başkanımın 2011'deki atama yönetiminde yer aldım. Yoksa siyasete ve insanlara bakış açım orada kalmış olabilirdi. Zeki Kavanoz, ekibine değer veren bir başkandı. Yetki ve sorumluluk verirdi. Ekibinizden birisine bir görev verdiğinizde o işi bitirmek için gerekli yetkiyi vermezseniz işi çıkmaza sokarsınız. Her zaman ulaşılabilirdi. Başarılı bir iş adamıydı. Mutlu bir aile babasıydı ve bu mutluluğunu ekibine yansıtırdı.

Çukurçayır, Pelitli, Akyazı, Gürbulak ve Akoluk'un bağlı olduğu, İl Genel Meclisinin şehirde aktif olduğu bir dönemde Yerel Yönetimler Başkanlığı yapmamdan daha güzel ne olabilirdi? Tabii ki atama yönetimi olmasının zor yanları da vardı. Ama bugün düşündüğümde hep güzellikler zihnimde.

Hayatımın ilk belki de tek olacak seçimli kongresine Temel Altunbaş başkanımla girdim. Duruşu, kararlılığı, her zaman vardı. O dönem bu kadar insan arkasında nasıl birleşmiş diye kıskanmış da olabilirim. 2012 yılında Temel Altunbaş başkanlığında efsane bir kadroyla çalışma fırsatım oldu. Yüksel Şahin'in teşkilatçılığı, Ömer Odabaş'ın grup yönetimi, Hasan Selim'den Sendikaların Hayatımızdaki Yeri, Halil İbrahim Aydın' dan heyecanın etkileri, Hüseyin Canım'dan Sessizliğin Gücü ve sayamadığım çok sayıda başarılı ve güzel insan. Bundan daha güzeli nasıl olur?

Yolumuz tekrar Yomra'ya düştü ve bu sefer Avni Adanur başkanımla çalışma şansım oldu. Avni Adanur tek kelimeyle iyi bir "siyasetçi". Beni çalıştığımız süre içinde inanılmaz dayanıklı bir insan haline getirdi.

Kongreler bizim bayramlarımız ve biz de 7. Olağan Kongremizi hafta sonu gerçekleştirdik. Yeni dönemimde eskisinden daha başarılı bir dönem diliyorum.

Siyasetten söz ediyorsak ve söz Yomra'ya gelmişse Yomralı hemşehrimiz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Ali İhsan Yavuz'un bize bir hayat tavsiyesiyle yazımı bitirmek istiyorum.

"Olanda hayır vardır."